Geri

   

 

 

 

İleri

 

44. Bâb—İmamın Arkasında İmam Oturuyorken Namaz Kılanlar Hakkında

1303. Bize Ubeydullah b. Abdilmecid haber verip (dedi ki), bize Mâlik, İbn Şihâb'dan, (O da) Enes'ten (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir gün) bir ata binmişti. Derken ondan düşmüş ve sağ tarafı zedelenmişti. Bu sebeple namazlardan birini oturarak kıldırmıştı. Biz de O'nunla beraber oturarak namaz kılmıştık. Sonra (Hazret-i Peygamber, namazdan) ayrılınca şöyle buyurmuştu: "İmam ancak kendisine uyulması için imam yapılmıştır. Binaenaleyh ona muhalefet etmeyin. O ayakta namaz kıldığı zaman siz de ayakta namaz kılın. O rükûa gittiği zaman siz de rükûa gidin. O (rükûdan) doğrulduğu zaman siz de doğrulun. O, "Semia'llahu Limen Hamideh" deyince siz, "Rabbena Ve Leke'l-Hamd" deyin. O oturarak namaz kılarsa, sizin tümünüzde oturarak namaz kılın."

1304. Bize Ahmed b. Yûnus haber verip (dedi ki), bize Zaide rivâyet edip (dedi ki), bize İbn Ebî Âişe, Ubeydullah'tan, O'nun şöyle dediğini rivâyet etti: (Bir gün) Âişe'nin huzuruna girip; "bana Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) hastalığından bahsetmez misin?" demiştim, O da; "Olur" demişti. "Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) (hastalığı) ağırlaşmıştı. Bir ara; "Cemaat namaz kıldı mı?" buyurmuş, biz de; "hayır, onlar seni gözlüyorlar, ya Resûlüllah!" demiştik. Bunun üzerine; "Benim için leğene su koyun" buyurmuştu. (Hazret-i Âişe) dedi ki, biz de, (buyurduğunu) yapmıştık. O da gusül yapmış, sonra kalkmak için davranmış, fakat bayılmıştı.

Daha sonra ayılmış ve "Cemaat namazı kıldı mı?" buyurmuştu. Biz de, "hayır, onlar seni gözlüyorlar, ya Resûlüllah!" demiştik. O zaman; "Benim için leğene su koyun" buyurmuştu. Biz de (buyurduğunu) yapmıştık. (O da gusül yapmış), sonra kalkmak için davranmış, ama bayılmıştı. Daha sonra ayılmış "Cemaat namaz kıldı mı?" buyurmuştu. Biz de; "hayır, onlar seni gözlüyorlar, ya Resûlüllah!" demiştik. (Hazret-i Âişe) dedi ki, insanlar da, camide toplanmış, yatsı namazı için Resûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) gözlüyorlardı. (Hazret-i Âişe) dedi ki, bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), cemaate namazı kıldırması için Ebû Bekir'e haber göndermişti. (Hazret-i Âişe) dedi ki, haberci de O'na gelip; "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sana, cemaate namaz kıldırmanı emrediyor" demişti. O zaman Ebû Bekir -ki O, yumuşak kalbli bir adamdı-; "ya Ömer, cemaate namazı sen kıldır!" demiş, Ömer de O'na; "buna sen daha lâyıksın." karşılığını vermişti. (Hazret-i Âişe) dedi ki, bunun üzerine o (hastalık) günlerinde onlara namazı Ebû Bekir kıldırmıştı. (Hazret-i Âişe) dedi ki, sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendinde bir hafiflik hissetmiş ve biri el-Abbâs olan iki adamın arasında, Ebû Bekir cemaate namaz kıldırıyorken öğle namazına çıkmıştı.

Ebû Bekir O'nu görünce geri çekilmeye davranmıştı da Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) O'na geri çekilmemesi için işaret etmişti. (Hazret-i Peygamber) o iki (kişiye de); "Beni O'nun yanına oturtun" buyurmuş, onlar da O'nu Ebû Bekir'in yanına oturtmuşlardı. (Hazret-i Âişe) dedi ki, o zaman, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) oturmuş olduğu halde Ebû Bekir ayakta Hazret-i Peygamberin (sallallahü aleyhi ve sellem) namazına, cemaat de Ebû Bekir'in namazına uyarak namaz kılmaya başlamışlardı. Ubeydullah dedi ki, bundan sonra Abdullah b. Abbâs’ın huzuruna girmiş ve O'na; "Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) hastalığı hakkında Âişe'nin bana anlattıklarını sana arzedeyim mi?" demiştim. O, "söyle bakalım" demişti. Ben de O'nun anlattıklarını O'na arzetmiştim de O, onlardan hiçbir şeyi yadırgamamıştı. Sadece; "O, el-Abbâs'la beraber olan adamın ismini sana söyledi mi?" demiş, ben de "Hayır" demiştim. O da; "O, Ali b. Ebî Tâlib'di" demişti.