34 TALÂK (Boşanma) Talâk üç çeşide ayrılır: 1- En güzel talâk, 2 -Sünnet talâk, 3-Bidat talâktır. En güzel talâk: Kişi hanımını bir talâkla, hiç cima etmediği bir tuhur (hayızdan temizleme) de boşar ve iddeti bitinceye kadar kendisini terkeder. Sünnet talâk: Kişi cima ettiği hanımını üç tuhurda üç talâkla boşar. Bidat talâk: Kişi hanımını bir kelime (cümle) ile üç talâkla boşar veya bir tuhurda üç talâkla birden boşar. Bunu yaptığı zaman, talâk düşer ve hanım kocasından ayrılır. Koca günahkâr olur. Talâkta sünnet iki çeşittir: 1-Vakitte sünnet, 2 -Âdette sünnettir. Âdette olan sünnette, kendisiyle cima yapılan ve yapılmayan hanım eşittir. Vakitte olan sünnet, ancak kendisiyle duhul yapılan hanım hakkında sabit olur. Vakitteki sünnet: Cima yapmadığı bir tuhurda hanımını bir talâkla boşamaktır. Kendisiyle cima yapmadığı hanımını, hayızda da, tahir olduğu halde de boşayabilir. Kadın küçüklükte veya büyüklükte hayız görmüyor ve kocası da sünnete uygun bir şekilde boşamak istiyorsa, o zaman bir talâkla boşar bir ay aradan geçince diğer bir talâkla daha boşar; bir ay daha geçince üçüncü talâkla da boşar ve biter. Hayız görmeyen hanımını, cima ile talâk arasına zaman sokmaksızın tatlik etmesi caiz olur. Hâmile bir hanımın boşanması cimâdan sonra caizdir. Hamileyi sünnet şeklinde tatlik etmeli; üç talâkla her iki talâkın arasını Ebû Hanife'ye ve Ebû Yusuf'a göre, bir ay müddet vererek tatlik etmeli. İmam-ı Muhammed, «Sünnet hamileyi bir talâkla boşamaktır»dedi. Kişi hanımını hayız görürken boşarsa, boşanır. Fakat böyle bir hanımı tekrar müracaat şekliyle nikâhının altına geri alması müstehaptır. Ne zaman ki, temizlendi ve tekrar hayza düştü ve yine temizlendi o zaman kişi muhayyerdir; isterse yeniden boşar, isterse eş edinir. Her kişi, âkil ve baliğ olduğu zaman boşanması nafizdir. Çocuğun, delinin ve uyuyanın boşanması nafiz değildir. Köle, evlenip sonra boşarsa hanımı boşanır. Efendisinin boşatmasıyla kölenin hanımı boşanmaz. Talâk iki kısma ayrılır: 1-Sarih (açık), 2 -Kinaye (kapalı) yoluyla boşanmaktır. Sarih talâk: Kişinin: «Sen boşsun ve boşanmışsın, seni boşadım» sözüdür. Bu sözlerle ancak Rici'i talâk vâki olur ve ancak bu sözlerle bir talâk düşer. Birden fazla niyet ederse bile ancak bu sözlerle bir talâk gider ve bu sözlerde niyete ihtiyaç yoktur. Kocanın, «Sen talâksın veya sen talâkı boşsun veya sen kesin olarak boşsun» sözü eğer niyeti yok ise, bir rici'i talâktır, eğer bu sözüyle üç talâk niyet ederse, üç talâk gider. Talâkın ikinci kısmı, kinayelerdir. Ancak talâk niyet edilirse ve hal dalâlet ederse kinayelerle boşanma olur. Kinayeler iki kısma ayrılır. Üç söz vardır ki, onlarla ancak bir ric'i talâk vâki olur. Onlar şu sözlerdir: «İddet çek, rahmini temizlet ve sen birsin.» Diğer kinayelere gelince, eğer onlarla boşanmayı niyet ederse bir bayin talâk düşer, eğer üç talâk niyet ederse, üç talâk gider. Eğer iki talâk niyet ederse tek bir talâk gider. Kocanın «Sen bayin (ayrılmış) sın, senin ilgin kesilmiştir, sen ayrısın, sen haremsin, senin yuların hörgücün üzerindedir (dilediğin yere gidebilirsin). Ehline iltihak et, sen hâlisin, sen berisin, seni ehline hibe ettim, seni