44. ÂLİMLERE SAYGI ÂLİMLERE, BÜYÜKLERE VE FAZİLET SAHİBİ KİŞİLERE SAYGI GÖSTERMEK, ONLARI BAŞKALARINA ÜSTÜN TUTMAK, TOPLANTILARDA ÖNE GEÇİRMEK VE ÜSTÜNLÜKLERİNİ BELİRTMEK, TAKDİR ETMEK • “De ki, bilenlerle bilmeyenler hiç bir olur mu? Bunu ancak akıl sahipleri anlar.” Zümer sûresi (39),9 349. Ebû Mes’ûd Ukbe İbn Amr el-Bedrî el-Ensârî radıyallahü anh’den rivayet edildiğine göre Resûlüllah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Cemaata Kur’an’ı en iyi bilen ve okuyanları imam olsun. Kur’an bilgisinde eşit iseler, sünneti en iyi bilen; eğer sünnet bilgisinde de denk olurlarsa, önce hicret etmiş olan; hicret etmekte de aynı iseler, yaşca en büyükleri imam olsun. Hâkim ve yetkili olduğu yerde kişiye, izni olmadıkça bir başkası imam olmaya kalkmasın. Hiç kimse, başkasının evinde, izni olmadıkça ev sahibinin özel yerine oturmasın.” Müslim, Mesâcid 290 Müslim’in bir rivayetinde, “yaşca en büyük olan” yerine “ilk evvel müslüman olan” kaydı bulunmaktadır. Yine bir rivâyette (Müslim, Mesâcid 291), “Cemaata, Allah’ın kitabını en iyi bilen ve kıraatta en ileri gelen imam olsun. Eğer okuyuşları aynı ise, önce hicret eden imam olsun. Eğer hicrette de aynı iseler, yaşça en büyükleri imam olsun” buyurulmuştur. 350. Yine Ebû Mes’ûd radıyallahü anh’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Resûlüllah sallallâhu aleyhi ve sellem namaza başlayacağımız zaman omuzlarımıza dokunarak şöyle buyururdu: -“Düz durun, karışık durmayın. Sonra kapleriniz de karmakarışık olur. Namazda benim arkama yaşlı-başlı olanlar dursun. Onların arkasına kendilerinden sonra gelenler, daha sonra da onlardan sonra gelenler dursun.” Müslim, Salât 122. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 95; Nesâî, Salât 54 351. Abdullah İbn Mes’ûd radıyallahü anh’den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Aklı başında ( ve imamlık yapacak durumda) olanlarınız ( namazda ) benim hemen arkama dursun. Sonra bu vasıflarda onları takip edenler dursunlar. ( Peygamber aleyhisselâm bu cümleyi üç defa tekrarladı. Namazda) Çarşı-pazarlardaki keşmekeş (ve kargaşaya benzemek) den sakının!” Müslim, Salât 123. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 95; Nesâî, Salât 54; İmâmet 23, 26; İbn Mâce, İkâmet 45 352. Ebû Yahyâ (veya Ebû Muhammed) Sehl İbn Ebû Hasme el-Ensârî radıyallahü anh şöyle dedi: Abdullah İbn Sehl ve Muhayyısa İbn Mes’ûd, sulh günlerinde Hayber’e gitmişlerdi. (İşlerini görmek için birbirlerinden) ayrıldılar. Neticede Muhayyısa, (buluşma yerine geldiğinde) Abdullah İbn Sehl’i kanlar içinde can çekişirken buldu. Onu defnetti ve sonra Medine’ye döndü. (Abdullah’ın kardeşi) Abdurrahman İbn Sehl (durumu öğrenince yanına) Mes’ûd’un oğulları Muhayyısa ve Huvayyısa’yı da alarak Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’e gitti. Oradakilerin yaşça en küçüğü olan Abdurrahman, olayı anlatmaya başladı. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber: “Sözü büyüğünüze bırak, sözü büyüğünüze bırak!” buyurdu. Abdurrahman sustu ve olayı ötekiler anlattı. Neticede Hazret-i Peygamber: “Kâtil üzerinde hakkınız olabilmesi için yemin eder misiniz? buyurdu. (Ebû Yahyâ, hadisin tamamını nakletti.) Buhârî, Cizye 12, Edeb 89, Diyât 22; Müslim, Kasâme 1,3,6. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Diyât 8; Tirmizî, Diyât 4,22; Nesâî, Kasâme 3,4,5; İbn Mâce, Diyet 28 353. Câbir radıyallahü anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem, Uhud Gazvesi’nde şehid düşenleri her mezara iki kişi konacak şekilde toplattı ve sonra: “Bunların hangisi daha çok Kur’an bilirdi?” diye sordu. Şehidlerden hangisi gösterilirse, önce onu kıbleden yana kordu. Buhâri, Cenâiz 72, 75, 78, Meğâzî 26. