Geri

   

 

 

İleri

 

6- Ölümü Anmak ve Ona Hazırlanmak

Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) ’dan rivayet edildiğine gön lo demiştir:

Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : (Lezzetleri yıkıp yok eden ölümü çok zikredin) diye büyt yordu.

Ebû Nuaym, Ömer b. el-Hattab'm hadisinden aynısını riyşyet etmiştir.

Bezzâr, Enes (radıyallahü anh) 'dan rivayet ettiğine göre Bİeşû-luîîah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Lezzetleri yıkıp yok eden ölümü çok anın. Çünkü ölümü anmak, darda olanı rahatlanchnr. Rahatlıkta olanı sıkıştırır.)

İbn Mâce'nin Ömer (radıyallahü anh) 'dan rivayet ettiğine göre;

Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ’den hangi müslümanın daha akıllı, zeki olduğu soruldu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Ölümü en fazla zikreden ve ölümden sonrasına en güzel ha­zırlananlardır akıllılar) diye buyurdu.

Tirmizî, Şeddad b. Evs (radıyallahü anh) ’dan rivayet ettiğine göre, şöyle demiş:

Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) :

İyi akıllı kişi nefsine hakim, olan, Ölümden sonrasına çalışandır. Âciz kişi de, nefsinin havasına tabi olup (Allah bana şöyle şöyle yaptı) diye iftirada bulunandır) buyurdu.

İbn Ebi’d- Dünya, Enes radıyallahü anh’dan rivayet ett göre:

Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: (Ölümü çokça anın. Çünkü ölümü anmak günahları temizler, İnsanın elini dünyadan çeker, zenginken ölümü zikrettiğinizde o zikir, zenginliği hedm eder (azgınlığını indirir) . Fakirken ölümü anmmz sisi yaşamaya razı eder.)

Yine İbn Ebi’d- Dünya Ata el-Horasani'den rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir:

Resulullsh (sallallahü aleyhi ve sellem) bir meclîsin yanından geçti, gülmek ortalığı almıştı. Bunun Üzerine şöyle buyurdu: (Meclisinizi lezzetledi bulandıncısıyla renklendirin.) Onlar dediler:

-Yâ Resûlallah nedir o lezzetleri bulandıran?) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : -Ölüm) diye buyurdu.

Yine İbn Ebi’d- Dünya'ıun Süfyan radıyallahü anh’djan riva­yet ettiğine göre, şöyle demiştir;

Bize yaşlı bir adam haber verdi ki Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) , bir adama öğüt verip dedi:

Ölümü çokça zikret, kendisinden başka her şeye karşı seni te­selli eder...)

İbn Ebi’d- Dünya ve Beyhaki îman Şubelerinde Zeyd e -Sülpym! (radıyallahü anh) ’dan rivayet ettiklerine göre:

Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sahabelerinden bir gaf­let hali gördüğünde yüksek bir sesle kendilerini uyarıyordu.

(Ölüm geldi ölüm!,. Vazgeçilmez netice! Yâ şekavet, yâ saadet! (ya mutluluk, ya mutsuzluk) diye buyuruyordu.

Beyhakî, el-Vadin b. Ata'dan rivayet ettiğine göre:

Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) insanlardan ölüm tasında bir gaflet sezdiğinde, gelir kapı çerçevesini tutar, üç sefer çağırırdı:

(Ey insanlar, ey müslümanlar, vazgeçilmez sonuç olan ölüm gel­di. Ölüm getireceklerimle geldi. Allanın evliyasına rahat hoş bere­ketli neticeler getirdi. O evliyalar ki, ebed ehlidirler. İstek ve çalış­maları hep ebed içindir... İşte nasıl ki her yolcunun bir gayesi var­dır. (Hayat yarışmasına) katılan her yaşayanın da sonucu Ölümdür. Ya kazanır, ya kaybeder.)

Taberani Ammar radıyallahü anh’dan rivayet ettiğin göre şöyle demiştir:

Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : (Vaaz edici olarak Ölüm yeter,) diye buyurdu.

Rivayet edildiğine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) a şöyle sorulmuş:

(Yâ Resûlalîah! Hiç kimse şehidlerle beraber haşrolacak mı?) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Evet gece ve gündüzünde yirmi sefer ölümü zikreden kişi on­larla beraber haşrolunacak) diye buyurmuştur.

