15. Namazdan Sonraki Duâlar ve Zikirler
Namazdan sonra zikir (tesbîh) yapmanın müstehab olduğunda âlimler
birlik olmuşlardır. Bu hususta çeşitli ve çok sahîh Hadisler
vardır. Biz bunlardan en önemli olanları anlatacağız:
163- Ebû Ümame'den
(radıyallahü anh) rivâyet
edildiğine göre, demiştir ki,
Resûlüllah sallallahü aleyhi
ve sellem'e soruldu: Hangi Duâ daha çabuk kabul olunur?
Şöyle buyurdular:
"Gecenin son vaktinde ve farz namazların arkasında (yapılan duâlar)..."
164-
İbn Abbâs'dan
(radıyallahü anhüma) rivâyet
edildiğine göre, şöyle demiştir:
"Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem'in
namazının son bulduğunu Tekbîr ile (tesbih ve zikir yapmasıyla)
anlardım" Yine Buhârî ve
Müslim'in Sahîhlerinde
İbn Abbâs'dan
(radıyallahü anhüma) bir rivâyet
de şöyle:
"İnsanlar, farz namazdan ayrıldıkları zaman zikirle sesi yükseltmek,
Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem'in
devrinde idi." Yine İbn Abbâs
(radıyallahü anhüma) demiştir:
“Ben, bu zikri işittiğim zaman, namazı tamamladıklarını bilirdim."
165- Sevban'dan
(radıyallahü anh) rivâyet
edildiğine göre, şöyle demiştir:
"Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem
namazını tamamladığı zaman üç defa istiğfar ederek "Estağfirullah"
(Allah'tan mağfiret dilerim) diyerek" şöyle buyururdu:
Allahümme ente's-selâmu ve minke's-selâm,
tebârekte yâ ze’l-celâli ve’l-ikrâm."
(Allah'ım, Sen afattan selâmet üzresin ve selâmet de Sendendir. Ey
Celâl ve ikram sahibi, Sen noksanlıklardan münezzehsin).
Bu hadîsin ravilerinden olan Evza'î'ye denildi ki, istiğfar nasıl
olur? Cevab olarak, şöyle söylersin, dedi:
"Estağfirullâh, estağfirullâh"
(Allah'dan mağfiret dilerim, Allah'dan mağfiret dilerim)
166- Muğîre ibn Şu'be'den
(radıyallahü anh) rivâyet
edildiğine göre, Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem,
namazı bitirip selâm verdiği zaman şöyle derdi:
Allah'dan başka hiç bir ilâh yoktur, yalnız O vardır, O'nun ortağı
yoktur. Mülk O'nundur, hamd O'na mahsustur. O her şeye kadirdir.
Allah'ım! Senin verdiğini engelleyen yoktur ve vermediğim de verecek
kimse yoktur. Güçlüye hiç bir şey fayda vermez; güç ancak
sendedir. "
167- Abdullah ibn
Zübeyr'den (radıyallahü anhüma)
rivâyet edildiğine göre, Peygamber
efendimiz selâm verince her namaz arkasında şöyle derdi:
(Allah'dan başka hiç bir ilâh yoktur; yalnız O vardır. O'nun ortağı
yoktur. Mülk O'nundur, hamd O'na mahsustur. O her şeye kadirdir.
İbâdetlere güç yetirmek, günahlardan korunmak ancak Allah'ın
kuvveti iledir. Allah'dan başka hiç bir ilâh yoktur ve ancak O'na
ibâdet ederiz. Nîmet ve ihsan O'nundur. Güzel övgü O'na mahsustur.
Allah'dan başka hiç bir ilâh yoktur; kâfirler hoşlanmasa dahi, biz
ibâdeti Allah'a has kılarız (ve bu tevhid sözünü söyleriz.)"
İbn Zübeyr demiştir ki, Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem, her
namazın arkasında bunları söyler, tesbîh (tehlîl) yapardı.
168-
Ebû Hüreyre'den
(radıyallahü anh) rivâyet
edildiğine göre, Muhacirlerin fukarası,
Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem'e
gelip dediler ki: Mal varlığı olan zenginler, yüksek dereceleri ve
cennetin tükenmez nîmetlerini alıp götürdüler (biz fakirlerin hali
ne olacak?) onlar, bizim gibi namaz kılıyorlar, oruç tuttuğumuz
gibi oruç tutuyorlar. Üstelik onların maldan ötürü faziletleri
var: Malları ile hac yapıyorlar, ömre yapıyorlar, cihad
yapıyorlar, sadaka veriyorlar...
