46 CİNÂYETLER Kati (öldürmek) beş çeşittir: 1-Kasden öldürmek, 2 -Kasden öldürmeye benzeyen katl, 3 -Yanlışlıkla katl, 4-Yanlışın yerine carî olan katl, 5 -Sebepten ötürü katldir. 1-Katl-i amdi: (Yâni kasden öldürmek) Silâh ve silâh vazifesi gören parçalayıcı bir şeyle öldürmek demektir. Ağaçtan yapılan kesici taş ve ateş gibi. Bu gibi bir öldürmenin mucibi, günahkârlık ve kısastır. Meğerki ölünün velileri affetsinler. Kasden öldürmekte kefaret yoktur. 2 –Şüph-i amd (Kasden öldürmeye benzer bir öldürme) Ebû Hanife’ye göre, silâh ve silâhın yerine geçen nesne olmayan bir şeyle vurup öldürmektir. Ebû Yusuf ve Muhammed, «Büyük bir taş veya ağaçla vurup öldürdüğü zaman, katl-i âmd olur. Şüph-i amd (kasden öldürmenin benzeri) ise: Çoğu zaman öldürülmeyecek bir şeyle vurmaktır.» dediler. Şüph-i amd olan katlin —her iki tarife göre de— mucibi günah ve kefarettir, kısas ise burada yoktur. Şüph-i amd da katilin yakınlarına ağır diyet düşer. 3 -Yanlışlıkla öldürmek iki çeşittir: a. Kastte yanlışlık: Bir şahsı av hayvanı sanarak, okunu atıp öldürdükten sonra insan olduğunu görmesi gibi. b. Fiilde yanlışlık: Hedefine attığında bir insana isabet etmesi gibi. Bu gibi katlin mucibi: Kefaret vermektir, katilin yakınlarına da diyet lâzım gelir. Burada günah yoktur. Çünkü irade dışı bir harekettir. 4 -Yanlışın yerine carî olan katl: Uyuyan bir kimsenin başka birisinin üzerine düşüp öldürmesi gibi. Bunun hükmü yanlışın hükmü gibidir. 5 -Bir sebeple öldürmek ise; mülkünde değil, başka bir yerde kuyu kazan veya taş diken bir kimsenin hareketi gibi... Bu biçim katlden ötürü insan helak olursa, cezası yakınlarına diyetin terettüp etmesidir. Bir sebepten ötürü yapılan katilde kefaret yoktur. Daimî bir şekilde kanı himaye altına alınmış bir kimseyi kasden öldürülmesiyle, katil öldürülür. Hür bir insan, hür, köle ve zımmiyi öldürürse öldürülür. Müslüman olan şahıs, emin kılınan kâfiri öldürdüğü takdirde yine hüküm böyledir. Erkek kadını, büyük küçüğü, sağlam körü ve topalı öldürürse yine öldürülür. Kişi, öz oğlunu, kölesini, müdebber kıldığı kölesini, kendisiyle kitabet yaptığı kölesini ve öz evlâdının kölesini öldürürse, öldürülmez. Bir evlât, babasına lâzım olan kısasa vâris olsa, o kısas düşer. Kısas, ancak kılıçla yapılır. Mükâtep bir köle kasden öldürüldüğü zaman, mevlâsından başka vârisleri yoksa mevlâsı kısasını alır. Eğer kitabet parasını vermemişse ve mevlâsından başka vârisleri varsa, vârisleri kısas hakkına sahip değildirler, velev ki mevlâsiyle beraber olmuş olsalar. Birisinin yanında rehin bulunan köle, öldürüldüğünde, rehin verenle, alan bir araya gelmedikçe katiline kısas tatbik olunmaz. Bir kişi, diğer bir şahsı kasden yaralayıp yatağa düşürürse ve yaralı da bu sebepten ölürse, kendisine kısas lâzım olur. Kasden başkasının elini mafsaldan kesenin eli kesilir. Ayağın hükmü de elin hükmü gibidir. Burun, genz ve kulakta böyledir. Başkasının gözüne vurup çıkarana kısas düşmez. Eğer çıkmamış fakat görmez hale gelmişse vurana kısas lâzım gelir. Ayna kızdırılır ve suçlunun yüzüne ıslak pamuk bağlanır, gözü aynanın karşısına getirilir, ışığı azalıncaya kadar devam edilir. Dişte kısas vardır. Benzeri mümkün olan her yarada kısas vardır. Dişten başka hiç bir kemikte kısas yoktur. Kaste benzer katl (şüph-i amd) ancak nefiste vardır. Nefsin haricinde kalan azalarda ancak amd veya hata yanlışlıklar olabilir. Nefis hariç, eşler arasında başka azalarda kısas yoktur. Hür ile köle ve iki köle arasında da nefis hariç kısas yoktur. Müslüman ve zımmî kâfiri arasında azalarda kısas vardır. Kişinin elini bileğinin yarısından kesene veya iyileşen bir derîn yara açana, kısas vacip olmaz (belki diyet lâzımdır.) Kesilenin eli sağlam, kesenin eli çolak veya parmaklan eksikse, kesilen dilerse o ayıplı eli keser ve (ayıptan dolayı) kendisine bir şey (tazminat) verilmez. İster bir elin ırşını (diyetini) tam olarak alır. Bir kişinin iki boynuz arasını (yânî alnın üst tarafını) istiap edercesine başını yaran zatın iki boynuz arasına o kadar yara sıkışmazsa, yaralı muhayyerdir; isterse yarası karşılığında hangi taraftan başlarsa başlasın suçlunun başını iki boynuz arasını istiap edecek kadar yarar. Dilerse para cezası alır. Lisan ve tenasül âletinde kısas yoktur. Meğerki tenasül âletinin sünnet yeri bulunan haşefesi kesilmiş olsun. Katille ölünün velileri bir mal üzerinde sulh ettiklerinde kısas düşer, ister az ve ister çok olsun şart edilen miktar lâzım olur. Ortaklardan tek birisi hakkını affeder veya bir şey karşısında sulh ederse, diğerlerin kısas hakları düşer. Ancak diyet olarak haklarını alırlar. Bir cemaat birlikte birisini öldürürse hepsi birden öldürülür. Bir kişi bir cemaati öldürürse hepsinin velileri hazır bulunduğu zaman, o kişi o cemaat yerinde öldürülür ve onlara başka bir şey de verilmez. Eğer tek bir kişinin velisi hazır olursa onun yerinde öldürülür diğerlerin hakkı düşer. Kendisine kısas lâzım olan zat, öldüğü zaman kısas kendiliğinden düşer. İki kişi birlikte bir kişinin elini kestiğinde her ikisine birden kısas düşmez, ancak (insan) diyetin yarısını vereceklerdir. Eğer bir kişi, iki kişinin sağ ellerini keserse, her ikisi de hazır olduğunda beraberce sağını keser ve yarım diyet alıp yarıya takdim edebilirler. Eğer birisi hüküm meclisinde hazır olursa, o sağını kestirir, diğerinde diyetin yarısı verilir. Köle birisini amden öldürdüğünü, ikrar ettiğinde, kendisine kısas tatbik edilir Bir kişiye kasden ok atarsa ok onu delip diğer birisini de öldürürse, birincinin yerinde öldürülür ikincinin diyeti katilin varislerine düşer. |