bıraktım, senden ayrıldım, sen hürsün, başına örtünü örtün, gurbete çık, kocaları veya kadınları ara» bu sözleri kinayedir. Eğer bu sözlerle beraber niyeti yoksa boşanma olmaz. Ancak karı ve koca boşanma müzakeresi yapıyorlarsa hüküm vermek bakımından bunlarla boşanma olur. Fakat kişi ile Allah arasında ancak niyet ederse boşanma olur. Eğer eşler talâk bahsinde değil belki öfke ve kavgada iseler, kendisinden sövmek maksadıyla her kelime ile boşanma olur. Ancak sövmek maksadıyla sarfedilen kelimelerle boşanma niyeti yoksa talâk vâki olamaz. Kişi, talâkı bir çeşit ziyade ve şiddetle tavsif ederse, talâk bayin olur «Sen bayin bir şekilde boşsun veya talâkın en şiddetlisi en fahiş veya şeytan ve bidat talâkla dağ ve evin dolusu talâkla boşsun» demesi gibi. Talâkı, kadının cümlesine (bütün cüzlerin) veya cümlenin yerinde kullanan bir parçaya izafe ettiğinde talâk düşer. «Sen boşsun veya boynun boştur, ruhun veya bedenin veya gövden veya fercin (tenasül âleti) veya yüzün boştur» demesi gibi. Yine talâk düşer, kadının belirsiz bir cüzünü boşarsa «Yarım veya üçte birin boştur» demesi gibi. Eğer «Elin veya ayağın boştur.» dese talâk düşmez. Eğer karısını yarım talâkla veya bir talâkın üçte birisiyle boşarsa bir talâkı düşer. Zorlanan ve sarhoş olan bir kimsenin boşanması nafizdir. Ahras (dilsiz) in talâkı işaretle düşer. Talâkı (boşanmayı) nikâha izafe ettiğinde nikâh olur olmaz talâk düşer. «Seninle evlenirsem sen boşsun veya her evlendiğim hanım boştur.» demesi gibi... Boşanmayı bir şarta izafe ederse, şartın var olmasından sonra derhal boşanır. Hanımına, «eve girersen sen boşsun» demesi gibi... Talâkın izafesi, ancak tatlik edenin talâka malik olmak veya mülküne izafe etmekle sahih olur. Öyle ise eğer bir ecnebi hanıma «Eğer eve girersen sen boşsun» dese bilâhare aynı hanımla evlenir ve o hanım da eve girerse boşanmaz. Şart kelimeleri: İn (eğer) İza (vakta) İzama (vakta ki) külle (Her) Küllema (Her zaman) Meta (ne zaman) ve metama (Ne zaman) kelimelerdir. Bütün bu şart aletleriyle yapılan şart bir defa meydana gelirse yemin tamam olur. Ancak «Küllema» kelimesinde, hüküm değişir. Çünkü “Küllema”da ancak şartın tekrariyle talâk tekrarlanır. Üç talâk düşünceye kadar, eğer bundan sonra başka kocaya varır, ondan da boşanır, yine ilk kocasıyla evlenirse, şartın tekrarında hiç bir şey vâki olmaz. Yeminden sonra, nikâhın yok olması yemini bozmaz. O halde eğer şart —daha kocanın mülkünde iken— var olursa yemin yerine gelir ve talâk vâki olur. Eğer şart -kocanın, mülkünde olmadığı halde— var olursa, yemin yerine gelmiş olur ve her hangi bir talâk vâki olmaz. Eğer eşler, şartın varlığında ihtilâfa düşerlerse, söz kocanındır. Ancak karı, aksini delil ile ispat ederse, dâva değişir. Öyle ise, eğer şart, ancak hanımın beyanıyla bilinirse, söz hanımındır. Meselâ: Koca, hanıma “Eğer hayız görürsen boşsun.” dese, hanım da “Ben hayız gördüm” dediği zaman boşanır. Koca, ailesine: «Hayız gördüğünde hem sen, hem de falan hanımım boşsunuz» dediğinde, hanım “Ben hayız gördüm” dese kendisi boş, olur, fakat diğer hanım hoş olamaz. Koca, hanımına «Hayız gördüğün zaman sen boşsun» dediğinde, hanım ilk gördüğü