Sudi,

(O Allah ki, sizi imtihan etsin ve hanginizin daha güzel amelli olduğunu göstersin diye ölüm ve hayatı yarattı) (1)  mealindeki âyet-i kerimeyi:

(Hanginizin, ölümü çok zikrettiğini ona en güzel şekilde hazır­landığını ve daha fazla korkup sakındığınızı göstersin diye ölüm hayatı yarattı) şeklinde tefsir etmiştir.

İbn Ebi’d- Dünya ve Beyhaki (Şuab-i İman) da aynısını riva etmişlerdir.

İbn Sabit (radıyallahü anh) ’dan rivayet edildiğine göre:

Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem’in yanında birisi zik­redilip övüldü. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ;

(Onun ölümü zikretmesi nasıldı?) diye sordu. (Ondan bu jko-nuda birşey konuşulmadı- dediler. Bunun üzerine (Bildiğiniz gibi değildir) diye bildirdi.

İbn Ebi’d- Dünya ve Bezzâr, Mevsulen (tam bir senedle) benzferi-ni rivayet etmişlerdir.

Taberâni de Sehl b. Said'den benzerini rivayet etmiştir.

Bâzıları demişlerdir ki:

Kim ölümü çok zikretse, üç şey ona ikram edilir Çabuk tevbe eder. Kalbinde kanaat olur. İbadetinde sevinç ve ferah bulur. Kim ölümü unutsa, üç şey ile cezalandırılır. Tevbeyi erteletir, kafi mik­tara razı olmayı bırakır. İbadetinde tenbellik yapar.Teymi de demiştir:

(İki şey benden dünya lezzetini kesiyorlar: Ölümü ve Allah'ın huzurunda durmayı zikretmek...)

İbn Ebi’d- Dünya bunu rivayet etmiştir.

Bâzıları da, (Dünyadan nasibini unutma) (2)  mealindeki âyet-i

kerimede, nasibi kefen diye tefsir etmişler; (onlarca) ayet-i keri evveline bitişik olan bir vaazdır-. Âyetin evveli:

(Allah'ın sana verdiği şeyler için Âhireti iste) (3)  mealindedii) , Mânâsı da şöyle olur: Yani dünyadan Allah'ın sana verdiği şeylei1 ile Cenneti iste, o şeyleri ona kavuşturacak şekilde kullan ve unutf ma ki, nasibin olan kefenden başka bütün malını bırakacaksın, sil ki şair demiş:

Ömür boyunca biriktirdiğinden nasibini Sarılacağın iki örtü bir de mumyan..

Ebû Nuaym, Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) ’dan rivayet ettiği­ne göre;

Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ’e bir adam geldi dedi

(Ya Resûlallah, neden ölümü sevemiyorum. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) :

— Malm var mı? buyurdu.

— Evet, dedi.

Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) :

—Önce malını gönder (yani fisebilillah ver) . Çünkü mü kalbi malı ile beraberdir. Malı önce gönderse ister ki ona kavuşsun Erteletse (dünyada bıraksa) ister ki beraberinde kalsın.

Said biı mistir:

Mansûr, Ebû Derdâ'dan rivayet ettiğine göre şöyle cte-

(Belİğ bir meviza, seri' bir gaflet. Vaaz edici olarak ölüm yeter. Ve ayırıcı olarak da zaman yeter. İnsan bugün meskenlerde Yarın ise mezarlarda...)

İbn Ebi’d- Dünya) Reca b. Hayve'den rivayet ettiğine göre

Kul, ölümü çok zikretmez; illa, sevinç ve kıskançlığını bırakır.

Ebi Derda'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Kim Ölümü çok zikrederse, hasedi de azalır. Kıskançl

Rebiî b. Enes'ten rivayet edildiğine göre şöyle demiştir

Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) : (Dünyadan insanın elini çektiren1 ve ona Ahireti sevdiren olarak ölüm yeter,) buyurdu...

Taberâni, Tarık el-Muharibi (radıyallahü anh) 'dan rivayet etti­ğine göre, şöyle demiştir:

Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana: (Ölüm gelmeden önce ölüme hazırlan) buyurdu.

