Geri

   

 

 

İleri

 

50- Ölüye veya Kabrin Üzerine Kur'an Okuma

Kur'an okuiria sevabının ölüye kavuşup kavuşmadığı ihtilaf edilmiştir:

Selefin çoğunluğu ve üç İmam ölüye kavuştuğu görüşün ler. İmamımız Şafii,

İnsana çalıştığından başkası yoktur.(1)  âyetini delil göstererek, bunlara muhalif görüşü savunmuştur

Birinci görüştekiler, âyet-i kerimeyi çeşitli yönlerle cevaplandır­mışlar:

1- O Ayet,

(İman edip zürriyetleri onlara imanla uyanlara zürriyetleı vuştururuz.) (2)  âyetiyle neshedilmiştir.

2- O âyet, İbrahim ve Musa (aleyhi's-selâm) kavimlerine mah­sustur. Amma îslam ümmeti İse, yaptıkları ameller ve onlar için ya­pılan sevaplar vardır. İkrime bu görüştedir.

3- Ayette insandan kasıt, kafir insandır. Mümin ise, kendi yaptığı gibi başkalarının da ona yaptıkları geçerlidir. Rebi' b. Enes bu görüştedir.

4- Âyetteki, (insana çalıştığından başka yoktur) hükmü, ada­let yönündedir. Amma fadl ve ihsan yönünde ise, Allah'ın istediği her şey insana gelebilir. Hüseyin b. Fadil bu görüştedir.

5- Ayetteki, (lâm) (ala) mânâsındadır. Bu takdirde ayetin ma­nası şöyle olur:

İnsan ancak yaptığından sorumludur.

Bu görüştekiîer, sevabın ölüye kavuştuğunu şöyle kıyas yap­mışlar:

Dua, sadaka, oruç, hac, köle azat etmenin sevapları ölüye ka­vuştuğu sahih hadislerle sabittir. Bunların sevapları kavuştuğuna göre, Kur'an okumanın da sevabı ölüye gider.

Hem de gelecek hadisler, her ne kadar zaif iseler de bir bütün olarak gösteriyorlar ki, bu meselenin bir aslı vardır.

Hem de müslümanlar, hiç bir red görmeden her asırda toplanıp ölülerine Kur'an okumuşlardır. Bunların bu yaptıkları fiili bir ic-madır.

Hafız Şemseddin b. Abdulvahid el-Mukaddesi el-Hanbeli, bu konuda telif ettiği bir risalecikte bütün bu görüşleri yazmıştır.

Kurtubî dedi ki:

Şeyhü'l-îslam İzzeddin b. Abdülselâm fetva veriyormuş ki, oku­nan Kur'an'm sevabı ölüye gitmez. Öldüğü zaman bir arkadaşı onu rüyada görmüş. Ona:

(Sen okunan ve hediye edilen Kur'an'ın sevabı ölüye gitmez) diyordun, kabre girdikten sonra nasıl gördün? demiş. Şeyh.:

Ben dünyada iken öyle derdim. Şimdi o görüşten vazgeçtim. Çün­kü Allanın ikramını ve okunan Kur'an'ın ölüye kavuştuğunu gör­düm.

Amma kabir üzerinde okumak ise bütün arkadaşlarımız öriun meşru' olduğunu söylemişler:

Lezafer dedi ki: (Ben Şafii (Rahimehüllah) ’dan kabir üzerine okumanın hükmünü sordum. O, (Onda bir sakınca yoktur) dedi.

Nevevi de (Mühezzeb) in Şerh'inde demiş ki:

Kabir ziyaretçisine, okuyabildiği mikdar Kur'an okumak ve pe­şinde ölülere dua etmek müstehaptır. Şafii bunu kesin olarak söy­lemiştir. Ve Şafii arkadaşlarımız bunda ittifak etmişlerdir.

Ve yine Nevevi bunun da ilerisinde: Eğer kabir üzerinde Kur'an'ı hatmetseler daha üstün olur, demiştir.

