Geri

   

 

 

İleri

 

 
الأَسْمَاءُ الْحُسْنَى
             وَلِلَّهِ الْأَسْمَاءُ الْحُسْنَى فَادْعُوهُ بِهَا ( الاعراف/١٨٠ )
   إِنَّ لِلّهِ تِسْعَةً وَتِسْعِينَ اسْمًا مِائَةً إِلَّا وَاحِدًا مَنْ أَحْصَاهَا دَخَلَ الْجَنَّةَ (البخاري، الشروط ٢٧٧٤ )
لِلّهِ تِسْعَةٌ وَتِسْعُونَ اسْمًا مَنْ حَفِظَهَا دَخَلَ الْجَنَّةَ (مسلم، الذكر والدعاء ٦٩٨٥ )
Allahü teâlâ'nın güzel isimleri vardır. O'na onlarla dua ediniz. (A'râf,180)
Allahü teâlâ'nın doksan dokuz güzel ismi vardır. 
Kim onları sayarsa, ezberlerse cennete girer. (Buhârî ve Müslim)

Esmâ-i Husnâ

 Kısa Açıklaması

Most Beautiful names of Allahu ta’ālā and their brief explanation in English

الْأَسْمَاءُ الْحُسْنَى

Allah
celle celâlüh

Hak taâlânın en yüce ismidir ki, bütün isimleri onda toplanmıştır. O, zâtında, sıfatlarında ve fiillerinde tektir,  benzersizdir. O, hiçbir şeye benzemez. Ezelîdir, ebedîdir. O, doğmamıştır ve doğurmamıştır. O'nun oğlu, kızı ve eşi yoktur. O, zamanlı ve mekânlı değildir.    

Allah: The most exalted name of Allahu ta’ālā; all of His names are gathered in it. He is One and unique in His dhāt [self], His attributes, and His actions. 

er-Rahmân
celle celâlüh

Yaratılmışlar hakkında hayır ve rahmet isteyen.

ar-Rahmān: Wishes goodness and rahmah [mercy] for His creation. 

er-Rahîm
celle celâlüh

Çok merhamet eden, verdiği nimetleri iyi kullananları, Mü'minleri daha büyük ve sonsuz nimetler vermek suretiyle mükâfatlandıran.

ar-Rahīm: Has great mercy; Rewards those who acknowledge and believe Him and use the benefactions He gave them in good ways with greater and endless benefactions.

el-Melik
celle celâlüh

Her şeyin sahibi, mutlak hükümdarı.

al-Melik: The owner of everything, the absolute sovereign over all creation.

el-Kuddûs
celle celâlüh 

Bütün kusur ve eksiklerden uzak, pek temiz.

 al-Quddūs: Exalted beyond and free from all imperfections and defects, completely flawless.

es-Selâm
celle celâlüh

Hiçbir ayıbı olmayan, kullarını tehlikelerden selâmete çıkaran, cennetteki kullarına selâm veren. 

 as-Salām: The One without any flaws, The One who leads His abds from dangers to salāmah [safety], The One who gives salām [greetings] to His abds in paradise.[Abd means created and living being who worships, obeys, and serves. It is usually used for “human being.”] 

el-Mü’min
celle celâlüh

Mü’min kulları hakkındaki va’dini tasdik eden, onları azaptan koruyan; kendini “bir”leyen.

al-Mu’min: The One who attests to the truth of His promise to His mu’min abds [believers], The One who protects them from punishment; The One who declares His own unity.

el-Müheymin
celle celâlüh

Gözetici, koruyucu, emîn. 

al-Muhaymin: The Guardian, The Protector,  The One who is trustworthy.

el-Azîz
celle celâlüh

Mağlup edilmesi mümkün olmayan galip.

al-Azīz: The victor that cannot be defeated.

el-Cebbâr
celle celâlüh

Islâh eden, eksikleri tamamlayan, dilediğini zorla yaptırmaya muktedir olan. 

al-Jabbār: The One who corrects and removes deficiencies, The One who is able to enforce what He wishes.

