41. Bab—Rükû’ Ve Secdelerde Elleri Kaldırmak Hakkında 1297. Bize Osman b. Ömer haber verip (dedi ki), bize Mâlik, ez-Zühri'den, (O) Sâlîm'den, (O da) babasından (naklen) haber verdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namaza girdiği zaman tekbir getirir ve ellerini, omuzlarının hizasına kaldırırdı. Rukû'a gittiği zaman tekbir getirir ve ellerim kaldırırdı. Başını rukû'dan kaldırdığı zaman bunun aynısını yapardı. O iki secde arasında -veya secdelerde- (ellerini) kaldırmazdı. 1298. Biz Ebu'l-Velîd et-Tayâlisî haber verip (dedi ki), bize Şu'be, Katâde'den, (O) Nasr b. Asım'dan, (O da) Malik İbnu'l-Huveyris'ten (naklen) rivâyet etti ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (namaza başlarken) tekbir getirdiği zaman, ellerini, kulaklarının hizasına getirinceye kadar kaldırırdı. O, rukûa gitmek istediği zaman da, başını rukû'dan kaldırmak istediği zaman da (bunun aynısını yapardı). 1299. Bize Sehl b. Hammâd haber verip (dedi ki), biz Şu'be, Amr b. Murre'den rivâyet etti (ki, O şöyle demiş): Bana Ebu'l-Bahterî, Abdurrahman el-Yahsubi’den, (O da) Vâ'il el-Hadramî'den (naklen) rivâyet etti ki, O, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber namaz kılmıştı. (Hazret-i Peygamber) eğildiğinde ve kalktığında tekbir getirir, tekbir esnasında ellerini kaliırır ve (namazın sonunda) sağına ve soluna selâm verirdi. (Abdurrahman) dedi ki; "yüzünün beyazı görününceye kadar (başını sacına soluna döndürüp selâm verirdi, değil mi?)" dedim, (Vâ'il de); 'Evet' dedi. |