Geri

   

 

 

İleri

 

11 ŞÜF'A

Evvelâ satılan malda ortak olana, ondan sonra satılan malın hakkında —su ve yolu gibi— ortak plana daha sonra komşuya, şüf'a hakkının tanınması vaciptir. Satılan malda ortak olan olduğu halde yolda ve suda ortak ve komşuya şüf'a hakkı yoktur ve iddia edemezler.

Eğer satılan malda ortak olan zat şüf’adan vazgeçerse, yolda ortak olana şüf'a hakkı intikal eder. Eğer o da vazgeçerse şüf'ayı komşu alır.

Şüf'a, satışın akdiyle vacip olur, şüf’a hakkımı kullanırım diye şâhid edinmekle istikrar bulur. Müşteri şüf'ayı teslim veya hâkim şüf’a ile hükmettiği zaman şüf'adar teslim alırsa mülk edinir.

Şüf'adar, ortak malın satıldığını bildiği zaman hemen o mecliste şüf'a hakkını talep edeceğine dair şâhid edinmeli ve ondan sonra oradan kalkmalıdır. Mal daha satıcının elinde ise, satıcının yanında şüf’a hakkını talep edeceğine dair şâhid edinir veya satın alana giderek veya gayrimenkulun yanında şâhid edinir. Bunu yaptığı zaman şüf’a hakkı sabit olur. İmam-ı Ebû Hanife (rahmetüllahi aleyh) ye göre, şüf’adarın şüf’a hakkını biraz geçirmesi bilâhare isteme hakkını düşürmez.

İmam-ı Muhammed (rahmetüllahi aleyh) dedi ki; “Eğer şâhid edindikten sonra özürsüz olarak bir ay şüf’a hakkını terkederse şüf'ası bozulur.”

Taksimi mümkün olmadığı halde yine de gayrimenkulde şüf'a vaciptir. Ticaret mallarında ve gemilerde şüf'a yoktur. Müslüman ile zımmîler şüf'ada eşittirler.

Mal olan bir paha ile mülk edindiğinde gayrimenkulde şüf'a vacip olur. Mihir olarak verilen, kadından hûl'u bedeli olarak alınan, başka evin kirası olarak verilen, kasden öldürülmenin sulh yoluyla bedeli olarak verilen ve karşılığında küle azat edilmiş evde şüf'a yoktur. Davalının hakkı inkâr etmesinden veya hakkı ikrar etmekten sükût etmesinden dolayı (davacıya malının geri verilmesi için) sulh yoluyla verilen evde de şüf'a hakkı yoktur. Eğer dâvâlı, sulh yoluyla hakkı ikrar edip ev alırsa şüf'a sabit olur.

Şüf’adar, kadıya gelip ortak malın satıldığını iddia edip şüf'a hakkını talep ettiği zaman, kadı dâvâlıdan sorar; Eğer dâvalı davacıyı şüf’adar yapan mülkünün olduğunu ikrar ederse (ne güzel) eğer itiraf etmezse kadı, davacıdan delilini getirmesini isteyecektir. (Yâni ispata çağıracaktır). O halde eğer, davacı ispattan âciz kalırsa, kadı müşteriyi davacıyı şüf’adar kılan mülke sahip olduğunu bilmediğine dair Allaha yemin eder misin?» diye yemine davet eder.

Eğer dâvâlı, yemin etmekten imtina eder veya davacının şüf’adar olduğunu ispat eden bir delil bulunursa, kadı davalıdan; “Sen bu malı satın mı aldın yoksa?” diye soracaktır. Eğer dâvâlı satın aldığını inkâr ederse, şüf'adara; «Dâvâlının bu malı satın aldığını ispat et» denilecektir, eğer şüfa’dar ispattan âciz kalırsa, kadı müşteriyi (dâvâlıyı) «Allah'a yemin ederim, bu malı satın almadım veya onun (davacının) zikrettiği yönden bu evde bana herhangi bir şüf'a terettüp edemez» diye yemin ettirir.