kanla üç gün devam etmedikçe boş olamaz. Üç gün tamam olunca biz, kan gördüğü andan itibaren boş olduğuna hükmederiz. Hanımına, «Bir hayız gördüğün zaman boşsun» dediğinde, hanım hayızdan; temizlenmeyince boş olamaz. Cariyenin talâkı ikidir. İster kocası hür, ister köle olsun. Hür hanımın talâkı üçtür. İster kocası hür, ister köle olsun. Kişi, temas etmezden evvel eşini üç talâkla boşarsa her üçü birden düşer. Eğer talâkı tek tek atarsa birinci talâk gider, ikinci ve üçüncü düşmez.. Ne zaman hanımına «Sen bir ve bir talâkla boşsun» dese bir talâk gider. Eğer: «Sen birden evvel, bir talâkla boşsun» dese bir talâk gider. Eğer dese ki, evvelinde bir talâk düşen bir talâkla boşsun iki talâk gider. Eğer «Bîrle boşsun, ondan sonra bir daha ile boşsun» dese tek bir talâk vaki olur. Eğer «Birden sonra veya birle beraber birle veya birin beraberinde birle boşsun» dese iki talâk düşer. Ne zaman hanımına: «Eğer eve girersen, sen bir talâkla ve bir talâkla boşsun» dedi ise ve hanım da eve girerse Ebû Hanife (rahmetüllahi aleyh) ye göre, bir talâk düşer. Hanımına «Sen Mekke'de boşsun» dediği zaman, hanım nerede olursa olsun derhal boş olur. Hanımına «Sen evde boşsun» dediği zaman da derhal boş olur. Eğer hanımına «Sen Mekke'ye dâhil olduğunda boşsun» dediğinde Mekke'ye girmezden boş olamaz. Eğer, hanımına «Sen yarın boşsun» dese, ertesi günün şafağıyla talâkı düşer. Hanımına «Nefsini seç» deyip ve bununla boşanmayı niyet ettiğinde veya kendisine nefsini boşat dese, bütün bu durumlarda hanım o mecliste oldukça kendini boşayabilir. Eğer o meclisten kalkıp, başka bir işle meşgul olursa emir onun elinden çıkar. Eğer, kocasının «Nefsini seç.» demesiyle nefsini seçerse bir bayin talâkla boş olur. Koca niyet etse dahi, üç talâkla boş olamaz. Kocanın veya hanımın sözünde nefis kelimesinin denmesi behemehâl lâzımdır. Eğer «Nefsini boşat.» demesi mukabilinde nefsini boşatsa, bir rici talâk ile boş olur. Kocasının iradesine uygun olarak nefsini üç talâkla boşarsa, üç talâkı birden düşer. Eğer koca, hanımına «İstediğin zaman nefsini boşat.» dese, hanım, gerek o mecliste ve gerekse ondan sonra kendini boşatabilir. Başka bir ecnebi erkeğe, «Hanımımı boşat.» dediğinde o vekil gerek o mecliste ve gerekse ondan sonra boşatabilir. Eğer ecnebi bir erkeğe «İstersen hanımını boşat.» dese, ancak vekil o mecliste boşatabilir. Eğer bir kişi hanımına: «Eğer beni seviyorsan veya benden buğzediyorsan sen boşsun» dese, hanım da «Ben seni seviyor veya senden buğzediyorum» dese kalbindeki söylediğinin hilafı ise dahi yine de boşanır. Ne zaman ki, ölüm hastalığında kişi hanımını bayin suretiyle boşar ve daha iddet tamam olmazdan ölürse, hanım onun vârisi olur. Eğer iddet tamam olduktan sonra ölürse, hanıma mirası düşmez. Kişi, hanımına ara vermeksizin: «Eğer Allah dilerse sen boşsun» dediği zaman boş olmaz. Eğer «Sen üç talâkla boşsun, ancak bir talâk hariç» dese hanımı iki talâkla boş olur. Eğer «Üç talâkla boşsun ancak iki talâk hariç» dese bir talâkla boş olur. Koca hanımını veya her hangi bir parçasını mülk edinirse, hanım kocasını veya herhangi bir kısmını mülk edinirse derhal aralarına ayrılık girer, yâni boş olur. |