el-Mütekebbir
celle celâlüh

Her şeyde ve işte büyüklüğünü gösteren.

al-Mutakabbir: The One who manifests His greatness in everything and every action.

el-Hâlik
celle celâlüh

Her şeyin hâllerini takdir edip yaratan, yoktan var eden.

al-Khāliq: The One who foreordains and creates the states of everything, The One who creates everything from nothing.

el-Bâri
celle celâlüh

Eşyayı ve her şeyin kısımlarını birbirine uygun ve ahenkli halde yaratan.

al-Bārī: The One who creates matter and parts of everything compatible with each other and in a harmonious state.

el-Musavvir
celle celâlüh

Tasvir eden; her şeye bir şekil ve özellik veren.

al-Musawwir: The fashioner of forms; The One who gives everything its shape and properties.

el-Gaffâr
celle celâlüh

Mağfireti çok olan, günahlarının affını isteyenleri af eden.

al-Ghaffār: The One who has great mercy; forgives those who ask for forgiveness of their sins.

el-Kahhâr
celle celâlüh

Her şeye, her istediğini yapacak şekilde galip ve hakim olan.

al-Qahhār: He is victorious and dominant over everything such that He can do whatever He wills.

el-Vehhâb
celle celâlüh

Çeşitli nimetleri karşılıksız, devamlı veren.

al-Wahhāb: He gives various benefactions continuously and freely.

er-Rezzâk
celle celâlüh

Yaratılmışlara yiyecekleri gıdaları ihsan eden, veren.

al-Razzāk: The One who bestows upon the created beings food and sustenance.

el-Fettâh
celle celâlüh

Her türlü zorluğu açan ve kolaylaştıran; yokluk kapısını varlıkla, bilgisizliği ilimle,  rızkı verme ve ihsanla açan.

al-Fattāh: The One who eases and removes all kinds of difficulties; The One who remedies poverty with wealth, ignorance with knowledge, benevolence, and by giving rizq [sustenance].

el-Alîm
celle celâlüh

Her şeyi çok iyi bilen.

al-Alīm: All-knowing; He knows everything best.

el-Kâbid
celle celâlüh

Sıkan, daraltan; dilediğine acı ve sıkıntı veren. 

al-Qābid: The restrainer, the limiter; He gives pain and distress to anyone He wills.

el-Bâsit
celle celâlüh

Açan, genişleten; dilediğine, neş’e, sevinç ve bolluk veren.

al-Bāsit: The One who opens and expands; He gives joy, happiness, and abundance to anyone He wills.

el-Hâfid
celle celâlüh

Yukarıdan aşağıya indiren, alçaltan; değer, mal, amel ve inanç yönünden düşmanlarının derecelerini alçaltan. 

al-Khāfid: The abaser; The One who demotes His enemies in wealth, deeds and faith.

er-Râfi’
celle celâlüh

Yukarı kaldıran, yükselten; değer, mal, amel ve inanç yönünden sevdiklerinin derecelerini yükselten.

ar-Rāfi’: The One who exalts and raises; The One who promotes His loved ones with respect to value, wealth, deeds, and faith.

el-Mu’ızz
celle celâlüh

İzzet veren, şeref ve haysiyetini yükselten.

al-Mu’izz: The One who gives greatness and honor.

el-Müzill
celle celâlüh

Zillete düşüren, hor ve hakir kılan.

al-Mudhill: The One who demotes to worthlessness and humiliates.

es-Semî’
celle celâlüh

 Her varlığı işiten.

as-Samī’: All-hearing; He hears every being.

el-Basîr
celle celâlüh

Her varlığı gören, varlığı ve yokluğu bilen.

al-Basīr: All-seeing; He sees every being, He knows the existent and the non-existent.

el-Hakem
celle celâlüh

Hükmeden, hakkı yerine getiren.

al-Hakam: The One who judges and arbitrates; He carries out justice.

el-Adl
celle celâlüh

Çok adaletli; iradesi gereğince fiillerini yerine getiren.

al-Adl: Very just; He carries out His actions as required by His will [i.e. things are created in accordance with what He has willed and preordained].