Şüf’adar, semeni (parayı) kadının meclisine getirmemişse bile şüf'a hakkında münazaa (münakaşa) caizdir. Kadı, şüf'adara hükmettiği zaman kendisine derhal semenin getirilmesi düşer.

Şüf'a yoluyla elde ettiği evi, kusurunu görmek veya kendisini görüp beğenmemek suretiyle çevirebilir.

Eğer şüf'a sahibi, satanı elinde satılmış mal olduğu halde kadı huzuruna getirirse şüf’a hakkında onunla münakaşa edebilir. Kadı şüf’anın delilini, müşteriyi getirmeyince dinlemez. Ancak müşterinin huzurunda alışverişi bozar, şüf'ayı satana yükletir, onu mesul kılar.

Şüf’a sahibi, ortak malın satıldığını haber aldığında ve şüf’a hakkına kudreti olduğunda kullanacağına dair şâhîd edinmezse hakkı iptal olunur, mecliste şâhid edinir.

Yine şüf’a hakkı iptal olunur, eğer işittiği mecliste şahid edinir. Fakat satan ile alandan birisinin veya gayrimenkulun yanında şahit edimezse. Eğer şüf’a hakkından vazgeçmek için para ile sulh ederse, şüf’a hakkı düştüğü gibi para da kendisinden geri alınır.

Şüf’a sahibi öldüğü zaman şüf’ası bozulur. Eğer müşteri ölürse şüf’a hakkı sakit olmaz. Daha kedisine şüf’a hakkıyla hüküm olunmazdan evvel kendisini şuf’adar kılan payını satarsa şüf’a hakkını kaybeder. Satıcının vekili, sattığı malın şüf’adarı olduğu halde satarsa şüf’a hakkı iptal olunur.

Eğer şüf’adar olana dese ki: "Satın aldığın mal başkasının çıkarsa ben mesuliyeti kabullenirim." Şüf’a hakkı batıldır. Satın alanın vekili şüf’adar olduğu bir malı müvekkiline alırsa şüf’a hakkı vacip olur.

Bozuk bir muamele ile bir evi satın aldığında şüf’a yoktur. O halde eğer bozukluk düşer, alışveriş düzelirse şüf’a vacip olur. Gayrimüslim birisi şarap veya domuzla bir evi satın alırsa ve o evin şüf’adarı da gayrimüslimse, şarabın benzeriyle (yani misliyle şarap vermek) ve domuzun kıymetiyle o ev geri alınır. Eğer o evin şuf’adarı müslümansa şarap ve domuzun kıymetini verip evi alacaktır.

Hibe edilen malda şüf’a yoktur, ancak şart koşulmuş bir para mukabilinde hibe ederse o zaman şüf’a vardır. Şüf’adar ile müşteri verilen kıymet hakkında ihtilafa düştükleri zaman müşterinin sözü kabul olunur. Eğer her ikisi de delil getirirse Ebû Hanife ve Muhammed (rahmetüllahi aleyhima) e göre, şüf’adarın delili kabul olunur. Müşteri daha fazla satan daha az parayı iddia ederse ve müşteriden para daha alınmamışsa, satanın dediğiyle şüf'adar malı kabullenir, aynı zamanda satanın sözü müşteriden paranın fazlasını düşürür. Eğer satan parasını daha evvelden almışsa şüf’alı mal müşterinin dediğiyle alınır, satanın sözüne bakılmaz. Satan alıcıdan bir kısım parayı almazsa o miktar şüf’adardan da düşer.

Eğer satıcı, alıcıdan bütün parayı almazsa, şüf’adardan o para sakıt olamaz. Müşteri satıcıya fazla para verirse o fazla parayı alamaz.