Peygamber efendimiz (onlara) buyurdu:
"Size bir şey öğreteyim mi ki, onunla sizi
geçenlere ulaşasımz, onunla sizden sonrakileri gecesiniz ve sizden
daha faziletli bir kimse olmasın; ancak sizin gibi yapan
müstesna?" Ashâb dediler ki, evet (bize öğret) ya
Resûlellah! Peygamber
efendimiz buyurdu:
“Her namazın arkasında otuz üç defa tesbîh
yaparsınız (Sübhânellah, dersiniz), tahmîd edersiniz (Elhamdü
lillah, dersiniz), tekbîr getirirsiniz (Allahü Ekber, dersiniz)."
Bu zikrin keyfiyetinden, Ebû Hüreyre'den
rivâyet eden Ebû Salih'e sorulduğu zaman dedi ki: şöyle söylenerek
tesbîh yapılır:
"Sübhânellâh",
"Elhamdülillah",
"Allâhu ekber..."
tâ bunlardan her biri otuzüç defa oluncaya kadar...
169- Kâ'b ibn Ücre,
Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem'den
rivâyet ettiğine göre, Peygamber efendimiz buyurdu:
"Arka arkaya söylenecek kelimeler vardır ki, farz namazların sonunda
bunları söyleyen yahut bunları
yapan mahrum kalmaz. Bunlarda otuzüç tesbîh (sübhânellah), otuzüç
tahmîd (Elhamdü lillâh) ve otuzdört tekbîr (Allâhu Ekber) dir."
170-
Ebû Hüreyre
(radıyallahü anh)
Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem'den
rivâyet ettiğine göre, Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Her namazın arkasında kim otuz üç defa Allah'ı tesbîh eder (Sübhânellah,
der), otuzüç defa Allah'a hamd eder (Elhamdü lillâh, der), otuzüç
defa Allah'ı tekbîr eder (Allâhu Ekber, der) ve
"Lâ İlahe îlallâhu Vahdehü Lâ Şerîke lehu…………. Kadîr" sözü ile yüzü
tamamlarsa, günahları deniz köpüğü kadar dahi olsa, onlar
bağışlanır.
171- Sa'd b. Ebî Vakkas
(radıyallahü anh) dan rivâyet
edildiğine göre, Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem namaz
arkasında şu sözlerle Allah'a sığınırdı:
(Allah'ım! Korkaklıktan Sana sığınırını, erzeli ömre (kocalma haline)
düşürülmemden Sana sığınırım, dünyanın fitnesinden Sana sığınırım,
kabir azabından sana sığınırım."
172- Abdullah
ibn Ömer'den, o da
Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem'den
rivâyet ettiğine göre, Hazreti
Peygamber şöyle buyurdu:
"İki haslet yahut iki huy vardır ki,
bunlara devam eden müslüman bir kul cennete girer. Bu iki şey
kolaydır; fakat bunları yapan azdır:
Her namazın arkasında Allahü teâlâ'yı
on defa tesbîh eder,
on defa hamd eder,
on defa tekbîr getirir ki, (bir vakit
namazda otuz tesbîh ve beş vakit namaz itibariyle) bunların tümü
dil ile yüz ellidir.
Sevab tartısında ise (bir haseneye on sevab itibariyle),
bin beşyüzdür.
Ayrıca yatağına
girdiği zaman
otuz dört tekbir yapar (Allahü Ekber,
der),
otuz üç defa hamd eder (elhamdü lillâh,
der),
otuz üç defa tesbîh yapar (sübhânellah,
der).
Bunlar da dilde yüzdür; fakat tartıda (bire on sevab hesabı ile)
bindir."
Ravi der ki, ben, Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem'in
parmakları ile bu tesbihleri saydığını gördüm. Ashâb sordular:
- Ya Resûlallah! Bunlar nasıl olur kolaydır da, bunları yapan azdır?
Buyurdular :
“Sizden birine uykusu vaktinde şeytan gelir de bunları söylemeden önce
onu uyutur. Bir de ona namazında gelir de, bunları söylemeden önce
ona bir işi hatırlatır (ve o iş için bunları terk eder)."