İmam Ahmed b. Hanbel ise başta bu meseleyi inkâr edermiş. Çünkü bu konuda ona hiç bir hadis ulaşmamıştı. Sonra, (Definde Denilen Şeyler) babında geçen İbn Ömer ve Ala b.. el-Hallac'm merfu' hadisleri ona ulaşınca eski görüşünden vazgeçmiştir.

Hallâl el-Camii kitabında Şabi'den rivayet ettiğine göı demiştir:

Ensardan birisi ölünce Ensar onun kabrine gidip ona Kur'an okurlardı.

Ebû Muhammed es-Semerkandi, İhlas suresinin faziletleri hak-Kinda Ali (radıyallahü anh) 'dan merfuan rivayet ettiğine göte şöy­le demiştir:

Kim kabristana girip onbir sefer ihlas sûresini okusa ve seva­bını Ölülere hibe etse, ölüler sayısınca kendisine ecirler yazdı.

Ebu'l-Kasım Sa'd b. Ali ez-Zencâni (Fevaid) inde Ebû re'den rivayet ettiğine göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi lem) şöyle buyurmuştur:

Kim kabristana girdiğinde fatiha, ihlas ve elhakümüttekâsürü sûrelerini okusa ve (Yâ Rabbi senin kelâmından okuduğum miktarın sevabını bu kabristanda yatan mümin ve müminelere hibe et­tim) dese, ördaki bütün ölüler Allah katında ona şefaatçi olurlar.

Kadî Ebû Bekir b. Abdülbaki el-Ensâri Meşihat'inde Seleme b. Ubeyd'den rivayet ettiğine göre Hammad el-Mekki şöyle demiştir =

Bir gece Mekke kabristanına çıktım, başımı bir kabrin üstüne koydum ve uyudum. Rüyamda makberdeki ölüleri halka halka gör­düm. Ben, (kıyamet mi koptu?) dedim. Onlar;

Hayır, fakat bir kardeşimiz ihlas suresini okudu, sevabını bize hediye etti. İşte biz bir senedir onun sevabım paylaşıyoruz.

El-Halİal'ın arkadaşı Abdülaziz senediyle Enes (radıyallahü anh’dan rivayet ettiğine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve Sel-lem) şöyle buyurdu:.

Kim kabristan'a girse ve Yasin suresini okusa, Allah ordaki ya­tanların yükünü hafifletir. Ve o ölüler sayısınca oha hasenat ya­zılır.

Kurtubî dedi ki: (Ölülerinize Yasin sûresini okuyunuz) hadisi ikz mânâya muhtemeldir:

1- Sekerâta girenlere...

2- Kabirde yatan Ölülere...

Ben diyorum: Kitab'ın başında geçtiği gibi Cumhûr-u Ulemâ bi­rinci görüştedirler. İbn Abdülvâhid el-Mukaddesi ise ikinci görüşü savunmuş. Şâfiiler'in müteahhirininden olan Muhibb-i Taberi, hadisi umumi tutarak her iki görüşün de kast edildiğini söylemiştir.

Gazali'nin (İhyâ) sında, Abdülhakk'ın (el-Âkibe) sinde Ahmed bül-Hanbel'den nakledildiğine göre şöyle demiştir:

Kabristana girdiğiniz zaman Fatiha, mauzeteyn ve ihlâs sûrele­rini okuyunuz, sevabını ölülere hediye ediniz. Çünkü okumanın se­vabı onlara kavuşur.

Kurtubî demiş ki: Okuyan- için kıraatin sevabı, ölü için de din-, lemenin sevabı vardır. Bunun için rahmet ona da kavuşur. Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor:

(Kur'an okunduğu zaman dinleyiniz ve sesinizi kesiniz, umulur ki rahmet edilesiniz.)

Allah'ın kerem ve rahmetinden uzak değil ki: Kıraetin ve din­lemenin de sevabını birden ona kavuştursun veya o işitmeden ona okunan ve hediye edilen kıraetin sevabını ona kavuştursun. Sadaka ve duanın sevabı ona kavuştuğu gibi...

