اَعُوذُ بِاللَّهِ السَّمِيعِ
الْعَلِيمِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ
الرَّحِيمِ
اَللَّهُ لاَ
إِلَهَ إِلاَّ هُوَ
الْحَيُّ الْقَيُّومُ
لاَ تَأْخُذُهُ سِنَةٌ
وَلاَ نَوْمٌ
لَهُ مَا فِي
السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي اْلأَرْضِ
مَنْ ذَا الَّذِي يَشْفَعُ
عِنْدَهُ إِلاَّ بِإِذْنِهِ
يَعْلَمُ مَا
بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ
وَلاَ يُحِيطُونَ
بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِهِ إِلاَّ بِمَا شَاءَ
وَسِعَ كُرْسِيُّهُ
السَّمَاوَاتِ وَاْلأَرْضَ
وَلاَ يَئُودُهُ
حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ
(٢٥٥) |
Eûzü
bi’llâhi’s-semî'il-alîmi mine’ş-şeytâni'r-racîm.
Allahü teâlâya isyân ve küfründen
dolayı rahmetinden kovulmuş olan Şeytân'ın hile ve
kötülüklerinden her şeyi işiten ve bilen yüce
Allah'a sığınırım.
Bismillâhi’r-rahmâni’r-rahîm
Rahmân (ve) rahîm
(olan) Allah’ın ismiyle.
2/255. (O yüce) Allah ki,
O’ndan başka (ibâdet edilmeye lâyık bir) ilâh yoktur.
(O, zâtı ve sıfatları itibariyle vardır.
Vâcibü’l-vücûdtur/varlığı lâzım ve kendindendir. O,
birdir.
Doğmamış ve doğurmamıştır.
Eşi ve çocuğu olmaktan berîdir/uzaktır. O, hiç bir şeye
muhtaç değildir; her şey O’na
muhtaçtır. O, kadîmdir/varlığının
öncesi, başlangıcı yoktur ve bâkîdir/varlığı
sonsuzdur. Ezelden ebede/öndeki sonsuzdan, sonraki sonsuza kadar,
kelâm sıfatı ile söylemektedir.
Her şeyi işitmekte,
görmekte ve
yaratmaktadır. O’ndan başka
yaratıcı yoktur.)
(O,)
hayy (diri) ve kayyûm (varlığı
kendinden olan, yarattığı bütün varlıkları idâre eden,
ayakta tutan ve koruyan)dır.
O’nu ne
(âcizliğin, dalgınlığın ve
gafletin bir sonucu olan) bir uyuklama tutar, ne de bir uyku.
Göklerde ve yerde (canlı ve
cansız) ne varsa, hepsi O’nun (mülkü ve idâresi altında)dır.
O’nun (azameti,
kibriyâsı ve celâlı o kadar yücedir ki) izni olmadan onun
katında (meleklerden, peygamberlerden ve diğer varlıklardan)
kim şefâat edebilir (ve kim konuşabilir)?
O, onların (insanların)
önlerinde ve arkalarında (yapmış ve yapacak veya açıklamış ve
gizlemiş yahut dünya ve âhirete ait) olan (her şey)i(ni)
bilir.
(O’na hiçbir şey gizli kalmaz.) Onlar (insanlar),
(yüce Allah’ın) dilediği hâriç ilminden
(bildirdiklerinden) hiçbir şeyi kavrayamaz (bilemez)ler.
O’nun Kürsî’si
(azameti veya kudreti ve mülkü yahut ilmi veyahut Arş’ı),
gökleri ve yeri kaplamıştır. (O yüce Allah, gökler ve yer
dahil bütün kâinâta/evrene hükmetmektedir.)
Onları (gökleri
ve yeri) korumak (ve gözetmek), ona ağır gelmez. O,
aliyydir (mekânı, yönü, eşi ve benzeri olmaktan uzaktır; çok
yücedir) (ve) azîmdir (cisimlere mahsus miktar, hacim ve
cihet düşünülmeksizin kibriya sâhibi ve yarattıklarının üzerinde
kahhâr -gâlib- olarak çok büyüktür). |