173- Ukbe ibn Âmir'dan
(radıyallahü anh) rivâyet
edildiğine göre demiştir ki, "Her namazın arkasında Muavvizeteyn (Felâk
ve Nâs) sûrelerini okumamı
Resûlüllah sallallahu aleyhi
ve sellem bana emretti."
Ebû Dâvud'un diğer bir rivâyetinde
de,
"Muavvizat" sûrelereni okumamı bana emretti, şeklindedir ki, bundan
"Kul Hüvellâhu Ahad, Kul Eûzü birabbilfelak ve Kul E'ûzü birabbinnâs"
sûrelerinin kasdedildiği anlaşılmaktadır.
174- Mu'az'dan
(radıyallahü anh) rivâyet
edildiğine göre, Resûlüllah
Sallallahu aleyhi ve sellem
Muaz'ın elinden tutarak buyurdu:
“Ey Mu'az, vallahi seni seviyorum. Ey Mu'az,
sana tavsiye ediyorum ki, her namazın arkasında şunu söylemeyi
asla terk etmeyesin:
(Allah'ım! Seni anmaya, Sana şükretmeye ve
Sana güzel ibâdet etmeye bana yardım et).
175-
Enes'den
(radıyallahü anh) rivâyet
edildiğine göre demiştir ki, "Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem,
namazım tamamladığı zaman, sağ eliyle yüzünü meshederdi (sıvardı)
sonra buyururdu:
(Rahmân ve Rahim olan Allah "dan başka hiç bir ilâh olmadığına
şahidlik ederim. Allah'ım! Benden üzüntü ve kederi gider.)"
176- Ebû Ümâme'den
(radıyallahü anh) rivâyet
edildiğine göre şöyle demiştir:
"Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem'in
kıldığı farz ve nafile namazları arkasında ona her yaklaştığım
zaman şöyle dediğini işitmişimdir:
Allah'ım! Günahlarımı ve kusurlarımı, hepsini bağışla. Allah'ım! Beni
yükselt ve hâlimi düzelt ve beni iyi işlere, iyi ahlâka ilet.
Çünkü Senden başkası iyi işlere iletemez ve kötü işlerden
alıkoyamaz.''
177- Ebû Sa'îd el-Hûdrî'den
(radıyallahü anh) rivâyet
edildiğine göre, demiştir ki:
“Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem
namazını bitirince, bilemiyorum, selâm vermeden önce
yahut selâm verdikten sonra, şöyle derdi:
(Aziz olan senin Rabbm, müşriklerin yaptıkları (kötü) vasıflardan
münezzehtir, peygamberlere
selâm olsun, alemlerin Rabbine hamd olsun...)"
178-
Enes'den
(radıyallahü anh) rivâyet
edildiğine göre şöyle demiştir:
“Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem
namazdan ayrılınca şöyle söylerdi:
Allah'ım, ömrümün sonunu, ömrümün hayırlısı yap; işlerimin sonunu,
işimin hayırlısı yap; günlerimizin en hayırlısını da, Sana
kavuştuğum gün yap "
179- Ebû Bekre'den
(radıyallahü anh) rivâyet
edildiğine göre:
“Namazın arkasında, Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem şöyle
söylerdi:
Allah'ım! Küfürden, fakirlikten ve kabir azabından Sana sığınırım."
180- Zayıf bir isnadla
Fedale b. Ubeydullah'dan rivâyet edildiğine göre demiştir ki,
Resûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu: .
"Sizden biriniz namaz kılınca (sonunda), Allah'a hamd ve övgü
getirsin. Sonra Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem'e
"Salât" getirsin. Sonra dilediği şeyi istesin (Duâ yapsın)." |
١٥- باب الأذكارِ بعدَ الصَّلاة
أجمع العلماءُ على استحباب الذكر بعد الصلاة، وجاءت فيه أحاديث كثيرة
صحيحة في أنواع منه متعدّدة، فنذكرُ أطرافاً من أهمها:
١٦٣-
روينا في كتاب الترمذي عن أبي
أمامة رضي اللّه عنه قال:
قيل لرسول
اللّه صلى اللّه عليه وسلم: أيّ الدعاء أسمع؟ قال:
"جَوْفُ اللَّيْلِ الآخِر، وَدُبُرُ الصَّلَوَاتِ المَكْتوبات"
قال الترمذي: حديث حسن.
