4. İtirafın Kazası 883. Hazret-i Aişe'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) itikâfa girmek istemişti. Itikâfa gireceği yere varınca baktı ki Hazret-i Aişe'nin, Hafsa'nın ve Âişe (radıyallahü anha)'in çadırları orada kurulu. Onları görünce sordu. Kendisine: « Aişe'nin, Hafsa'nın ve Âişe (radıyallahü anha)'in çadırları!» dendi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu; « İyilik mi yaptık sanıyorsunuz?» Daha sonra da itikâfa girmeden döndü gitti. Bunun yerine Şevval ayında on gün itikâf yaptı. Buharî, itikâf, 33/7; Müslim, İtikâf, 14/6. 884. İmâm-ı Mâlik'e: « Ramazanın son on gününde itikâfa giren bir adam, bir- -iki gün sonra hastalansa, bu yüzden itikâftan çıksa, iyileştiği zaman tekrar itikâfa girmesi gerekir mi? Girmesi kendisine farz olur mu, farz olursa hangi ayda girmelidir?» diye soruldu, İmâm-ı Mâlik: «İyileştiği zaman ertesi sene Ramazanda veya başka bir ayda kendisine farz olmuş olan bu itikâfı kaza eder. Benim, duyduğuma göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir Ramazanda itikâfa girmek istemiş, fakat sonradan da girmemişti. Bilâhare Ramazandan sonra Şevval ayında on gün itikâfa girdi.» cevabını verdi. Bu, daha ünce sahih olarak Rivâyet ettiği hadistir. Böylesinden ve benzerlerinden, "belaga" ifadesini, sahih hadis için kullandığı anlaşılır. 885. Ramazanda nafile itikâfa girenle, itikâf borcu olan kimseler yapılıp yapılmayacak şeyler konusunda aynı hükümlere tâbidir. Bana ulaşan Rivâyetlere göre Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yaptığı bütün itikâflar nafile idi. 886. İmâm-ı Mâlik'ten: İtikâfa giren bir kadın sonradan hayız görmeye başlasa, itikâftan çıkıp evine döner. Bilâhare hangi saatte temizlenirse tekrar mescide itikâf mahallerine gelerek kaldığı yerden devam eder. Kendisine iki ay aralıksız oruç farz olan kadın da aynı şekilde hayız olursa temizlenince kaldığı yerden orucuna devam eder, geciktirmez. 887. İbn Şihab'dan: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) itikâfla iken sadece büyük ve küçük abdest için dışarı çıkardı. Burada, mürsel olarak yer almıştır. Oysa daha önce, mevsûl olarak Rivâyet etmiştir. 888. İmâm-ı Mâlik der ki: İtikâfta bulunan kimse ne ana-babasının, ne de bir başkasının cenazesine katılabilir. |