20. MÜSLÜMANI KÜÇÜK GÖRME,
AŞAĞILAMA YASAĞI
•
"Ey mü'minler! Bir topluluk diğer bir
topluluğu alaya almasın; belki de onlar, kendilerinden daha
iyidir. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar; belki de alay
ettikleri kendilerinden daha iyidir. Kendi kendinizi ayıplamayın,
birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İman ettikten sonra,
doğrudan ayrılıp günaha girmek (fısk) ne kötü bir isimdir. Tevbe
etmeyenler zâlimlerin tâ kendileridir." Hucurât sûresi
(49), 11
•
"İnsanları arkadan çekiştirip kaş-göz
işâretiyle eğlenmeyi âdet haline getirenlerin vay haline!"
Hümeze sûresi (104), 1 |
٢٠- باب تحريم احتقار المسلمين
قَالَ اللّه تَعَالَى
: { يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لاَ
يَسْخَرْ قَوْمٌ مِنْ قَومٍ عَسَى أنْ يَكُونُوا خَيْراً مِنْهُمْ
وَلاَ نِسَاءٌ مِنْ نِسَاءٍ عَسَى أنْ يَكُنَّ خَيْراً مِنْهُنَّ
وَلاَ تَلْمِزُوا أَنْفُسَكُمْ وَلاَ تَنَابَزُوا بِالألْقَابِ
بِئْسَ الاسْمُ الفُسُوقُ بَعْدَ الإيْمَانِ وَمَنْ لَمْ يَتُبْ
فَأُولَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ }
[ الحجرات : ١١ ]
وقال تَعَالَى :
{ وَيلٌ لِكُلِّ هُمَزَةٍ لمزَةٍ }
[ الهمزة : ١ ]
. |
|
1575. Ebû Hüreyre
radıyallahu anh'den rivayet
edildiğine göre Resûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
"Müslüman
kardeşini hor görmesi kişiye kötülük olarak yeter."
Müslim, Birr 32. Ayrıca bk.
Ebû Dâvûd, Edeb 35;
Tirmizî, Birr 18;
İbn Mâce, Zühd 23 |
١٥٧٥-
وعن أَبي هريرة رَضِيَ اللّه عَنْهُ
: أنَّ رسولَ اللّه صَلّى اللّه عَلَيْهِ
وسَلَّم
قَالَ :
( بِحَسْبِ امْرِئٍ مِنَ الشَّرِّ أنْ
يَحْقِرَ أَخَاهُ المُسْلِمَ ) . رواه
مسلم ، وَقَدْ سبق قريباً بطوله
. |
|
1576. İbn Mes'ûd
radıyallahu anh'den rivayet
edildiğine göre Resûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
- "Kalbinde
zerre kadar kibir olan kimse cennete giremez."
Bunun üzerine
bir sahâbî:
- İnsan
elbisesinin ve ayakkabısının güzel olmasını arzu eder, dedi.
Resûl-i Ekrem de şöyle
buyurdu:
- "Allah
güzeldir güzeli sever. Kibir ise, hakkı kabul etmemek ve insanları
hor görmektir."
Müslim, Îmân 147. Ayrıca bk.
Ebû Dâvûd, Libâs 26;
Tirmizî, Birr 61 |
١٥٧٦-
وعن ابن مسعودٍ رَضِيَ اللّه عَنْهُ
، عن النبيّ صَلّى اللّه عَلَيْهِ وسَلَّم
،
قَالَ :
( لا يَدْخُلُ الجَنَّةَ مَنْ كَانَ فِي
قَلْبِهِ مِثْقَالُ ذَرَّةٍ مِنْ كِبْرٍ ! ) فَقَالَ رَجُلٌ :
إنَّ الرَّجُلَ يُحِبُّ أَنْ يَكُونَ ثَوْبُهُ حَسَناً ، وَنَعْلُهُ
حَسَنةً ،
فَقَالَ :
( إنَّ اللّه جَمِيلٌ يُحِبُّ الجَمَالَ ،
الكِبْرُ : بَطَرُ الحَقِّ ، وَغَمْطُ النَّاسِ ) . رواه
مسلم .
ومعنى ( بَطَرُ الحَقِّ ) دَفْعُه ،
( وغَمْطُهُمْ ) : احْتِقَارُهُمْ ،
وَقَدْ سَبَقَ بَيَانُهُ أوْضَحَ مِنْ هَذَا في باب الكِبْرِ . |
|
1577. Cündeb İbn Abdullah
radıyallahu anh'den rivayet
edildiğine göre Resûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Bir kişi:
- Vallahi,
Allah falan adamı bağışlamaz, diye yemin etti. Bunun üzerine aziz
ve celil olan Allah da:
- "Falanı
bağışlamayacağım hakkında benim adıma kim (yemin edip) hüküm
verebilir? Ben onu bağışladım, senin amelini de boşa çıkardım"
buyurdu.
Müslim, Birr 137 |
١٥٧٧-
وعن جُندب بن عبدِ اللّه رَضِيَ اللّه
عَنْهُ
قَالَ :
قَالَ رسولُ اللّه صَلّى اللّه عَلَيْهِ
وسَلَّم : ( قَالَ رَجُلٌ : وَاللّه
لا يَغْفِرُ اللّه لِفُلانٍ ، فَقَالَ اللّه عزَّ وجَلَّ : مَنْ ذا
الَّذِي يَتَأَلَّى عَلَيَّ أنْ لا أغْفِرَ لِفُلانٍ !
فَإنِّي قَدْ غَفَرْتُ لَهُ ، وَاحْبَطْتُ عَمَلَكَ ) . رواه
مسلم . |