Geri

   

 

 

 

İleri

 

33. Bir Pazarlıkta İki Satışın Yasaklığı

1941. İmâm-ı Mâlik’den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bir pazarlıkta iki çeşit satışı yasakladığı Rivâyet edildi. Tirmizî, (Buyu, 12/18, sahih-hasen) mevsul yapmıştır. Ayrıca bkz. Nesaî, Buyu, 44/73.

Bu şöyle olur: Meselâ bu malı sana peşin 100 liraya, veresiye 200 liraya satarım demek gibi.

1942. İmâm-ı Mâlik'den şöyle Rivâyet edildi: Bir adam diğer birine: «Bu deveyi peşin para ile satın al. Ben de onu senden veresiye satın alayım» dedi. Bunun hükmü Abdullah b. Ömer'den sorulduğunda, onu hoş görmedi ve yasakladı. Bu hadis şöyle de terceme edilebilir: «Bu deveyi benim için peşin al, (daha yüksek fiyatla) vadeli bana sat.» Anlaşıldığı gibi, adama deve lazım, peşin parası yok. Başka birine peşin aldırıyor, daha yüksek fiyatla ondan veresiye alıyor. Bunun caiz olmayışının sebebi, peşin alıp aynı celsede veresiye yüksek fiyata satınca —bunun dış görünüşü alıp satma ise de— gerçekte faiz oluyor. Çünkü peşin alan parayı veriyor, bir müddet sonra daha fazla para alıyor.

1943. İmâm-ı Mâlik’den: şöyle Rivâyet edildi: Kasım b. Muhammed'e peşin on veya veresiye onbeş dinara bir mal satın alan bir kimsenin durumu sorulduğunda bunu mekruh gördü ve yasakladı.

1944. İmâm-ı Mâlik der ki: Peşin on veya veresiye onbeş dinara bir mal satın alan müşterinin, bu iki fiyattan birini ödemesi gerekir. Bu ise doğru değildir. Çünkü on dinarı veresiye bırakacak olursa, belli bir müddet sonra on beş dinar olur. Bu on dinarı peşin ödeyecek olursa, onunla veresiye bıraktığında ödeyeceği on beş dinarı satın almış olur. Buna göre, birinci durumda fazla ödemiş, ikinci durumda ise fazla parayı az para ile satın almış olacağından caiz değildir.

1945. İmâm-ı Mâlik der ki: Bir adam birisinden peşin on dinara veyahut veresiye vasıfları belli bir koyuna bir mal satın alsa, bu iki bedelden birini ödemesi gerekir. Bu ise mektuhtur.

Çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir pazarlıkta iki satışı yasaklamıştır. Bu alış veriş de bu kabildendir.

1946. İmâm-ı Mâlik der ki: Bir kimse diğer birisine: Bu on beş sâ’ acve Bir hurma çeşidi. hurmayı veya on sâ’ Sâ': Bir ölçek olup, şer'î dirheme göre 2,917 kg, örfî dirheme göre ise 3,333 kg'dır. sayhanı hurmasını Bu, acve denilen hurmadan daha kaliteli bir hurma çeşididir. yahut da onbeş sâ’ mahmude buğdayı veya on sâ’ şamiye buğdayı bir dinara satın alıyorum dese bu mekruhtur, helâl olmaz. Çünkü kendisine on sâ’ sayhanı hurmayı gerekli kılmış iken, onu bırakıyor, on beş sâ’ acve hurmayı alıyor. Yahut da onbeş sâ’ mahmule buğdayı alması gerekirken, onu bırakıp on sâ şamiye buğdayı alıyor. Bunların her ikisi de mekruhtur. Böyle bir alış veriş helâl olmaz. Çünkü bu, yasaklanmış olan bir pazarlıkta iki satış yapmaya benzer. Diğer taraftan da aynı cins buğdayın (yiyecek) iki ölçeğinin bir ölçeğe satılmasına benzer (ki bunlar da yasaklanmıştır.)