el-Lâtîf
celle celâlüh

En ince işlerin bütün inceliklerini bilen, yapan ve bu işlerin faydalarını kullarına ulaştıran.

al-Latīf: The One who knows and creates all the subtleties of the most subtle matters and events. He conveys the benefits of these matters and events to His abds.

el-Habîr
celle celâlüh

Her şeyin iç yüzünü, gizli taraflarını bilen.

al-Habīr: The One who knows the inside, the secret aspects of everything.

el-Halîm
celle celâlüh

Hilmi çok; suçluların cezasını vermeye gücü yettiği halde, onlar hakkında yumuşak davranan ve cezalarını geriye bırakan veya düşüren.

al-Halīm: He has great hilm [forbearance]; although He has the power to punish the guilty, He treats them gently and delays or annuls their punishment.

el-Azîm
celle celâlüh

Çok azametli, en büyük; azameti hakkında sınır muhal olan.

al-Azīm: He has great majesty and greatness, He is the greatest; a limit to His greatness is impossible.

 

el-Gafûr
celle celâlüh

Mağfireti çok; günahları, kusurları saklayan, örten. Gaffâr: günahları, kusurları saklayan, örten. Gafîr: Kötü ve yüz kızartıcı işleri örten. Gafûr: kulların günahlarını, kusurlarını ve  çirkinliklerini,  melekût âleminden de saklayan.

al-Ghafūr: He has great mercy; He hides and covers the sins and faults of His abds. Ghaffār: The One who hides and covers sins and faults. Ghafīr: The One who covers bad and shameful acts. Ghafūr: The One who hides the sins, faults, and ugly acts of His abds from the world of malakūt [the world not visible to the eye, the world of spirits and meanings] as well.

 

eş-Şekûr
celle celâlüh

Kendi rızası için yapılan iyi işleri, daha ziyadesi ile karşılayan, karşılık veren.

ash-Shakūr: He reacts to the good deeds carried out for His pleasure with a greater response. [He gives great rewards in response to small deeds.] 

el-Aliyy
celle celâlüh

Çok yüce, yüksek; mekânı olmayan; her şey kendinin dûnunda, emrinde ve hükmü altında olan. 

al-Aliyy: Very exalted, high; He is without makān [place, location]; everything is below Him, under His order and dominion.

el-Kebîr
celle celâlüh

Çok büyük; hakında miktar düşünülmeyen.

al-Kabīr: Very great; quantity [and other properties of matter such as length, width, height, volume, mass etc.] cannot be considered about Him.

el-Hafîz
celle celâlüh

Yapılan işleri, bütün ayrıntılarıyla tutan; her şeyi, belli vaktine kadar yok olmaktan kuruyan ve belâdan saklayan.

al-Hafīz: The One who preserves all done deeds and actions with all their details; The One who preserves everything against annihilation until a certain time and protects everything from calamities.

el-Mukît
celle celâlüh

Hiçbir şey onu acze düşürmeyen ve her şeyde kuvvetini gösteren; her yaratılmışın rızkını, gıdasını veren.

al-Muqīt: Nothing can render Him weak, He manifests His power in everything; He is the sender of rizq [sustenance, nourishment] and food to every creature.

el-Hasîb
celle celâlüh

Herkesin hayatı boyunca yaptıklarının ve her şeyin hesabını bütün ayrıntılarıyla en iyi bilen.

al-Hasīb: The One who knows what everybody does in life and the accounts of everything in detail.

el-Celîl
celle celâlüh

Celâlet ve büyüklük sahibi; Zât ve sıfatlarında büyük.

al-Jalīl: Has jalālah [majesty] and greatness; He is great in His dhāt [self] and attributes.

el-Kerîm
celle celâlüh

Keremi, ihsanı, iyiliği bol; iradesi her şeyi kapsayan, umûmî irade sahibi.

al-Karīm: Has great karam [beneficence], generosity and kindness; His will covers everything and is absolute.

er-Rakîb
celle celâlüh

Bütün varlık üzerinde gözcü; her iş, murakabesi altında bulunan.

