13. Farklı Dinlerde Olanların Mirasları 1479. Üsame b. Zeyd (radıyallahü anh) der ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Müslüman kâfire vâris olamaz» buyurdu. Müslim, Ferâid, 3/1. Ayrıca bkz. Şeybanî, 728. 1480. Ali b. Ebî Talib, İbn Şihab'a şöyle haber verdi: Ebû Talib'e sadece Akıl ve Talib vâris oldular. Ben vâris olmadım. Hazret-i Ali (radıyallahü anh) şöyle dedi: «Bundan dolayı Şı'b denilen evdeki hissemizi almadık.» Şeybanî, 729. 1481. Muhammed b. el-Eş'as, Süleyman b. Yesar'a şöyle Rivâyet etti: Yahudi (veya hrıstiyan) halam öldü. Ben de bu durumu Ömer b. el-Hattab'a anlatarak şöyle dedim: « Ona kim vâris olacak?» Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) şöyle cevap verdi: « Ona kendi dininden olanlar vâris olur.» Sonra Osman b. Affan'a gelerek konuyu ona da sorunca, o da bana şöyle cevap verdi: « Ömer b. Hattab'ın sana söylediğini unuttuğumu mu sanıyorsun? Ona kendi dininden olanlar vâris olurlar.» 1482. İsmail b. Ebî Hakem der ki: Ömer b. Abdülaziz'in azat ettiği bir hıristiyan öldü. Ömer b. Abdülaziz malım hazineye koymamı bana emretti. 1483. Said b. Müseyyeb der ki: Ömer b. el-Hattab, Arap olmayan bir kişiyi vâris yapmaktar çekinir ve sadece Arap ülkesinde doğmuş olanları vâris yapardı. 1484. İmâm-ı Mâlik der ki: Bir gece kadın düşman ülkesinden gelip de Arap topraklarında çocuk doğursa, doğurduğu onun çocuğu olup, kadın öldüğünde çocuğu ona, çocuk öldüğünde o, çocuğuna vâris olurlar. 1485. İmâm-ı Mâlik der ki: Bu konuda bizce ittifak edilen ve beldenizde (Medine'de) kendilerine ulaştığım âlimlerin uyguladıkları hüküm şöyledir: Müslüman, kâfire hısımlık, azat ve akrabalık bağlarıyle vâris olamaz ve mirasından hiç bir kimseyi düşüremez. Bunun gibi tek başına olduğu zaman vâris olamıyan herkes, başka birini mirastan mahrum edemez. |