Hanefi Kadihan'ın Fetavâsmda şöyle denilmiştir:

(Kim kabirlerin yanında Kur'an okusa eğer Kur'an sesiyle on­lara ünsiyet vermek istiyorsa okuyabilir. Eğer o niyetle okumasa istediği her yerde okuyabilir. Çünkü Allah her yerde işitir.) (3)

Bir Fasıl

Kurtubî dedi ki: Bâzı alimlerimiz, kabir yanında okunan Kur'an'-

la löiünün yararlandığına hurma dalı hadisini delil getirmişler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hurma dalını ikiye böldü bir kabrin üstüne dikti.

(Umulur ki bunlar kurumadan Allah onlarla Ölünün yükünü hafifletsin.) diye buyurdu.

Hattâbi dedi ki: Bu mesele ilim adamlarınca şu manaya yorum­lanmıştır:

Eşya, yaradılışları yaş ve yeşil kaldıkça teşbih ederler. Hattabi de demiş ki: Hurma dalının tesbihiyle Allah ölünün yükünü hafif­letirse müminin Kur'an okumasiyle tarik-i evlâ ile hafifletir.

Bu hadis, kabirler üzerinde ağaç dikme meselesinin aslıdır.

İbn Asakir, Hammad b. Seleme tarikiyle Katâde'den rivayet ettiğine göre, Ebû Berzete el-Eslemi (radıyallahü anhüm) nakîedi-yormuş ki:

Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir kabrin yanından geçti. Sahibi azap içinde idi. Bir dal aldı, Kabre dikti ve şöyle bu­yurdu:

Umulur ki, bu dal yaş kaldıkça onu azaptan korusun.

Ebû Berzete de şöyle vasiyet ediyormuş: Öldüğüm zaman kabrime iki dal koyun...

Ravi dedi ki: O Kerman ve kümes arasında bir çölde öldü, or-dakiler: Bu arkadaşımız kabrine iki dal dikilsin, diye vasiyet edi­yordu. Fakat içinde yaş hiç bir şey olmadan bir çölde öldü, dediler. Onlar, böyle konuşurken Sicistan tarafından bir kervan geldi. Bera­berlerinde hurma dalları vardı. Onlardan iki dal aldılar ve onunla beraber kabre koydular.

İbn Sa'd Müverrık'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: Büreyde, kabrine iki dalın konmasını vasiyet etti.

İbn Neccar'ın tarihinde Kesir b. Salim el-Heytirün hâl terce-mesinde şöyle yazılıdır ;

Kesir b. Salim kabri yıkıldığında tamir edilmemesini tavsiye etmiş, bu konuda şiddetli te'kitlerde bulunmuş ve demiştir ki: Allah (Azze ve Ceîle) yıkılmış kabirlere bakar, içindekilere merhamet eder, Ben istiyorum ki, onlardan olayım.

İbn Neccâr (Kesir b. Salim'in dediğine benzer, sahabelerden rivayetler vardır,) demiş. Sonra Abd b. Hamid tarikiyle... Vehb b. Münebbih'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: -

İrmiya Peygamber (aleyhi's-selâm) içindekilerin azap gördugu bir Kabristan'm yanmdan geçti. Bir sene sonra bir daha ordan geç­ti Baktı azapları sakinleşmiş. Sübhanallah! Sübhanallah. Geçen aene burdan geçtim, bu ölüler azap içinde idi. Bu sene azapları sa­kinleşmiş, dedi. Birden gökten bir ses:

— Yâ İrmiya! Ya İrmiya! Kefenleri parçalanmıştı. Saçları dökül­müş kabirleri yıkılmıştı. Sen onlara bakıp onlara addın! Ben de ka­birleri yıkılmış, kefenleri parçalanmış saçları dökülüşlere böyle ba-kıp rahmet ederim. (4)

(1)  Necm, 39

(2)  Tur, 21