ar-Raqīb: Watcher and overseer of all creation; everything is under His control.

el-Mücîb
celle celâlüh

Kendine yalvaranların isteklerini veren.

al-Mujīb: Responsive to those who beg Him.

el-Vâsi’
celle celâlüh

Geniş ve müsaadekâr; kudreti, iradesi, ilmi, işitmesi, görmesi, kelâmı her şeyi kuşatan.

al-Wāsi’: Vast and permissive; His power, will, knowledge, hearing, seeing, and speech encompass everything.

el-Hakîm
celle celâlüh

Emirleri ve bütün işleri nizam ve tedbir üzerine hikmetli olan.

al-Hakīm: His orders and all His actions are perfectly ordered, faultless, and have wisdom. There are countless benefits and protective aspects in His acts.

el-Vedûd
celle celâlüh

İyi kullarını seven, onları rahmet ve rızasına kavuşturan; lâyık olan ve olmayana hayır veren; sevilmeğe ve dostluğu kazanılmaya en lâyık olan.

al-Wadūd: He loves His pious abds, He bestows upon them His rahmah [mercy] and approval; He sends goodness to those who deserve it and to those who do not deserve it. He is The One most deserving to be loved and whose friendship is the most valuable.

el-Mecîd
celle celâlüh

Şanı büyük ve yüksek

al-Majīd: His glory is great and exalted.

el-Bâ’ıs
celle celâlüh

Ölüleri diriltip kabirlerinden çıkaran.

al-Bā’ith: Resurrects and raises the deceased from their graves.

eş-Şehîd
celle celâlüh

Her zaman ve her yerde, kudreti, ilmi, işitmesi ve görmesi her varlıkla beraber hâzır ve nâzır olan.

ash-Shahīd: He is always hādhir [present] and nādhir [seeing] everywhere and with every being with His power, knowledge, hearing, and seeing [He exists without place and without time].

el-Hakk
celle celâlüh

 Varlığı hiç değişmeyen.

al-Haqq: His existence never changes.

el-Vekîl
celle celâlüh

Kendisine havale edilen işleri, en iyi sonuca ulaştıran.

al-Wakīl: He leads the things [tasks, requests] referred and entrusted to Him to the best results.

el-Kaviyy
celle celâlüh

Çok güçlü; tam kudret sahibi.

al-Qawiyy: Very strong; The One with complete power.

el-Metîn
celle celâlüh

Çok sağlam; kuvvet ve kudretinde metin.

al-Matīn: Very secure; solid in His strength and power.

el-Veliyy
celle celâlüh

İyi kullarını seven, onların dostu.

al-Waliyy: Loves His good abds; The Helping Friend to them.

el-Hamîd
celle celâlüh

Kendisine hamd ve sena olunan; bütün varlığın diliyle övülen; doslarını sena eden ve dosları tarafından sena olunan. 

al-Hamīd: The One who is offered hamd and sanā [thanks and praise]; The One who is praised by the tongue of all of creation; The One who praises His friends and praised by His friends.

el-Muhsî
celle celâlüh

Her şeyin sayısını bilen; ilmi, kudreti ve iradesi, her şeyi zapteden, kaydeden.

al-Muhsī: The One who knows the count of everything; His knowledge, will, and power save and record everything.

el-Mübdi’
celle celâlüh

Varlığı maddesiz ve örneksiz olarak ilk baştan yaratan.

al-Mubdī: The Originator, The Creator of everything from nothing, without an initial matter or a precedent.

el-Mu’îd
celle celâlüh

Yaratılmışları yok ettikten sonra, tekrar yaratan.

al-Mu’īd: The One who creates the created beings again after annihilating them.

el-Muhyî
celle celâlüh

Dirilten, can veren; varlığı vücut, hareket, ilim, iman ve hidayet yönünden dirilten.

al-Muhyī: The One who resurrects, gives life; The One who resurrects beings with respect to body, motion, knowledge, īmān [faith], and hidāyah [guidance, being on the right path].