(٣٦)
١٦٤-
وروينا في صحيحي البخاري ومسلم،
عن ابن عباس
رضي اللّه عنهما قال: كنتُ
أعرفُ انقضاء صلاة رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم بالتكبير.
وفي رواية مسلم "كنّا"
وفي رواية في صحيحيهما عن
ابن عباس
رضي اللّه عنهما: أن رفعَ الصوت
بالذكر حين ينصرفُ النَّاسُ من المكتوبة كانَ على عهدِ
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم. وقال
ابن عباس: كنتُ أعلمُ إذا
انصرفوا، بذلك، إذا سمعتُه. (٣٧)
١٦٥-
وروينا في صحيح مسلم عن ثوبان
رضي اللّه عنه قال: كأن
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم إذا انصرف من صلاته استغفر ثلاثاً وقال:
اللّهمَّ أنْتَ السَّلامُ وَمِنْكَ السَّلامُ، تَبارَكْتَ يا ذَا
الجَلالِ وَالإِكْرامِ"
قيل
للأوزاعي وهو أحد رواة الحديث: كيف الاستغفار؟ قال:
اسْتَغْفِرُ اللّه، أسْتَغْفِرُ اللّه.
(٣٨)
١٦٦-
وروينا في صحيحي البخاري ومسلم،
عن المغيرة بن شعبة رضي اللّه عنه:
أن
رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم
كان إذا فرغ من الصلاة وسلّم قال:
"لا إلهَ إِلاَّ اللّه وَحْدَهُ لا شَرِيكَ لَهُ، لَهُ المُلْكُ
وَلَهُ الحَمْدُ وَهُوَ على كُلّ شَيْءٍ قَدِيرٌ؛
اللّهمَّ لا مانِعَ لِمَا أعْطَيْتَ، وَلاَ مُعْطِيَ لِمَا مَنَعْتَ،
وَلا يَنْفَعُ ذَا الجَدِّ مِنْكَ الجَدُّ". (٣٩)
١٦٧-
وروينا في صحيح مسلم، عن عبد
اللّه بن الزبير رضي اللّه عنهما
أنه كان يقول دُبُرَ كلّ صلاة حين يسلم:
"لا إلهَ إِلاَّ اللّه وَحدَهُ لا شَريكَ لَهُ، لَهُ المُلْكُ
وَلَهُ الحَمْدُ وَهُوَ عَلَة كُلّ شَيْءٍ قَدِيرٌ، لا حَوْلَ وَلاَ
قُوَّةَ إِلاَّ باللّه، لا إِلهَ إِلاَّ اللّه وَلاَ نَعْبُدُ إِلاَّ
إيَّاهُ، لَهُ النِّعْمَةُ ولَهُ الفَضْلُ، وَلَهُ الثَّناءُ
الحَسَنُ، لا إلهَ إِلاَّ اللّه مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ وَلَوْ
كَرِهَ الكافِرُونَ" قال ابن الزبير: وكأن
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم يهلّل بهنّ دُبُرَ كُلِّ صلاة. (٤٠)
١٦٨-
وروينا في صحيحي البخاري ومسلم،
عن أبي هريرة
رضي اللّه عنه: أن فقراء المهاجرين
أتوا رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم فقالوا: ذهبَ
أهل الدُّثُور بالدرجات العُلى والنعيم المقيم، يُصَلُّون كما
نُصلِّي، ويصومون كما نصوم، ولهم فضل من أموال يحجّون بها ويعتمرون
ويجاهدون ويتصدّقون،
فقال:
"ألا أُعَلِّمُكُمْ شَيْئاً تُدْرِكُونَ بِهِ مَنْ سَبَقَكُمْ
وَتَسْبِقُونَ بِهِ مَنْ بَعْدَكُـِمْ، وَلاَ يَكُونُ أحَدٌ أفْضَلَ
مِنْكُمْ إِلاَّ مَنْ صَنَع مِثْلَ ما صَنَعْتُمْ؟
قالوا: بلى يارسول اللّه!
قال: تُسَبِّحُونَ وَتَحْمَدُونَ وَتُكَبِّرُونَ خَلْفَ كُلّ صَلاةٍ
ثَلاثاً وَثَلاثينَ".
