22. Bab - Zamanın Değişmesi ve Zaman İçinde Sonradan Olacak Şeyler 191. Bize Ya'la haber verip (dedi ki) bize el -A'meş, Şakik'den, onun şöyle dedğini rivâyet etti: Abdullah dedi ki; içinde büyüğün kuvvetten düşeceği, küçüğün yükseleceği, halkın da onu sünnet edinecekleri, sonra da değiştirildiğinde, "Sünnet değiştirildi!" diyecekleri bir fitne sizi kapladığı zaman haliniz ne olacak? (Orada bulunanlar); "Bu ne zaman (olacak), Ebû Abdirrahman!" dediler. Şöyle karşılık verdi: (İbadetlerin zahiri şekilleriyle yetinip öze varmayan; mânasını anlamadan, anladıklarını uygulamadan Kuran okuyan) "kurrâ"nız çoğaldığı, fakihleriniz azaldığı, buyruk edicileriniz (emirleriniz, âmirleriniz) çoğaldığı, güvenilir kişileriniz azaldığı ve ahiret ameli karşılığında dünya(lık şeyler)in peşine düşüldüğü zaman 192. Bize Amr b. Avn, Hâlid b. Abdillah'dan, (o) Yezîd b. Ebî Ziyâd'dan, (o) İbrahim'den, (o) Alkame'den, (o da) Abdullah'dan (naklen) haber verdi (ki Abdullah) şöyle dedi: İçinde büyüğün kuvvetten düşeceği, küçüğün yükseleceği, kendisinden bir şey terkedilince de; "Sünnet terkedildi!" denileceği bir fitne sizi kapladığı zaman haliniz ne olacak?". (Orada bulunanlar): "Bu ne zaman (olacak?)" dediler. Şöyle cevap verdi: Alimleriniz ölüp gittiği, cahilleriniz çoğaldığı, kurranız arttığı, fakîhleriniz azaldığı, buyruk edicileriniz (emirleriniz, âmirleriniz) çoğaldığı, güvenilir kişileriniz azaldığı, ahiret ameli karşılığında dünyalık şeylerin peşine düşüldüğü ve dinden başka şey için ilim (fıkıh) tahsil edildiği zaman. 193. Bize Ebu’l -Muğire haber verip (dedi ki) bize el -Evzâ'î rivâyet edip şöyle dedi: Bana haber verildi ki (önceleri) şöyle deniyordu: İbadetten başka bir şey sebebiyle ilim (fıkıh) tahsil edenlerle, şüpheler sebebiyle haramları helal sayanların vay haline! 194. Bize Yahya b. Ebî Zâ'ide'nin âzâdlısı Salih b. Süheyl haber verip (dedi ki) bize Yahya, Mucâlid'den, (o) eş -Şa'bî'den, (o) Mesrûk'dan, (o da) Abdullah'dan (naklen) rivâyet etti (ki Abdullah) şöyle dedi: Size hiçbir sene gelmeyecektir ki o, kendisinden önceki (seneden) daha şerli olmasın. Şunu bilki ben, bir seneden daha bereketli -bol bir sene, bir emirden daha hayırlı bir emîr demek istemiyorum. Fakat (şunu demek istiyorum): Alimleriniz, hayırlılarınız ve fakîhleriniz ölüp gidecek, sonra onların yerini tutacak birini bulamayacaksınız. (Nihayet) işleri kendi görüşleriyle mukayese edip (hüküm verecek) bir topluluk gelecek. 195. Bize Muhammed b. Ahmed b. Ebî Halef haber verdi. (O dedi ki) bize Yahya b. Süleyman rivâyet etti. O dedi ki: Dâvûd b. Ebî Hind'i, İbn Sirin'den, onun şöyle dediğini (naklederken) işittim: Kıyas yapanların ilki İblîs'dir. Güneş ve aya da, başka yolla değil, ancak kıyas aletleri ile (kıyaslamalar sebebiyle) tapılmıştır. 196. Bize Muhammed b. Kesir, İbn Şevzeb'den, (o) Matar'dan, (o da) el -Hasan'dan (naklen) haber verdi ki o (yani Hasan) şu ayeti: "Beni ateşden yarattın, onu ise çamurdan yaratdın" âyetini okudu, (sonra) şöyle dedi: İblîs kıyas yaptı. O, kıyas yapanların ilkidir. 197. Bize Amr b. Avn haber verip (dedi ki) bize Ebû Avâne, İsmail b. Ebî Hâlid'den, (o) eş -Şa'bi'den, (o da) Mesrûk'dan naklen haber verdi ki o (yani Mesrûk) şöyle dedi: Doğrusu ben kıyas yapıp da ayağımın (hak yoldan) kaymasından korkuyor, ürperiyorum. 198. Bize Sadaka İbnul -Fadl haber verip (dedi ki) bize Ebû Hâlid el -Ahmer, İsmail'den, (o da) eş -Şa'bî'den (naklen) rivâyet etti (ki eş -Şa'bî) şöyle dedi: Vallahi, şüphe yok ki siz kıyas aletlerim (kıyaslamaları) alır -kabul ederseniz muhakkak helâli haram, haramı helâl yaparsımz. 