el-Mümît
celle celâlüh

Canlı bir varlığın ölümünü yaratan; varlığı vücut, hareket, ilim, iman ve hidayet yönünden öldüren.

al-Mumīt: The One who creates the death of a living being; The One who gives death to beings with respect to body, motion, knowledge, īmān [faith], and hidāyah [guidance, being on the right path].

el-Hayy
celle celâlüh

Diri; her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten.

al-Hayy: Alive; all-knowing and omnipotent.

el-Kayyûm
celle celâlüh

Gökleri, yeri ve her şeyi tutan.

al-Qayyūm: The One who holds the skies, the earth, and everything [He is self-existing, He manages and preserves all of His creation, He keeps all creation in existence.]

el-Vâcid
celle celâlüh

İstediğini istediği vakit bulan.

al-Wājid: Finds anything He wishes whenever He wishes.

el-Mâcid
celle celâlüh

Kâdir ve şânı büyük, kerem ve cömertliği çok.

al-Mājid: Powerful and has great glory; has great beneficence and generosity.

el-Vâhid
celle celâlüh

Tek; zatında, sıfatlarında, fiillerinde benzersiz, eşi, ortağı bulunmayan.

al-Wāhid: Single [unique]; The One without any partners, equals, or similars with respect to His dhāt [self], His attributes, and His acts.

es-Samed
celle celâlüh

Hacetlerin giderilmesi, ıstırapların ortadan kalkması için herkesin yöneldiği yüce merci; hayallere sığmaz, arzularda ondan başkası kast olunmaz, istenmez.

as-Samad: The high authority to whom everybody appeals for the satisfaction of needs and for the removal of suffering; The One who is unimaginable, the One except whom nothing is wanted or intended in desires.

el-Kâdir
celle celâlüh

İstediğini istediği gibi yapmaya gücü yeten.

al-Qādir: He has the power to do whatever He wishes in the manner He wishes.

el-Muktedir
celle celâlüh

Her şeye gücü yeten; kuvvet ve kudret sahipleri üzerinde de istediği gibi tasarruf eden.

al-Muqtadir: Omnipotent; Disposes those with strength and power as He wills.

el-Mukaddim
celle celâlüh

İstediğini öne alan, ileri geçiren.

al-Muqaddim: Expedites and brings forward what He wishes.

el-Muahhir
celle celâlüh

İstediğini geri koyan, arkaya bırakan.

al-Muakhkhir: Delays and puts away anything He wishes.

el-Evvel
celle celâlüh

Varlığının başlangıcı olmayan.

al-Awwal: His existence does not have a beginning.

el-Âhir
celle celâlüh

Varlığının sonu olmayan.

al-Ākhir: His existence does not have an end.

ez-Zâhir
celle celâlüh

Varlığı delillerle idrak olunan, anlaşılan; âşikâr. 

az-Zāhir: His existence is comprehended and perceived through clear signs and it is self-evident.

el-Bâtın
celle celâlüh

Varlığı duyu organlarıyla anlaşılamıyan; gizli.

al-Bātin: His existence is not understood by means of the five senses, it is hidden.

el-Vâlî
celle celâlüh

Bütün varlığa hakim olup onu idare eden.

al-Wālī: Dominates over and manages all existence.

el-Müte’âlî
celle celâlüh

İzzet, şeref ve hükümranlık bakımından en yüce.

al-Muta’ālī: The most exalted with respect to greatness, glory, and dominion.

el-Berr
celle celâlüh

Çok iyilik eden, va’dini yerine getiren.

al-Barr: Does plenty of favors, holds His promises.

et-Tevvâb
celle celâlüh

Kulunu tevbeye sevkeden ve tevbesini kabul eden; kulunu günah durumundan itâat hâline çeviren.

at-Tawwāb: Leads His abds to tawbah [repentance, asking Allahu ta’ālā for forgiveness] and accepts their tawbahs. Turns His abds from sin to obedience.

el-Müntekım
celle celâlüh

Suçluları cezalandıran.

al-Muntaqim: Punishes the guilty.

el-Afüvv
celle celâlüh

Günahları çok affeden; işlerin kolay olmasını isteyen.

al-Afuww: Generously pardons sins; wishes to facilitate affairs [good deeds and prayers and other things for which His abds are responsible for].

er-Ra’ûf
celle celâlüh

Rahmeti çok olan, çok merhametli.

ar-Ra’ūf: Has great rahmah [mercy], very merciful.

