Geri

   

 

 

İleri

 

37- Şehidliğin Fazıleti

İbn Mace, Ebu Hüreyre (radıyallahü anh) 'den rivayet ettiği ne göre;

Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

Şehid, Cennetteki iki hanımı tarafından karşılanmadan, yer onu kurutmaz. Sanki bir alandaki iki kuş gibi kanatlarım ona gölgelik yaparlar. Her birinin elinde dünya ve içindeküerden daha hayırlı bir elbise var.

Taberani, Bezzâr, Beyhaki Diriliş konusunda Yezid b. Şecere (radıyallahü anh) 'dan rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir:

Şehid kanından akan ilk damla, hayatında yaptığı her kötülü­ğe karşı keffâret olur. Cennet huri'l-in'lerinden iki hanımı yanma iner. Yüzünden toz toprağı silerler. Sonra, Cennet bitkisinden olan, insan dokuması olmayan yüz kaftan giydirilir. Hepsi iki parmak ara­sını doldurmaz.

Hâkim, sahih bir rivayetle Enes radıyallahü anh’dan rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir:

Siyah bir adam peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) 'in ya­nına geldi. Eğer öldürülünceye kadar savaşsam öldüğümde ben ner-de olurum? dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Cennette olursun, buyurdu.

Adam, şehid düşünceye kadar savaştı.

Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanma geldi. Allah yüzünü ak çıkarttı. Kokusunu da hoş kılmış. Buna veya başka biri­si için dedi ki: Ben hurü'den olan hanımını gördüm; yünden olan cübbesini açtı, onunla cübbesi arasına girdi.

Beyhakî, hasen bir sened ile İbn Ömer (radıyallahü anhüma) dan rivayet ettiğine göre:

Bedevi bir adam Resulullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber savaşırken şehid düştü. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanı başında durdu. Sevinçliydi, tebessüm ediyordu. Sonra yüzünü ondan çevirdi.

Bu durum, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) 'den sorul­du. Buyurdu ki: Ama sevincim ise, ruhuna olan, Allah'ın ikramı içindi. Yüz çevirmem ise, şimdi huril-înden olan hanımı yanıbaşında olduğundandır.

Beyhaki, (Şuâb-i îman) da— Kasım b. Osman b. Cedi'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:

Kabe etrafında tavaf eden bir adam gördüm. Yanaştım. Baktım; (Yâ Rabbi! Sen muhtaçların ihtiyacını giderdin. Benim ki ise gide­rilmedi) demekten başka bir şey ilâve etmiyor. Ben neden bundan başka bir şey demiyorsun, dedim. Adam, sana anlatayım) dedi.

Biz yedi kişi idik. Herbirimiz ayrı bir memleketten idik. Düş­man arazisine saldırdık, hepimizi esir aldılar. Bizi ayırdılar k, başı­mız vurulsun. Ben göğe baktım, yedi kapı açılmış, kapılarda hurilerden yedi cariye var. Her kapıda bir câriye vardı. Bizden birisi öne götürülüp başı vuruldu. Baktım cariyelerden biri, elinde mendil, ye­re indi. Böylelikle, altı kişinin boynu vuruldu. Ben, bir kapı ve bir câriye kaldık. Benimde boynum vurulmak için öne sürüldüğünde, beni bağışlamak istediler. Ve düşmanlar beni bağışladı. İşittim, câ­riye (Ya mahrum, ne yapmıştın ki, sen kaldın) dedi ve kapıyı ka­pattı. (36)

İşte kardeşim! Ben kaybettiğim bu duruma hasret çekiyorum. Kasım b. Osman dedi ki:

(Bu adamın onlardan üstün olduğuna kaniim. Çünkü onların görmediğini görmüş ve şevk ile amel etmek için bırakılmış.) (37)