1. KUR’ÂN-I KERÎM OKUMANIN FAZİLETİ 992. Ebû Ümâme radıyallahü anh, ben Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’i: “Kur’an okuyunuz. Çünkü Kur’an, kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçi olarak gelecektir” buyururken işittim, demiştir. Müslim, Müsâfirîn 252. Ayrıca bk. Ahmed İbn Hanbel, Müsned,V, 249, 251 993. Nevvâs İbn Sem’ân radıyallahü anh şöyle dedi: Ben Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’i: “Kıyamet gününde Kur’an ve dünyadaki hayatlarını ona göre tanzim eden Kur’an ehli kimseler mahşer yerine getirilirler. Bu sırada Kur’an’ın önünde Bakara ve Âl-i İmrân sûreleri vardır. Her ikisi de kendilerini okuyanları müdafaa için birbiriyle yarışırlar” buyururken işittim. Müslim, Müsâfirîn 253. Ayrıca bk. Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 5 994. Osmân İbn Affân radıyallahü anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Sizin en hayırlılarınız, Kur’an’ı öğrenen ve öğretenlerinizdir.” Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 21. Ayrıca bk. Ebû Dâvud, Salât 349; Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 15; İbn Mâce, Mukaddime 16 995. Âişe radıyallahü anhâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kur’an’ı gereği gibi güzel okuyan kimse, vahiy getiren şerefli ve itaatkâr meleklerle beraberdir. Kur’an’ı kekeleyerek zorlukla okuyan kimseye de iki kat sevap vardır.” Buhârî, Tevhîd 52; Müslim, Müsâfirîn 243. Ayrıca bk. Ebû Dâvud, Salât 349; Tirmizî, Fezâilu’l-Kur’ân 13; İbn Mâce, Edeb 52 996. Ebû Mûsa el-Eş’arî radıyallahü anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kur’an okuyan mü’min portakal gibidir: Kokusu hoş, tadı güzeldir. Kur’an okumayan mü’min hurma gibidir: Kokusu yoktur, tadı ise güzeldir. Kur’an okuyan münâfık fesleğen gibidir: Kokusu hoş fakat tadı acıdır. Kur’an okumayan münâfık Ebû Cehil karpuzu gibidir: Kokusu yoktur ve tadı da acıdır.” Buhârî, Et’ime 30 Fezâilü’l-Kur’ân 17, Tevhîd 36; Müslim, Müsâfirîn 243. Ayrıca bk. Ebû Dâvud, Edeb 16; Tirmizî, Edeb 79; İbn Mâce, Mukaddime 16 997. Ömer İbn Hattâb radıyallahü anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Allah şu Kur’an’la bazı kavimleri yükseltir; bazılarını da alçaltır.” Müslim, Müsâfirîn 269. Ayrıca bk. İbn Mâce, Mukaddime 16 998. İbn Ömer radıyallahü anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Sadece şu iki kimseye gıpta edilir: Biri Allah’ın kendisine Kur’an verdiği ve gece gündüz onunla meşgul olan kimse, diğeri Allah’ın kendisine mal verdiği ve bu malı gece gündüz O’nun yolunda harcayan kimse.” Buhârî, İlm 15, Zekât 5, Ahkâm 3, Temennî 5, İ’tisâm 13, Tevhîd 45; Müslim, Müsâfirîn 266- 268. Ayrıca bk.Tirmizî, Birr 24; İbn Mâce, Zühd 22 999. Berâ İbn Âzib radıyallahü anhümâ şöyle dedi: Bir adam Kehf sûresini okuyordu.Yanında iki uzun iple bağlanmış bir at vardı. O adamın üzerini bir bulut kapladı ve yaklaşmaya başladı. Atı da o buluttan ürkmeye başlamıştı. Sabah olunca, adam Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve bu durumu anlattı. Bunun üzerine Peygamberimiz: “O sekînedir; okuduğun için inmiştir” buyurdu. Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 11; Müslim, Müsâfirîn 240 1000. İbn Mes’ûd radıyallahü anh‘den rivayet edildiğine göre, Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kim Kur’ân-ı Kerîm’den bir harf okursa, onun için bir iyilik sevabı vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da on sevaptır. Ben, elif lâm mîm bir harftir demiyorum; bilâkis elif bir harftir, lâm bir harftir, mîm de bir harftir.” Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 16 1001. İbn Abbâs radıyallahü anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kalbinde Kur’an’dan bir miktar bulunmayan kimse harap ev gibidir.” Tirmizî, Fazâilü’l-Kur’ân 18. Ayrıca bk. Dârimî, Fezâilü’l-Kur’ân 1; Ahmed İbn Hanbel, Müsned, I, 223 1002. Abdullah İbn Amr İbn Âs radıyallahü anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Her zaman Kur’an okuyan kimseye şöyle denecektir: Oku ve yüksel, dünyada tertîl ile okuduğun gibi burada da tertîl ile oku. Şüphesiz senin merteben, okuduğun âyetin son noktasındadır.” Ebû Dâvûd, Vitr 20; Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 18 |