199. el -Hasan b. Bişr haber verip (dedi ki) bize babam, İsmail'den (o da) Amir'den (naklen) haber verdi ki o (yani Amir) şöyle derdi: "Ne dersin (görüşün nedir?)", "Ne dersin (görüşün nedir?)" (sözleri) bana ne sevimsiz gelir! Adam arkadaşına (bir şey) soruyor ve, "Ne dersin?" diyor! (Amir) kıyas da yapmazdı. 200. Bize Sadaka İbnu’l -Fadl haber verip (dedi ki) bize Yahya b. Sa'îd, ez -Zibrikân'dan, onun şöyle dediğini rivâyet etti: Ebû Vâ'il bana, "ere'eyte: Ne dersin?" diyen (ehl-i re'y ile) oturmamı yasakladı. 201. Bize Sadaka İbnu’l -Fadl haber verip (dedi ki) bize İbn Uyeyne, ismail'den, (o da) eş -Şa'bî'den (naklen) haber verdi (ki eş -Şa'bî) şöyle dedi: Şayet şunlar Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında olsalardı, Kur’an’ın tamamı, "Sana sorarlar, sana sorarlar" (diye başlayan âyetler şeklinde) inerdi. 202. Bize İsmail b. Ebân haber verip (dedi ki) bana Muhammed -ki o İbn Talha'dır. -, Meymûn Ebû Hamza'dan, onun şöyle dediğini haber verdi: Bana İbrahim dedi ki; "Ebû Hamza, vallahi ben muhakkakki (bazı meseleler hakkında) konuşmuşumdur. Eğer bir kaçış yolu bulsaydım konuşmazdım. Doğrusu, içinde benim, Kûfelilerin fakîhi olduğum bir zaman kötü bir zamandır! 203. Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki) bize Süfyân, Leys'den, (o da mücâhid'den (naklen) haber verdi (ki Mücahid) şöyle dedi: Ömer, -sözdekini kasdederek - "Ölçüştürmekden (yani kıyas yapmaktan) sakın!" demişti. 204. Bize Haccâc el -Basrı haber verip (dedi ki) bize Ebû Bekr el -Huzelî, eş -Şa'bî'den, onun şöyle dediğini rivâyet etti; Şureyh'in yanında idim, ona Murâd'lı bir adam geldi ve şöyle dedi: "Ebû Umeyye! Parmakların diyeti nedir?" "(Her parmak için) onar, onar (deve)" karşılığını verdi. (Adam); "Allah Allah! Şu ikisi -serçe parmağıyla baş parmağını birleştirmişti - bir mi?" dedi. Bunun üzerine Şureyh şöyle dedi: "Allah Allah! Kulağınla elin bir mi? Çünkü kulağı saç, yuvarlak başlık ve sarık örter. Onda da yarım diyet, elde de yarım diyet vardır. Yazıklar olsun sana! Muhakkak ki sünnet sizin kıyasınızı geçmiştir. Binaenaleyh (sünnete) uy, bid'at işleme! Zira sen "eser"e (yani Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ve sahabeden -radıyallahü anhüm- gelen esaslara) tutunduğun sürece sapıtmazsın." Ebû Bekr dedi ki; sonra eş -Şa'bî bana şöyle dedi: "Hüzelî! Şayet sizin Ahnef’iniz (yanı en akıllı adamınız) ve beşiğindeki şu bebek öldürülse, bunların diyeti bir olur mu?", "Evet" dedim. "Peki kıyas nerede?" dedi. 205. Bize Mervân b. Muhammed haber verip (dedi ki) bize Sa'îd, Rabî'a b. Yezîd'den, onun şöyle dediğini rivâyet etti: Muâz b. Cebel dedi ki; "(Zaman gelecek,) Kur'an insanlara açılacak. Öyleki onu kadın, çocuk, erkek (herkes) okuyacak Derken adam diyecek ki, Kur'an'ı okudum ama bana uyan olmadı. Vallahi onu, onların içinde uygulayacağım (veya "ona okuyarak içlerinde namaz kılacağım.") Belki bana uyan olur. Bunun üzerine onu onları içinde tatbik eder. Ama (yine) kendisine uyan olmaz. O zaman der ki; Kur'an'ı okudum, bana uyan olmadı. Onu içlerinde uyguladım, bana uyan olmadı. Vallahi evimde bir mescid (yeri) çevireceğim. Belki bana uyarlar. Bu sebeple evinde bir mescid (yeri) çevirir. Ama (yine) kendisine uyulmaz. O zaman der ki; Kur'an'ı okudum, bana uyan olmadı, onu içlerinde uyguladım, bana uyan olmadı, evimde bir mescid (yeri) çevirdim, (yine) bana uyan olmadı. Vallahi onlara, mutlaka, ne Allah'ın Kitâbı'nda bulamayacakları, ne de Resûlüllah'dan ( (sallallahü aleyhi ve sellem)) duymadıkları bir haber getireceğim. Belki bana uyulur. Muâz dedi ki; işte onun getirdiğinden sakının. Çünkü onun getirdiği şey sapıklıktır. |