Geri

   

 

 

 

İleri

 

101. Bâb—"Hayızlı Kadın, Namazı Kaza Etmediği Halde Orucu Kaza Eder" (Meselesi) Hakkında

1022. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Süfyân, Hammâd'dan, (O da) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti (ki, İbrahim) şöyle dedi: Hayızlı kadın ve cünüb kimse secde (âyetini) işittikleri zaman, cünüb kimse gusül yapar ve secde eder. Hayızlı kadın ise (bu secdeyi, temizlenince) kaza etmez. Çünkü o, (hayızlı iken) namaz kılmaz.

1023. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Süfyân, Muğire'den, (O da) İbrahim'den (naklen), Onun, secde (âyetini) işiten hayızlı kadın hakkında; "o, (temizlenince, bu secdeyi) kaza etmez" dediğini rivâyet etti.

1024. Bize Sa'îd b. Âmir ve Ca'fer b. Avn, Sa'îd'den, (O) Ebû Ma'şer'den, (O da) İbrahim'den (naklen) haber verdi (ki, İbrahim) şöyle dedi: (Hayızlı iken secde âyetini işiten kadına) hiçbir şey gerekmez.

1025. Bize Ya'la haber verip (dedi ki), bize Ubeyde b. Muattib, İbrahim'den, (O) el-Esved'den, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) rivâyet etti (ki, Hazret-i Âişe) şöyle dedi: Biz, Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanında hayız olurduk da O, bizden hiçbir kadına namazı iade (kaza) etmesini emretmezdi.

1026. Bize Ebu'n-Nu'mân haber verip (dedi ki), bize Hammâd, Eyyûb'dan, (O) Ebû Kılâbe’den, (O da) Muâze'den (naklen) rivâyet etti ki, bir kadın Hazret-i Âişe'ye; "bizden biri, hayız günlerinin namazını kaza eder mi?" diye sormuştu da O şöyle demişti: "Harûriyye misin sen? Muhakkak ki, bizden biri Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında hayız olurdu da, (ona, namazı) kaza etmesi emredilmezdi."

1027. Bize Ebu'n-Nu'mân haber verip (dedi ki), bize Hammad, Yezîd er-Rişk'ten, (O da) Muâze'den (naklen) rivâyet etti.... Ebu'n-Nu'mân dedi ki, sanki Hammâd, Eyyûb'un (bir önceki) rivâyetini ayırmış, (yani onu ayrı bir hadis kabul etmiş) de sonra bu (rivâyeti) getirmiş.

1028. Bize Amr b. Avn, Hâlid b. Abdillah'tan, (O) Ata’ İbnu's-Sâib'den, (O da) Amir'den (naklen) haber verdi (ki, Amir) şöyle dedi: Hayızlı kadın (secde âyetini) işittiğinde secde etmez (etmesin).

1029. Bize Amr b. Avn, Hâlid b. Abdillah'tan, (O) Hâlid el-Hazzâ'dan, (O da) Ebû Kılâbe'den (naklen) haber verdi (ki, Ebû Kılâbe) şöyle dedi: Hayızlı kadın, secde (âyetini) işittiği zaman secde etmez, (etmesin).

1030. Bize Amr b. Avn, Hâlid'den, (O) el-Hasan b. Ubeydillah'tan, (O da) İbrahim'den (naklen) haber verdi ki, O (yani İbrahim), hayızlı kadının, secde (âyetini) işittiği zaman secde etmesini kerîh görürdü.

1031. Bize Ya'lâ, Muhammed b. Avn'dan, (O da) Ebû Gâlib Aclân'dan (naklen) haber verdi (ki, Ebû Gâlib) şöyle dedi: İbn Abbâs'a, lohusa ve hayızîı kadını, temizlendikleri zaman namazları kaza ederler mi, diye sordum. O da şu cevabı verdi: İşte şunlar Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımları. Şayet bunu yapsalardı, biz de kadınlarımıza bunu emrederdik.

1032. Bize Amr b. Avn haber verip (dedi ki), bize Hâlid, Leys'ten, (O) Abdurrahman İbnu'l-Kâsım'dan, (O da) babasından (naklen) haber verdi (ki, Abdurrahman'ın babası) şöyle dedi: Bir kadın Hazret-i Âişe'ye gelmiş ve, "hayızda kılamadığım namazlarımı), temizlik (halinde) kaza edecek miyim?" demişti de Hazret-i Âişe şöyle karşılık vermişti: "Harûriyye misin sen? Biz Resûlüllah'la (sallallahü aleyhi ve sellem) beraberdik. Bizden biri hayız olur, temizlenirdi de, O, bize (namazları) kaza etmeyi emretmezdi.'

1033. Bize İshak b. İsa haber verip (dedi ki), bize Şerîk, Kesîr b. İsmail'den, O'nun şöyle dediğini rivâyet etti: Fâtıma'ya -yani bint Ali'ye-; "hayız günlerindeki (kılamadığın) namazları kaza eder misin?" demiştim. O da, "hayır" demişti.

1034. Bize Sa'îd İbnu'r-Rebî’ haber verip (dedi ki), bize Şu'be, Yezîd er-Rişk'ten, O'nun şöyle dediğini rivâyet etti: Muâze'yi, Hazret-i Âişe'den (şöyle rivâyet ederken) işittim: Bir kadın ona (yani Hazret-i Âişe'ye); "hayızlı kadın, (hayız halinde kılamadığı) namazları kaza eder mi?" diye sormuş, O da şöyle cevap vermişti: "Harûriyye misin sen? Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) kadınları hayız olmuşlardı da O, onlara (namazları) kaza etmelerini emretmiş miydi?" Abdullah (ed-Dârimi) dedi ki: Bunun mânâsı, "onlar (namazları) kaza etmezler" demektir.