1. İSTİĞFÂR VE FAZÎLETİ • “Allah’tan günahının affını dile!” Muhammed sûresi (47), 19 • “Allah’tan af dile. Allah çok bağışlayan, çok affedendir.” Nisâ sûresi (4), 106 • “Rabbine hamdederek onu ulûhiyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih et ve O’ndan bağışlanma dile. O tevbeleri kabul eden ve çok bağışlayandır.” Nasr sûresi (110), 3 • “Takvâ sahipleri için Rableri yanında, içinden ırmaklar akan, ebediyen kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve (hepsinin üstünde) Allah'ın hoşnutluğu vardır. Allah kullarını çok iyi görür. (Bu nimetler) ‘Ey Rabbimiz! İman ettik; bizim günahlarımızı bağışla, bizi ateş azâbından koru!’ diyen, sabreden, dürüst olan, huzurda boyun büken, hayra harcayan ve seher vaktinde Allah'tan bağış dileyenler (içindir).” Âl-i İmrân sûresi (3), 15-17 • “Kim bir kötülük yapar yahut nefsine zulmeder de sonra Allah'tan kendini bağışlamasını dilerse, Allah'ı çok bağışlayıcı, çok merhametli bulacaktır.” Nisâ sûresi (4), 110 • “Sen onların içinde oldukça Allah, onlara azâb etmez. Onlar tevbe ve istiğfâr ederken de Allah onlara azâb etmez.” Enfâl sûresi (8), 33 • “Onlar, bir kötülük yaptıkları veya kendilerine zulmettikleri zaman, Allah’ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe istiğfâr ederler. Zaten günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar işledikleri günahta bile bile ısrar etmezler” Âl-i İmrân sûresi (3), 135 1870. Egar el-Müzenî radıyallahu anh Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu nakletti: “Bazan kalbimin perdelendiği olur. Ama ben Allah’a günde yüz defa istiğfâr ediyorum.” Müslim, Zikir 41. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vitir 26 1871. Ebû Hüreyre radıyallahu anh Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işittim, dedi: "Vallahi ben günde yetmiş defadan fazla Allah'tan beni bağışlamasını diler, tevbe ederim." Buhârî, Daavât 3. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîr 47; İbn Mâce, Edeb 57 1872. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Canımı kudretiyle elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah sizi yok eder, yerinize, günah işledikten sonra Allah’tan af dileyecek bir millet getirir ve onları affederdi.” Müslim, Tevbe 11. Ayrıca bk. Ahmed İbn Hanbel, Müsned, III, 238 1873. İbn Ömer radıyallahu anhümâ şöyle dedi: Biz Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’in bir yerde yüz defa: “Rabbiğfir lî ve tüb aleyye inneke ente’t-tevvâbü’r-rahîm: Allahım! Beni bağışla ve tevbemi kabul eyle. Çünkü sen tevbeleri çok kabul eden ve çok merhamet edensin” dediğini sayardık. Ebû Dâvûd, Vitir 26; Tirmizî, Daavât 39. Ayrıca bk. İbn Mâce, Edeb 57 1874. İbn Abbâs radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Bir kimse istiğfârı dilinden düşürmezse, Allahü teâlâ ona her darlıktan bir çıkış, her üzüntüden bir kurtuluş yolu gösterir ve ona beklemediği yerden rızık verir.” Ebû Dâvûd, Vitir 26. Ayrıca bk. İbn Mâce, Edeb 57 1875. İbn Mes’ûd radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Her kim ‘estağfirullâh’ellezî lâ ilâhe illâ hû, el-Hayye’l-Kayyûme ve etûbü ileyh: Kendisinden başka ilâh bulunmayan, ebedî hayatla daima diri olan, her şeyin varlığı kendisine bağlı olup kâinatı yöneten Allah’tan beni bağışlamasını diler ve günahlarıma tevbe ederim’ diye yalvarırsa, savaştan kaçmış bile olsa, günahları bağışlanır.” Ebû Dâvûd, Vitir 26; Tirmizî, Daavât 118; Hâkim, el-Müstedrek, I, 511. Ayrıca bk. İbn Mâce, Edeb 57 1876. Şeddâd İbn Evs radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “İstiğfârın