Mâlikü’l-Mülk
celle celâlüh

Mülkün sonsuz sahibi; her şeyin başkasına ihtiyaç duymayan hakimi, hükümdarı.

Mālik al-mulk: Endless owner of mulk [dominion]; the ruler of everything, the ruler who does not need anybody else. 

Zü'l-Celâli ve’l-İkrâm

Azamet ve kerem sahibi.

Zū'l-Jalāli wa'l-Ikrām: The owner of greatness and karam [beneficence].

el-Muksit
celle celâlüh

İşlerini yerli yerinde birbirine uygun yapan; adaletle hükmeden; iradesine göre hükümleri yerine gelen.

al-Muqsit: Carries out His acts at the correct time/place and with harmony; rules with justice; His decrees materialize in accordance with His will.

el-Câmi’
celle celâlüh

İstediğini istediği zaman istediği yerde toplayan; dağılmışı toplayan.

al-Jāmi’: He brings together anything whenever and wherever he wishes; The One who gathers the dispersed and the scattered.

el-Ganiyy
celle celâlüh

Her şeyden müstağni, zengin, hiçbir şeye ihtiyaç duymayan. 

al-Ghaniyy: Independent of everything, rich, and has no need for anything.

el-Mugnî
celle celâlüh

 İstediğini zengin eden.

al-Mughnī: Enriches whoever He wishes.

el-Mâni’
celle celâlüh

Dilemediği bir şeyin gerçekleşmesine müsaade etmeyen, kötü şeylere engel olan.

al-Māni’: Does not permit the occurrence of something He does not wish; preventer of evil things.

ed-Dârr
celle celâlüh

Elem ve zarar veren şeyler yaratan.

ad-Dārr: The Creator of things that cause suffering and harm.

en-Nâfi’
celle celâlüh

Hayır ve menfaat verici şeyler yaratan, fayda veren.

an-Nāfi’: The Creator of things that are good and beneficial, benefactor.

en-Nûr
celle celâlüh

Âlemleri nurlandıran; istediği simalara, zihinlere ve gönüllere nur yağdıran.

an-Nūr: Gives light to the ālams [worlds]; He fills the faces, minds, and hearts He wishes with Nūr [heavenly light].

el-Hâdî
celle celâlüh

Hidayet yolunu gösteren, istediği kulunu hayırlı yollarda başarılı kılan, muradına erdiren.

al-Hādī: Shows the way to hidāyah [salvation], renders the abds He wishes successful in good paths, gives them what they want.

el-Bedî’
celle celâlüh

Eşi, örneği olmayan ve hayret verici âlemler yaratan.

al-Badī’: The One who is incomparable, who has no partners, and who creates amazing ālams [worlds].

el-Bâkî
celle celâlüh

Varlığının sonu olmayan.

al-Bāqī: The Everlasting [His existence has no end].

el-Vâris
celle celâlüh

Varlığının sonu olmayan; servetlerin geçici sahipleri yok olduktan sonra varlığı devam eden mülkün hakiki sahibi.

al-Wārith: The Everlasting; The One who continues to exist after the temporary owners of property and wealth cease to exist, The One who is the real owner of every property and dominion.

er-Reşîd
celle celâlüh

Bütün işleri dosdoğru, bir nizam ve hikmet içinde sonucuna ulaştıran; irşad eden, doğru yolu, hidayet yolunu gösteren.

ar-Rashīd: Finishes all things perfectly correctly, with an order and wisdom; inspires and leads to the true path, shows the way to salvation.

es-Sabûr
celle celâlüh

Çok sabırlı; azabı geri bırakmayı isteyen.

as-Sabūr: Very patient; wishes to delay punishment.