İbn Ebi Şeybe, Avn b. Abdullah radıyallahü antü'dan rivâ-i yet ettiğine göre şöyle demiştir:

(Yarını ecelinden saymayan kuldan başka kimse Ölümü tam yerine koymamıştır. Çünkü güne başlayan çok kişi var ki o günü bi-ürmiyor. Ve yarım uman çok kişi var ki ona yetişmiyor. Sen eğer eceli ve gelişini görseydin emeli ve gururu bırakırdın.)

Yine İbn Ebi Şeybe, Ebî Hazim'den rivayetine göre, şöyle de­miştir:

(Âhirette seninle beraber olmak istediğin şeye bak. Onu bugün öne al ve bak; orda seninle olmak istemediğin şeyi bırak.)

Yine İbn Ebî Şeybe ondan şunu rivayet etmiştir:

(Ondan dolayı ölümü istemediğin her işi bırak. Sonra, öldüğün zaman sana zarar vermez.)

Ebû Nuaym, Ömer İbn Abdul-Aziz (radıyallahü anh) 'den ki-vâyet ettiğine göre şöyle demiştir:

Kim ölümü kalbine yaklaştırırsa, elindekini çoğaltır.

Recâ b. Nuh'tan rivayet edildiğine göre, Ömer İbn Abdülaziz, ailesinden birine şunları söylemiştir:

Bundan sonra, eğer gece gündüz ölümü anmanın değerini diysen her fani şeye buğzet ve her baki şeyi sev.

Mücemmi' et-Teymi'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: (Ölümü zikretmek zenginliktir.)

Sümayt radıyallahü anh’tan rivayet edildiğine göre, şöyle iniştir:

(Kim ölümü göz önüne alsa, dünyanın darlığına ve ferahına aldırmaz.)

Ka'b'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: (Kim ölümü hakkıyla tamsa dünyanın musibet ve gamlan ona kolay gelir.)

İbn Ebi’d- Dünya, Hasan'dan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir (Hiçbir kulun kalbi, hiçbir zaman ölümün zikrine devam etmemiş; illa, dünya onun nazarında küçülmüş ve içindeki her şey ona kolay gelmiş.)

Katade radıyallahü anh’dan rivayet edildiğine göre, şöyle demistir:

(Ne mutlu o kimseye ki, Ölüm saatini hatırlar.)

Malik b. Dinar'dan rivayet edildiğine göre Hâkim, şöyle demiş­tir:

(Amel ve ibadette kalbin hayatlanması için ölümü zikretmek yeter.)

Safiyye (radıyallahü anhâ) ’den rivayet edildiğine göre::

Bir kadın, Âişe (Radııyallahu anhâ) 'ye kalbinin katılığından şi­kâyet etmiş. Âişe (radıyallahü anhâ) :

(Ölümü çok zikret, kalbin yumuşar,) demiş.

Ebî Hazim'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: (Ey insanoğlu! Hayır sana ölümden sonra gelir.)

İbn Asakir, Ali b. Ebi Tâlib radıyallahü anh’dan rivayet et­tiğine göre, şöyle demiştir:

(Ölüm amel sandığıdır. Hayır sana ölümden sonra gelir.)

Deylemî, Enes radıyallahü anh’den rivayet ettiğine göjre şöy­le demiştir:

Hesûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Dünyada zühdün en iyisi, ölümü zikretmektir. İbadetin ı en üs­tünü tefekkürdür. Kim ölümün zikrini çok yüklense kabri Cennet bahçelerinden bir bahçe olur.)

Hazret-i Ali de (Kerreniellah vechehu) şöyle demiştir:

(İnsanlar, uykudadırlar, öldükleri zaman uyanırlar.)

Hafız Ebu’l-Fadl el-lrakî bu mânâyı şöyle nazmetmiştiit:

(İnsanlar, uykudadır, ölünce (ye kadar) , Ölüm uyuklamalarını giderir.) .

Tirmizî, Ebû Hüreyre'den rivayet ettiğine göre:

Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) :

Ölüp de pişman olmayan hiç kimse bulunmaz) diye bu:

Dediler:

— Ya Resûlallah, nedendir pişmanlığı?

Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem.

— Eğer, iyi ise, iyiliğini artırmadığından pişman olur. Eğ ise vazgeçmediğinden pişman olur, buyurdu. (4)  .

(1)  Mülk, 2

(2)  Kasas, 77

(3)  Kasas, 77