5 Atın Zekâtı Atlar erkek ve dişi karışık olduğu halde veya yalnız dişi olduğu halde kendi ağzıyla yaylarsa sahipleri muhayyerdir. İsterse her at için senede bir altın zekât verir, dilerse para ile takdir eder. Her iki yüz dirhem için beş dirhem zekât verir. Yalnız erkek atlar olursa zekâtları yoktur. Ebû Yusuf ve Muhammed dediler ki: “Atlar, katırlar ve eşeklerin hiç birinde zekât yoktur.” Ancak ticaret için alınmış olurlarsa, o vakit ticaret zekâtı verilecektir. (Yani normal fiyatla kıymetlendirilir zekâtları verilir.) Daha bir senesini doldurmayan deve yavrularında, birinci senesinde olan kuzularda ve buzağılarda beraberinde büyük baş hayvan yok ise, Ebû Hanife ve Muhammed'e göre zekât yoktur. Ebû Yusuf diyor ki: “Onlardan birisi zekâtlarına verilecektir.” Kendisine bir erkek müsinni zekât vermesi vacip olanın müsinnisi yok ise, zekâtı toplamakla vazifelendirilen zat ondan daha üstününü alır ve fazlasını mal sahibine geri verir veya müsinniden daha düşüğü ile beraber üste para alır. Zekâtta hayvan yerine kıymet te verilir ve caizdir. Çalıştırılan, senenin yarısı veya ekserisi yem yedirilen hayvanlar için zekât yoktur. Zekâtı toplayan memur, malın en iyisini almadığı gibi en kötüsünü de alamaz, orta olanı alır. Zekâtı icap ettirecek miktar malı bulunan kişi senenin ortasında aynı cinsten mal elde ederse onu da malına ilave ederek ikisinin zekâtını birden verecektir. Saime: Senenin ekserisinde otlamakla iktifa eden hayvandır. Eğer kişi hayvanlarına senenin yarısı veya daha fazlasında yem yedirirse o hayvanlara zekât düşmez. Ebû Hanife ve Ebû Yusuf ‘a göre, zekât ancak nisap miktarında vardır. İki nisap arasındaki fazlalıkta yoktur. İmam-ı Muhammed, «Hepsinde vardır» dedi. Zekât vacip olduktan sonra tehir edilir ve mal helak olursa yine zekât düşer. Nisaba sahip olduğu halde daha senesi tamam olmadan evvel zekâtını verirse caizdir. (Bu zekâta, zekât-ı muaccele denir.) |