18 HİBE Hibe, icap (Hibe ettim) ve kabulle (Kabul ettim) caiz ve hibe edilen nesneyi almakla tamam olur. Kendisine hibe yapılan zat, aynı mecliste hibe yapanın emri olmaksızın hibe olunan malı alırsa caiz olur. Eğer ayrıldıktan sonra ise, ancak hibe edenin emriyle olması caiz olur. Hibe, «Sana hibe ettim, hakkımdan verdim, verdim ve bu yemeği sana yedirdim, bu elbiseyi sana verdim, bu şeyi sağlığın müddetince sana verdim. Seni bu hayvana bindirdim. Eğer bu sözden hibe etmeyi niyet ederse…» gibi sözleriyle münakit (olmuş) olur. Taksim olunan şeyde ancak sahibinin elinden çıkmış ve taksim olunmuş ise, hibesi caiz olur. Taksim olunmayan şeyde belli olmayan payın hibesi caizdir. Bir yerin belli olmayan bir parçasını hibe etmek fasittir. Meğerki taksim edip teslim ederse, hibesi caiz olur. Eğer buğdayda olan unu ve susamda olan yağı hibe ederse, fasittir, öğütüp teslim ederse bile, caiz olamaz. Hibe edilen âyin, kendisine hibe edilenin elinde ise verip, yeniden, almazsa dahi, hibe ile mülk edinir. Baba, küçük oğluna hibe ettiği zaman, oğlan hibe akdiyle o malı mülk edinmiş olur. Küçük çocuğa, ecnebi bir kimse bir şey hibe ederse babasının o malı kabullenmesiyle hibe muamelesi tamam olur. Yetime hibe yapıldığında, velisi kabul ederse caiz olur. Eğer o yetim annesinin koynunda ise, annesi kabullenirse caizdir. Bir ecnebinin yanında büyümekte ise, o ecnebi onun için kabul ederse caizdir. Çocuk bizzat hibeyi kabul ederse yine caiz olur. İki kişi birden birisine bir evi hibe ederlerse, caiz olur. Bir kişinin iki kimseye bir ev hibe etmesi, Ebû Hanife (rahmetüllahi aleyh) ye göre, caiz olmaz. Ebû Yusuf ve Muhammed (rahmetüllahi aleyhima) «Sahihtir» dediler. Bir kimse, bir yabancıya bir şey hibe ederse, cayabilir. Meğerki yabancı, hibeciye karşılık bir şey vermiş, hibeye ayrılmaz bir şey eklemişse ya da âkideyin (veren, alan) den birisi ölür veya hibe edilen mal hibe olanın mülkünden çıkarsa. Eğer bir yakınına hibe yaparsa, caymak yoktur. Eşlerden biri diğerine hibe ettiği zaman da caymak yoktur. Hibe alan, hibe verene «Hibenin ivezi veya bedeli olarak ve karşılığında bu şeyi al» dese hibecî de alırsa caymak ortadan kalkar. Ecnebi bir kimse hibe alanın yerinde teberru yoluyla, bir şeyi ivez olarak hibeciye verirse, o da o ivezi kabullenirse caymak hakkı ortadan kalkar. Hibe edilen malın yarısı başkasının hakkı olarak çıkarsa, hibe alan verdiği ivezin yarısını geri alır. Eğer ivezin yarısı başkasının hakkı olarak ortaya çıkarsa, hibe eden, bütün ivezi geri vermedikçe hibe edilen malı geri alamaz. Hibeden caymak, ancak iki tarafın rızası veya hâkimin hükmüyle olur. Hibe edilen şey yok olduktan sonra, başkasının hakkı olduğu bilinir, hak sahibi hibeyi alanı zâmin kılarsa, hibeciden hiç bir şey geri almaz. İvez verecek şartıyla hibe yapılmışsa, iki ivezde de almak lâzımdır, iki taraf yekdiğerine verdiklerini aldıkları zaman, âkid sahih olur ve alışveriş hükmüne girer. Ayıp ve beğenmemezlikten ötürü hibe edilen mal geri çevrilir ve kendisinde şuf'a vacip olur. Ümra, (Ömür müddetînce birisine bir şey hibe etmek) caizdir. Hayatta oldukça, kendisine hibe yapılanındır, öldükten sonra vârislerine intikal eder. Rükbâ (Eğer senden evvel ölürsem bu ev senin olsun. Eğer sen benden evvel ölürsen tekrar benim olsun) Ebû Hanife'ye ve Muhammed'e göre, bâtıldır. Ebû Yusuf «Caizdir» dedi. Cariyeyi hamlsizin hibe ederse hibesi sahih, istisnası bâtıldır. Sadaka, hibe gibidir. Ancak kabizle almakla sahih olur. Taksimi kabullenen ortak maldan sadaka caiz olmaz. İki fakire bir şeyi sadaka verirse caiz olur. Alındıktan sonra sadakadan caymak yoktur. Kim ki malını sadaka vermek için adarsa elinde bulunup kendisinde zekât vacip olan malın cinsinden verir. Mülkünü sadaka vermeye adayan bir kimseye, bütün mülkünü vermek düşer. Kendisine «Kendini geçindirecek bir malı edinceye kadar sana ve aile efradına yetecek miktarı elinde bulundur, malı edindiği o zaman elinde bulundurduğun mal kadarını» ver denilecektir. |