en üstünü kulun şöyle demesidir: Allâhümme ente rabbî, lâ ilâhe illâ ente, halaktenî ve ene ‘abdüke, ve ene ‘alâ ‘ahdike ve va‘dike m’esteta‘tü. Eûzü bike min şerri mâ sana‘tü, ebûü leke bi-ni‘metike ‘aleyye, ve ebûü bi-zenbî, fağfir lî fe-innehû lâ yağfirü’z-zünûbe illâ ente: Allahım! Sen benim Rabbimsin. İbadete lâyık senden başka tanrı yoktur. Beni sen yarattın. Ben senin kulunum. Ezelde sana verdiğim sözümde ve vaadimde hâlâ gücüm yettiğince durmaktayım. İşlediğim kusurların şerrinden sana sığınırım. Bana lutfettiğin nimetleri yüce huzurunda minnetle anar, günahımı itiraf ederim. Beni affet; şüphe yok ki günahları senden başka affedecek yoktur.” Resûl-i Ekrem sözüne şöyle devam etti: “Her kim, bu seyyidü’l-istiğfârı sevabına ve faziletine bütün kalbiyle inanarak gündüz okur da o gün akşam olmadan ölürse cennetlik olur. Yine her kim, sevabına ve faziletine gönülden inanarak gece okur da sabah olmadan ölürse cennetlik olur.” Buhârî, Daavât 2, 16. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 100-101; Tirmizî, Daavât 15; Nesâî, İstiâze 57 1877. Sevbân radıyallahu anh şöyle dedi: Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem, selâm verip namazdan çıkınca üç defa istiğfâr eder ve “Allâhümme ente’s-selâm ve minke’s-selâm tebârekte yâ ze’l-celâli ve’l-ikrâm: Allahım selâm sensin. Selâmet ve esenlik sendendir. Ey azamet ve kerem sahibi Allahım, sen hayır ve bereketi çok olansın” derdi. Hadisin râvilerinden biri olan Evzâî’ye: - İstiğfâr nasıl yapılır? diye sorulunca: - Estağfirullah, estağfirullah demektir, dedi. Müslim, Mesâcid 135. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vitir 25; Tirmizî, Salât 108; Nesâî, Sehv 81, 82; İbn Mâce, İkâme 32 1878. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi: Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem vefatından önce sık sık “Sübhânallahi ve bi-hamdihî, estağfirullâhe ve etûbü ileyh: Ben Allah’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamdederim. Allah’tan beni bağışlamasını diler ve günahlarıma tevbe ederim” derdi. Buhârî, Ezân 123, 139; Müslim, Salât 218-220 1879. Enes radıyallahu anh Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim dedi: “Allahü teâlâ şöyle buyurdu: Ey Âdemoğlu! Sen bana dua ettiğin ve benden affını umduğun sürece, işlediğin günahlar ne kadar çok olursa olsun, onların büyüklüğüne bakmadan seni bağışlarım. Ey Âdemoğlu! Günahların gökyüzünü kaplayacak kadar çok olsa, sonra da benden affını dilesen, seni affederim. Ey Âdemoğlu! Sen yeryüzünü dolduracak kadar günahla karşıma gelsen; fakat bana hiçbir şeyi ortak koşmamış olsan, şüphesiz ben de seni yeryüzü dolusu bağışla karşılarım.” Tirmizî, Daavât 98. Ayrıca bk. Ahmed İbn Hanbel, Müsned, V, 172 1880. İbn Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem: - “Ey kadınlar! Sadaka veriniz ve çok istiğfâr ediniz. Çünkü ben cehennemin çoğunu sizin doldurduğunuzu gördüm” buyurmuştu. Orada bulunan kadınlardan biri: - Niçin cehennemin çoğunu biz dolduruyoruz? diye sordu. Resûl-i Ekrem de: - “Çünkü siz çok lânet eder ve kocanızın yaptığı iyilikleri unutursunuz. Aklı ve dini eksik olup da, aklı başında adamların aklını çelen sizin gibisini görmedim” buyurdu. O kadın: - Aklımızın ve dinimizin eksikliği nedir? diye sordu. Resûl-i Ekrem de: - “İki kadının şahitliği bir erkeğin şahitliğine bedeldir. Kadının günlerce namaz kılmadığı olur.” Buhârî, Hayz 6, Küsûf 9, Zekât 44, Savm 41, Şehâdât 12; Müslim, Îmân 132. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 15; Tirmizî, Îmân 6; İbn Mâce, Fiten 19 |