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cenâiz 27; Nesâî, Cenâiz 62; İbn Mâce, Cenâiz 28; Tirmizî, Cenâiz 31 354. İbn Ömer radıyallahü anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Rüyamda dişlerimi misvaklıyordum. Yanıma biri diğerinden daha yaşlı iki kişi geldi. Ben misvakı küçüğüne vermek istedim.” Bana: “Büyüğe ver denildi. Ben de büyüğe verdim.” Müslim, Rü’yâ 19, Zühd 70 (senedli), Buhârî, Vudû’ 74 (senedsiz) 355. Ebû Mûsâ radıyallahü anh’den rivayet edildiğine göre Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Saçı-sakalı ağarmış müslümana, aşırı gitmeyip ahkâmıyla amel etmekten kaçınmayan Kur’an hâfızına ve âdil hükümdara saygı göstermek, Allahü teâlâ’ya duyulan saygı ve ta’zimden ileri gelir.” Ebû Dâvûd, Edeb 20 356. Amr İbn Şuayb’ın, babası aracılığı ile dedesinden rivâyet ettiğine göre Resûlüllah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu. “Küçüklerimize acımayan, büyüklerimizin (büyüklük) şerefini tanımayan bizden değildir.” Ebû Dâvûd, Edeb 58; Tirmizî, Birr 15 Hadisin son kısmı Ebû Dâvûd’un rivayetinde “büyüklerin hakkını tanımayan” şeklindedir. 357. Meymûn İbn Ebû Şebîb rahimehullah’dan rivâyet edilmiştir. Demiştir ki: Birgün Hazret-i Âişe’ye bir dilenci geldi. Aişe radıyallahü anhâ ona bir parça ekmek verdi. Kılığı kıyâfeti düzgün bir başka adam geldi. Onu da sofraya oturtarak yemek ikram etti. Bu (farklı) davranışının sebebini soranlara Âişe şöyle cevap verdi: Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem, “İnsanlara mevki, makam ve seviyelerine göre muamele ediniz” buyurmuştur. Ebû Dâvûd , Edeb 20 Ebû Dâvûd, Meymûn İbn Ebû Şebîb’in Hazret-i Âişe ile görüşmediğini söylemektedir. Müslim, Sahîh’inin baş kısmında (I, 6) bu hadisi senedsiz olarak nakleder: Âişe radıyallahü anhâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlüllah sallallâhu aleyhi ve sellem bize “İnsanlara seviyelerine göre muamele etmemizi tavsiye buyurdu” demiştir. Hâkim Ebû Abdullah bu hadisi Ma’rifetü ulûmi’l-hadîs adlı eserinde (s. 49) nakletmiş ve “sahih” olduğunu söylemiştir. 358. Abdullah İbn Abbâs radıyallahü anhümâ şöyle dedi: Uyeyne İbn Hısn Medine’ye geldi ve yeğeni Hür İbn Kays’a misafir oldu. Hür, Hazret-i Ömer’in danışma meclisi üyelerindendi. Zaten genç olsun yaşlı olsun âlimler (Kurrâ) Hazret-iÖmer’in danışma meclisinde bulunurlardı. Bu sebeple Uyeyne, yeğeni Hür İbn Kays’a: - Yeğenim, senin devlet başkanı yanında itibarın yüksektir. Beni kendisiyle görüştür, dedi. Hür, Ömer’den izin aldı. Uyeyne Hazret-iÖmer’in yanına girince: - Ey Hattab oğlu! Allah’a yemin ederim ki, bize fazla bir şey vermiyorsun. Aramızda adâletle de hükmetmiyorsun, dedi. Ömer hiddetlendi. Uyeyne’ye ceza vermek istedi. Bunu sezen Hür: - Ey mü’minlerin emiri! Allah, peygamberine “Affı seç, iyiliği emret, câhillerin kusuruna bakma” [A’râf sûresi (7), 199] buyurdu. Benim amcam da câhillerdendir, dedi. (Râvi diyor ki:) Allah’a yemin ederim ki, Hür bu âyeti okuyunca Ömer, Uyeyne’yi cezalandırmaktan vazgeçti. Zaten Ömer, Allah’ın kitabına son derece bağlı idi. Buhârî, Tefsîru sûre (7) 5, İ’tisam 2 359. Ebû Saîd Semüre İbn Cündeb radıyallahü anh şöyle dedi: Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem hayattayken ben çocuk denecek yaştaydım. Bu sebeple kendisinden (duyduklarımı) ezberliyordum. Ne var ki, burada hazır bulunan yaşlı kimselere duyduğum saygı, onları söylemekten beni alıkoyuyor. Buhârî, Hayz 29; Müslim, Cenâiz 88 360. Enes İbn Mâlik radıyallahü anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Allahü teâlâ, yaşından ötürü bir ihtiyara saygı gösteren gence, yaşlılığında hizmet edecek kimseler lutfeder.” Tirmizî, Birr 75 |