قال أبو صالح الراوي عن أبي هريرة
لما سئل عن كيفية ذكره؟ يقول:
سبحان اللّه
والحمدُ
للّه واللّه
أكبر،
حتى يكون منهنّ كلُّهن ثلاث وثلاثون. الدثور: جمع دَثْر بفتح
الدال وإسكان الثاء المثلثة، وهو المال الكثير. (٤١)
١٦٩-
وروينا في صحيح مسلم، عن كعب بن
عُجْرَة رضي اللّه عنه، عن
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم
قال:
"مُعَقِّباتٌ لاَ يَخِيبُ قائِلُهُنَّ
أوْ فاعِلُهُنَّ دُبُرَ كُلّ صَلاةٍ مَكْتُوبَةٍ: ثَلاثاً
وَثَلاثِينَ تَسْبِيحَةً، وَثَلاثاً وَثَلاثِينَ تَحْمِيدَةً،
وأرْبعاً وَثَلاثِينَ تَكْبِيرةً". (٤٢)
١٧٠-
وروينا في صحيح مسلم، عن
أبي هريرة
رضي اللّه عنه، عن
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم قال:
"مَنْ سَبَّحَ اللّه في دُبُرِ
كُلِّ صَلاةٍ ثَلاثاً وَثَلاثِينَ،
وَحَمِدَ اللّه ثَلاثاً وَثَلاثينَ،
وكَبَّرَ اللّه ثَلاثاً وَثَلاثِينَ،
وَقالَ تَمامَ المئة: لا إِلهَ إِلاَّ
اللّه وَحْدَهُ لا شَرِيكَ له، لَهُ المُلْكُ وَلَهُ الحَمْدُ وَهُوَ
على كُلّ شَيْءٍ قَدِيرٌ، غُفِرَتْ خَطاياهُ وَإنْ كَانَتْ
مِثْلَ زَبَدِ البَحْرِ". (٤٣)
١٧١-
وروينا في صحيح البخاري في أوائل
كتاب الجهاد، عن سعد بن أبي وقاص رضي اللّه
عنه: أن
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم كان يتعوّذ دُبُرَ الصلاة بهؤلاء
الكلمات:
اللّهمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الجُبْنِ، وَأعُوذُ بِكَ أنْ
أُرَدَّ إلى أَرْذَلِ العمُرِ، وأعُوذُ بِكَ مِنْ فتْنَةِ الدُّنْيا،
وأعُوذُ بِكَ منْ عَذَابِ القَبْرِ".(٤٤)
١٧٢-
وروينا في سنن أبي داود والترمذي
والنسائي، عن عبد اللّه بن عمرو
رضي اللّه عنهما،
عن
النبيّ صلى اللّه عليه وسلم
قال:
"خَصْلَتانِ أوْ خَلَّتانِ لا
يُحافِظُ عَلَيْهِمَا عَبْدٌ مُسْلِمٌ
إلاَّ دَخَلَ الجَنَّةَ، هُمَا يَسِيرٌ، وَمَنْ يَعْمَلُ بِهِمَا
قَلِيلٌ:
يُسَبِّحُ
اللّه تَعالى دُبُرَ كُلّ صَلاةٍ عَشْراً،
وَيَحْمَدُ
عَشْراً، ويُكَبِّر عَشْراً، فَذَلِكَ خَمْسُونَ ومِئَةٌ باللِّسانِ،
وألْفٌ وخَمْسُمِئَةٍ في
المِيزَاِ.
وَيُكَبِّرُ
أرْبَعاً وَثَلاثِينَ إذَا أخَذَ
مَضْجَعَةُ وَيحْمَدُ
ثَلاثاً وَثَلاثينَ، وَيُسَبِّحُ ثَلاثاً وَثَلاثينَ، فَذَلكَ مِئَةٌ
باللِّسانِ، وألفٌ بالميزَانِ". قال: فلقد رأيت
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم يعقدها بيده،
قالوا: يارسول اللّه!
كيف هما يسير، ومن يعمل بهما قليل؟ قال:
"يأتِي
أحَدَكُمْ ـ يعني الشيطان ـ في مَنامِهِ فَيُنَوِّمُهُ قَبْلَ أنْ
يَقُولَهُ، ويأتِيهِ في صَلاتِهِ فَيُذَكِّرَهُ حاجَةً قَبْلَ أنْ
يَقُولَهَا" إسناده صحيح، إلا أن فيه عطاء بن السائب وفيه اختلاف
بسبب اختلاطه، وقد أشار أيوبُ السختياني إلى صحة حديثه هذا.
