31- Bir BâbSeleme (radıyallahü anha’dan rivayet ettiğine göre; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : Ebû Seleme öldüğü zaman, (Ya Rabbi kabrini genişlet ve nur-1 and ir) diye dua etti. Müslim, Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) ’dan rivayet ettiğine göre, Resûiullah (sallallahü aleyhi ve sellem) : (Bu kabirler, sahipleri için karanlıklarla doludurlar. Allah, benim onlara yaptığım rahmet duasiyle onları nurlandırır.) Deylemi, Enes (radıyallahü anh) ’den, rivayetine" göre; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : (Camide gülmek kabrin karanlığıdır) diye buyurdu. İbn Ebi’d- Dünya (Teheccüd) kitabında Sırri b. Muhalled'den rivayetine göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Ebû Zer (radıyallahü,anh) için şöyle demiştir: (Bir sefere çıktığın zaman ona bir hazırlık yaparsın. Kıyamet yolunun seferine artık ne kadar hazırlık yapılacağını sen bilirsin. Sana yarayanı haber vereyim mi? Yâ Ebâ Zer) buyuranca, Ebâ Zer: (Anam babam sana feda olsun, buyurun) dedi. (Öyle ise haşir için, sıcak günde oruç tut. Ve kabrin vahşeti için, gece karanlığında iki rekat namaz kıl.) Deylemi, Hatip Rüyet'te Malik'den, Ebû Nuaym, İbn Abdulberr —(Temhid) de— Ali b. Ebû Tâlib (radıyallahü anh) 'den rivayet ettiklerine göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Kim her gün yüz sefer (Lailahe illallah'ül-Malikü'l-Hakkü'l-Mübin) dese, fakirlikten, kabrin vahşetinden kurtulur ve kendisine cennet kapıları açılır. Hatip bunu İbn Ömer'in hadisinde de rivayet etmiştir Deylemi, İbn Abbâs (radıyallahü anh) 'dan rivayet ettiğine göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Âlim öldüğü zaman, Allah onun ilmini tasvir eder, kıyamet gününe kadar kabrinde ona ünsiyet verir ve yerin hayvanlarına karşı onu korur. İmam Ahmed (Zühd) de, İbn Abdülberr (Kitabül - İlim) de, senediyle Ka'b'den rivayet ettiklerine göre şöyle demiştir: Allah (azze ve celle) Musa (aleyhi's-salâtü ve's-selâm) ’ya şöyle vahyetti: Hayır ve iyiliği öğren ve insanlara öğret, çünkü ben ilmi öğrenen ile öğretenin kabirlerini aydınlatacağım ki, yerlerinden sıkılmasınlar. Lâlkâi (Sünnet) de, İbrahim b. Edhem'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: Bir cenaze taşıyordum. Allah bana ölümü mübarek kılsın, dedim. Tabuttan bir ses: (Allah sana ölümden sonrasını da mübarek kılsın) dedi. O ses-den içime bir korku sindi. Cenaze defnedildikten sonra, kabrin yanında oturup düşünürken güzel gözlü, hoş kokulu, temiz elbiseli bir şahıs kabirden çıktı. (Ya İbrahim, dedi. Ben buyurun! Allah seni bağışlasın, kimsin sen? dedim. O, ben tabuttan sana seslenenim, dedi. Ben, (sen kimsin?) dedim. O (ben sünnetim, beni ihya edeni dünyada korurum, kabirde ona arkadaş ve nur olurum. Kıyamette, cennete doğru onunla beraber olurum) dedi. Mufiammed b. Lal ve Ebû Şeyh (Serap) kitabında, İbn Ebi’d- Dünya Cafer b. Muhammed'den o da babasından oda dedesinden rivayet ettiklerine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle demiştir: Kişi, müminin kalbine sevinç bıraktığı zaman Allah o sevinçten bir melek yaratır. O melek Allah'a ibadet ve onun birliğini ilân eder. Kul kabre girdiği zaman, o melek gelip ona beni tanır mısın? diyor. O, sen kimsin? deyince, melek ben o sevincim ki beni filanın kalbine koymuştun. Bugün ben senin vahşetini ünsiyete çevireceğim. Sana sorgu meleğine karşı delilini telkin edeceğim ve seni kelime-i şahadetle koruyacağım. Kıyamet manzaralarını sana göstereceğim. Sana şefaat edip senin Cennetteki yerini sana göstereceğim. İbn Mende, Ebü Kâhil (radıyallahü anh) 'den rivayet ettiğine göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Bil ey Eba Kahil! Kim insanlardan bir eziyeti gi d erirse, Allah da ondan kabir eziyetini giderir. Ebü'l Fadl et-Tusi, (Uyun'ul-Ahbar) da senediyle Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) ’dan merfûan rivayet ettiğine göre; (Kim Allah'ın camilerini aydınlatırsa, Allah da onun kabrini nurlandırır. Kim camilerde, güzel bir koku yayarsa, Allah da kabrine cennet kokusundan yayar.) Deylemi, Ebû Bekr es-Sıddık (radıyallahü anh) 'dan rivayet ettiğine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Musa (aleyhi's-salâtü ve's-selâm) Yâ Rabbi bir hastayı ziyaret edenin sevabı nedir,) diye sormuş. Allah ona (iki melek müekkel kılarım dirileceği güne kadar kabrinde onu ziyaret ederler,) diye ona vahy etmiş. (19) |