Geri

   

 

 

İleri

 

16 HAVÂLE

Borçları havale etmek caizdir. Havale ancak verecekli, alacaklı ve kendisine borcun verilmesi, havale edilen zatların rızasıyla doğru olur.

Havale muamelesi tamam olduğu zaman, havaleyi yapan borçlu borçtan kurtulur, alacaklı havale yapan borçludan bir şey istemez. Meğerki hakkı zayi olursa o zaman esas borçlusundan hakkını talep edebilir.

Hakkın helak olmak mânasında olan (tevaa) Ebû Hanife (rahmetüllahi aleyh) ye göre, iki emirden birisiyle olur: Ya üzerine havale yapılan şahıs havaleyi ispat eden delilin olmadığı için yemin ederek havaleyi inkâr etmesi veya iflâslı olarak ölmesiyledir. (O zaman alacaklı, eski borçludan hakkını alır.)

Ebû Yusuf ve Muhammed'e göre, bu iki şekille beraber üçüncü bir şekil daha vardır. Şöyle ki: «Havaleyi kabul eden şahıs daha hayatta iken hâkim tarafından müflis ilân edilmesidir.» (Yani bu şekilde de alacaklı eski borçludan hakkını tahsil eder.)

Borcun kendisine havale edilmesini kabullenen zat, borcu havale ettirenden o kadar mal istediğinde, havale yaptıran “Sende alacağım vardır, ona karşılık sana bu borcu havale ettim” dese, sözü kabul olunmaz. Belki o borç kadar para vermesi lâzım gelir.

Muhil (havale eden) Muhtal'a (havale edilene) «Benim için alırsın diye sana havale ettim» dese havale edilen de «Hayır sende alacağım vardı, onun karşılığı olarak bana havale ettin» dese havale yapanın sözü kabul olunur. Safatıç mekruhtur. Safatıç: Alacaklıya yol emniyetini temin eden borca vermedir.