(٤٥)
١٧٣-
وروينا في سنن أبي داود والترمذي
والنسائي وغيرهم، عن عقبة بن
عامر رضي اللّه عنه قال: أمرني
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم أن أقرأ
بالمعوّذتين دُبُرَ كل صلاة.
وفي رواية أبي داود
"بالمعوّذات" فينبغي أن يقرأ: قل هو اللّه أحد، وقل أعوذ بربّ
الفلق، وقل أعوذ بربّ الناس.
١٧٤-
وروينا بإسناد صحيح في سنن أبي داود
والنسائي، عن معاذ
رضي اللّه عنه:
أن
رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم
أخذ بيده وقال:
"يا مُعَاذُ! وَاللّه إِنّي لأُحِبُّكَ،
فَقالَ: أُوصِيكَ يا مُعاذُ! لا
تَدَعَنَّ فِي دُبُرِ كُلّ صَلاةٍ تَقُولُ:
اللّهمَّ
أعِنِّي على ذِكْرِكَ وَشُكْرِكَ وَحُسْنِ عِبادَتِكَ".
١٧٥-
وروينا في كتاب ابن السني، عن
أنس
رضي اللّه عنه قال: كأن
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم إذا قَضى صلاتَه مسحَ جبهتَه بيده
اليمنى، ثم قال:
"أشْهَدُ أنْ لا إلهَ إِلاَّ اللّه الرَّحْمَنُ الرَّحِيمُ،
اللّهمَّ أذْهِبْ عَنِّي الهَمَّ والحزنَ". (٤٨)
١٧٦-
وروينا فيه عن أبي أُمامة رضى
اللّه عنه قال: ما دنوتُ من رسول
اللّه صلى اللّه عليه وسلم
في دُبُر مكتوبة ولا تطوُّع إلا سمعتُه يقول:
اللّهمَّ اغْفِرْ لي ذُنُوبي وَخَطايايَ كُلَّها،
اللّهمَّ انْعِشْنِي واجْبُرْنِي وَاهْدِنِي لِصَالِح الأعْمالِ
وَالأخْلاقِ، إنَّهُ لاَ يَهْدِي لِصَالِحها وَلاَ يَصْرِفُ
سَيِّئَها إِلاَّ أَنْتَ". (٤٩)
١٧٧-
م وروينا فيه عن أبي سعيد الخدريّ رضي
اللّه عنه: أن
النبيّ
صلى اللّه عليه وسلم كان إذا فرغ من صلاته ـ لا أدري قبل أن
يسلِّم أو بعد أن يسلِّم ـ يقول:
"سُبْحانَ ربِّكَ رَبِّ العِزَّةِ عَمَّا يَصِفُونَ، وَسَلامٌ على
المُرْسَلِينَ، وَالحَمْدُ للّه رَبّ العَالَمِينَ". (٥٠)
١٧٨-وروينا
فيه عن أَنس
رضي اللّه عنه قال: كان
النبي
صلى اللّه عليه وسلم يقول إذا انصرف
من الصلاة:
اللّهمَّ اجْعَلْ خَيْرَ عُمُرِي آخِرَهُ، وَخَيْرَ عَمَلِي
خَواتِمَهُ، وَاجْعَلْ خَيْرَ أَيَّامي يَوْمَ ألْقاكَ".
(٥١)
١٧٩-
وروينا فيه عن أبي بكرة رضي اللّه عنه:
أن
رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم
كان يقول في دُبر الصلاة:
اللّهمَّ إني أعُوذُ بِكَ مِنَ الكُفْرِ وَالفَقْرِ وَعَذَابِ
القَبْرِ".
(٥٢)
١٨٠-
وروينا فيه بإسناد ضعيف عن فضالة بن عبيد اللّه قال:
قال
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم:
"إذَا صَلَّى أحَدُكُمْ فَلْيَبْدَأ بِتَحْمِيدِ اللّه تَعالى
وَالثَّناء عَلَيْهِ، ثُمَّ يُصَلِّي على النَّبيّ صلى اللّه
عليه وسلم ثُمْ ليَدْعُو بِمَا شَاءَ".
(٥٣) |