Geri

   

 

 

 

İleri

 

26. Bab—Kelâle

3031. Bize Yezid b. Hârûn haber verip (dedi ki), bize Asım, eş-Şa'bi'den, O'nun şöyle dediğini rivâyet etti: Hazret-i Ebû Bekir'e "kelâle"nin kim olduğu sorulmuş da, O şöyle cevap vermiş: "Doğrusu ben bu hususta kendi görüşümü söyleyeceğim. Doğru olursa Allah'tandır, yanlış olursa benden ve şeytandandır. Ben onun, (ana), baba ve çocuk dışındaki (yakınlar) olduğunu sanıyorum." Sonra Hazret-i Ömer Halife seçildiğinde şöyle demiş: "Doğrusu ben gerçekten, Ebû Bekir'in söylemiş olduğu bir şeyi reddetmekten dolayı Allah'tan hayâ ederim."

3032. Bize Abdullah b. Yezid rivâyet edip (dedi ki), bize Saîd -ki O, İbn Ebi Eyyûb'dur-, rivâyet edip dedi ki, bana Yezid b. Ebi Habib, Yezid b. Abdillah el-Yezeni'den, (O da) Ukbe b. Âmir el-Cuheni'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) Ashabına, kelâle (kelimesinin manası) güç geldiği gibi hiçbir şey güç gelmemişti!

3033. Bize Muhammed b. Yûsuf rivâyet edip (dedi ki), bize Süfyân, Amr b. Dinar'dan, (O) el-Hasan b. Muhammed'den, (O da) İbn Abbas'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Kelâle; (ana), baba ve çocuk dışındaki (yakınlardır)."

3034. Bize Muhammed b. Süfyân, Yala b. Atâ'dan, (O) el-Kasım b. Abdillah'tan, (O da) Sa'd'dan (naklen) haber verdi ki; O, "Eğer bir erkeğe veya bir kadına, erkek veya kız kardeşi olduğu halde kelâle olarak mirasçı olunursa..." ayetini şöyle okurdu: "Eğer bir erkeğe veya bir kadına, ana-bir erkek veya kız kardeşi olduğu halde kelâle olarak mirasçı olunursa..."