Geri

   

 

 

 

İleri

 

3. Allah'ı Anmadan Konuşmanın Mekruhluğu

2843. Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh) der ki: Doğudan iki kişi gelerek hitabede bulundular. Açıklamaları halkın hoşuna gidince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Beyanda sihir vardır» veya «Bazı beyanlar sihirdir» buyurdu. Buhârî, Tıb, 86/51.

2844. İmâm-ı Mâlik'e şöyle Rivâyet edildi: Meryem oğlu İsa şöyle derdi: Allah'ı anmaksızın çok konuşmayın. Sonra kalbleriniz katılaşır. Katı kalb ise, Allah'dan uzaktır, fakat siz bilemezsiniz. Siz tanrılarmışcasına insanların günahlarına bakmayınız. Kullar gibi kendi günahlarınıza bakınız. Zira insanlar (günahlara) duçar olur ve ondan kurtulabilir. Belâya uğrayanlara acıyın. Afiyetten dolayı da Allah'a hamd edin. Mürseldir. Alâ b. Abdirrahman b. Ya’kub -babası- Ebu Hureyre senediyle mevsuldür; Müslim, Bir, 45/20, no:70.

2845. İmâm-ı Mâlik'e şöyle Rivâyet edildi: Hazret-i Peygamberin hanımı Aişe (radıyallahü anha) yatsıdan sonra ailesinden bazılarına haber göndererek: «Kâtip meleklere istirahat vermez misiniz?» derdi.