79. Bâb—Secdede (Karnın Ve Kolların) Ayrılması 1380. Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki), bize Ca'fer b. Burkan rivâyet edip (dedi ki), bize Yezîd İbnu'l-Asamm, Hazret-i Meymûne bintu'l-Hâris'ten, şöyle dediğini rivâyet etti: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) secde ettiği zaman (kollarını) öyle ayırırdı ki, arkasında olan kimse onun koltuk altlarının aydınlığını (yani beyazlığını) görürdü. 1381. Bize Yahya b. Hassan haber verip (dedi ki), bize Süfyân b. Uyeyne ve İsmail b. Zekeriyyâ, Ubeydullah b. Abdillah İbni'l-Assamm'dan, (O) amcası Yezîd İbnu'l-Assam'dan, (O da) Hazret-i Meymûne'den (naklen) rivâyet ettiler ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) secde ettiği zaman (karnını kasıklarından, dirseklerini kaldırarak yanlarından) öyle ayırırdı ki, şayet bir kuzu, altından geçmek isteseydi geçebilirdi. 1382. Bize İshak b. İbrahim rivâyet edip (dedi ki), bize Mervân rivâyet edip (dedi ki), bize Ubeydullah b. Abdillah İbni'l-Asamm, Yezîd İbnu'l-Asamm'dan, (O da) Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımı Hazret-i Meymûne'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) secde ettiği zaman kollarını (yanlarından) öyle uzaklaştırırdı ki -yani dirseklerini yerden kaldırarak öyle açardı ki-, arkasından koltuk altlarının aydınlığı (yani beyazlığı) görülürdü. O, oturduğu zaman ise sol uyluğunun üzerine dayanıp otururdu. |