Geri

   

 

 

İleri

 

Âmene’r-rasûlü

اَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

 

 

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

آمَنَ الرَّسُولُ بِمَا أُنْزِلَ إِلَيْهِ مِنْ رَبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ كُلٌّ آمَنَ بِاللَّهِ وَمَلَئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ لاَ نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِنْ رُسُلِهِ

 

 

وَقَالُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ (٢٨٥)

 

لاَ يُكَلِّفُ اللَّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْ

 

رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَا إِنْ نَسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا

 

رَبَّنَا وَلاَ تَحْمِلْ عَلَيْنَا إِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذِينَ مِنْ قَبْلِنَا

رَبَّنَا وَلاَ تُحَمِّلْنَا مَا لاَ طَاقَةَ لَنَا بِهِ

 

وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا

 

 

أَنْتَ مَوْلاَنَا فَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ (٢٨٦)

Eûzü bi’llâhi mine’ş-şeytâni'r-racîm.

Allahü teâlâya isyân ve küfründen dolayı rahmetinden kovulmuş olan Şeytân'ın hile ve kötülüklerinden her şeyi işiten ve bilen yüce Allah'a sığınırım.

Bismillâhi’r-rahmâni’r-rahîm

Rahmân (ve) rahîm (olan) Allah’ın ismiyle.

2/285. Peygamber(im Muhammed aleyhisselâm), Rabbinden kendisine (vahiy olarak) ne indirildiyse ona (Kur’ân’a) îman etti. Müminler de (îman etti). Hepsi (onlardan herbiri) Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine îman etti. “Biz Allah’ın peygamberleri arasında (Yahûdi ve Hıristiyanların yaptığı gibi bir kısmına inanıp bir kısmına inanmamak suretiyle) ayırım yapmayız (dediler).

Ve dediler ki: (Bizlere tebliğ edilen emirleri, vahiyleri) işittik ve (onları kabul ederek) itâat ettik. Ey Rabbimiz, mağfiretini isteriz (af edilmemizi dileriz), (âhirette) dönüş ancak sanadır (senin huzurunda hesap vermek üzere toplanacağız).

2/286. Yüce Allah hiç kimseye gücünün yeteceğinden başkasını yüklemez. Herkesin kazandığı hayır, iyilik, sevap lehine, yaptığı şer, kötülük de aleyhinedir. Hiç kimse başkasının günahından dolayı sorumlu tutulmaz.

Ey Rabbimiz, eğer unuttuk veya hata ettikse (bir kastımız olmadan doğru olanı terk ettikse, önceki ümmetleri onunla hesaba çektiğin gibi) bizi hesaba çekme!

Ey Rabbimiz, önceki (ümmet)lere (İsrâil oğullarına tevbede kendilerini öldürmelerini, zekâtta malın dörtte birini vermelerini, elbisenin pislenen yerini kesmelerini) yüklediğin gibi bize ağır yük yükleme!

Ey Rabbimiz, bize gücümüzün yetmeyeceği yükü (taşımaya katlanamayacağımız sıkıntı, belâ ve azâbı) da yükleme!

Bizi(m günahlarımızı) af eyle. Bizi(m ayıplarımızı ve kusurlarımızı da) mağfiret eyle (kusurlarımızı ört, bizi utandırma ya Rabbi!). (Fazlını, ihsanını göndererek ve mizanda sevabımızı ağır kılarak) bize rahmet eyle! (Biz kuluz ve her şeyimizle sana muhtacız.)

(Sen) bizim Mevlâmız (seyyidimiz, yardım edenimiz ve bütün işlerimizin yaratanı ve idâre edeni) ancak sensin. (Senin gönderdiğin İslâm dinini kabul etmeyen) kâfir kavimlere (ve düşmanlara) karşı bize yardım eyle (Allah’ım)!