66. Bab—Sabahta Kıraat Miktarı 1345. Bize Ebu’l-Velîd haber verip (dedi ki), bize Şu'be, Ziyâd b. Ilâka'dan, şöyle dediğini rivâyet etti: Amcamı şöyle derken işittim: O, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber namaz kılmıştı da O'nu, sabahın iki rekâtının birinde, " (âyetinin bulunduğu sûreyi) okurken işitmişti. Şu'be dedi ki, O'na (yani Ziyâd'a bunu) başka bir sefer yine sormuştum da O şöyle demişti: "O'nu, Kâf (sûresini) okurken işitmiştim." 1346. Bize Kabisa haber verip (dedi ki), bize Süfyân, Ziyâd b. Ilâka'dan, (O da amcası) Kutbe b. Mâlik'ten (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Hazret-i Peygamber'i (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah (namazında) birinci rekâtta (âyetinin bulunduğu sûreyi) okurken işitmiştim. 1347. Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki), bize el-Mes'ûdî, el-Velîd b. Serî'den, (O da) Amr b. Hureys'den (naklen) rivâyet etti ki, O, Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah namazında (sûresini) okurken işitmişti. (Amr dedi ki, Hazret-i Peygamber); (âyetine) vardığı zaman kendi kendime ne demektir, demeye başlamıştım. 1348. Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki), bize Mis'ar, el-Velîd'den, (O da) Amr b. Hureys'ten (naklen) onun, (yani bir önceki hadisin) benzerini rivâyet etti. 1349. Bize Sa'îd b. Amir haber verip (dedi ki), bize Avf, Seyyar b. Selâme'den, şöyle dediğini rivâyet etti: Babamla birlikte Ebû Berze el-Eslemî'nin huzuruna girmiştik. O, kamıştan yapılmış yüksek (bir oturağın) üzerinde idi. Babam O'na, Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) namazlarının vakitlerini sormuştu, O da şöyle demişti: "O, öğle dediğiniz el-Hecîr (namazını), güneş tam tepeden batıya döndüğü zaman kıldırırdı. İkindiyi ise, kıldırırdı da, sonra birimiz, Medine'nin en uzak yerinde bulunan ailesine, güneş hâlâ diri, (ışınları etkileyici) iken gidebilirdi." -(Seyyar) dedi ki, akşam hakkında anlattığı şeyi unuttum-. (Hazret-i Peygamber), yatsı dediğiniz el-Işâ' namazını ise biraz geciktirmeyi tercih ederdi. O, sabah namazını, adam, yanında oturan (bir tanıdığını, yüzünden) tanıyacak (kadar ortalık ağarmış) iken bitirirdi ve onda, altmış (âyetten) yüz (âyete) kadar Kur'an okurdu. |