Birkaç şüf’adar, bir araya gelirse, paylarına düşen mülklerinin, azlık ve çokluğuna bakılmaksızın şüf 'a aralarında eşit bir şekilde taksim olunur. Bir evi, ticaret mallarıyla satın alırsa şüf’adar o evi malın kıymetiyle alır. Eğer bir evi ölçülen veya tartılan nesnelerle alırsa şüf’adar onların misliyle geri alır. Eğer bir gayrimenkulü, diğer bir gayrimenkulle satarsa şüf’adar her birisini diğerin kıymetiyle alır. Şüf’adara malın bin lira ile satıldığı ulaştığı için şurasından vazgeçerse, sonra daha az bir fiyat buğday veya arpa ve —ki, onların fiyatı bin lira veya daha fazladır— satıldığını haber alırsa, evvelki vazgeçmesi iptal olunur, şüf’a hakkı bakîdir. Eğer bu malın altınlarla satılmış olduğu -ki o altınların kıymeti bindir— belli olursa, iptal ettiği şüf’a hakkı yeniden geri gelemez.

Şüf’adara, alıcı falan adamdır dendiği için şüf'a hakkından vazgeçtiyse sonra alıcının başkası olduğunu öğrenirse şüf'a hakkı bakîdir.

Başkası için bir evi satın alan bir kimse, şüf’a dâvasında dâvâlıdır. Ancak evi müvekkiline teslim ederse o zaman dâvalılıktan çıkar.

Şüf’adarın tarafından bir zira'lık (Eski zamanın ölçü âletidir) mesafeyi bütün hudut boyunca bırakmak suretiyle evini satarsa, şüfadara artık şüf’a hakkı yoktur. Eğer evinden bir parçayı bir fiyatla satar, sonra diğer kısmı da başka bir fiyatla satarsa komşusunun ancak şüf’a hakkı birinci kısımda vardır, ikinci kısımda ise şüf’ayoktur.

Evi para ile satın alıp ta sonra para yerine elbise verirse bile şüf’adar ancak söylenen para ile alır.

Ebû Yusuf (rahmetüllahi aleyh) a göre, hile yapıp sofayı düşürmek mekruh değildir. Muhammed (rahmetüllahi aleyh) e göre, mekruhtur.

Müşteri aldığı yerde ev yapar veya ağaç diktikten sonra şüf’adara şüf’a hakkı verilirse, şüf’adar muhayyerdir; dilerse verilen paraya ev ve ağaçların sökük fiyatlarını da katarak alır, isterse müşteriyi, evini ve ağaçlarım sökmeye zorlar. Şüf’adar araziyi alıp ev yapar veya ağaç dikerse, sonra başkasının malı olduğu meydana çıkarsa ancak arsa için verdiği parasını geri alabilir.

Eve ve ağaçların dikilmesine verdiği parayı geri alamaz. Eğer satılan ev kendiliğinden yıkılırsa veya binası yânarsa veya bostanın ağaçları (kökleri) kurursa şüf'a sahibi muhayyerdir; dilerse verilen paranın bütününü verir alır, dilerse terkeder, hakkından vazgeçer.

Eğer müşteri binayı yıkarsa, şüf'adar dilerse arsasını fiyatiyle alır, isterse terkeder. Şüf'adar hiç bir zaman enkaz kısmını almaz. Ağaçlarında meyve olan bir yeri satın alırsa şüf'adar onu meyveleriyle beraber alır. Eğer müşteri o meyveleri toplarsa onların parası şüf'adardan sâkit olur. Şüf’adara, ev kadının hükmüyle verildiğinde daha evvelce görmemiş ise, gördüğü zaman beğenmese cayabilir, kusurlu görürse, kusurundan dolayı geri verebilir, her ne kadar müşteri kusurunu kabullenmeyi şart koşmuşsa dahi.

Müşteri, borçla satın aldığında şüf'adar muhayyerdir; isterse hazır para verir alır, isterse borç zamanına kadar bekler, o zaman parayı verir ve alır.

Ortaklar gayrimenkulü aralarında taksim ettikleri zaman taksimden ötürü komşularına şüf'a hakkı yoktur.

Satın aldığı evin üzerindeki şüf'a hakkından şüf'acı vazgeçerse, bilâhare müşteri de görmek, şartlı caymak veya kadının hükmüyle bir kusur gördüğünden geri verirse artık o malda şüf'adarın şüf'a hakkı kalmaz. Eğer kadının hükmü olmaksızın veya aralarındaki alışveriş hükmünü kaldırmak suretiyle geri verirse şüf'adarın şüf'a hakkı vardır.