Geri

   

 

 

 

İleri

 

14- TEVEKKÜL VE YAKÎN (YÂNİ HER ŞEYİN ANCAK ALLAH'TAN OLDUĞUNA KESİN İNANMAK) BÂBI

4303 - “... Ömer (bin el-Hattâb) (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i şöyle buyururken işittim:

(Eğer siz hakkıyle Allah'a tevekkül etseydiniz sabahleyin aç gidip akşamleyin tok olarak (yuvalarına) dönen kuşları rızıklandırdığı gibi sizi (de) muhakkak rızıklandırırdı.) "

4304 - “... Hâlid'in oğulları Habbe ve Sevâ’ (radıyallahü anhümâ)’dan; Şöyle demişlerdir:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir şeyi tamir etmekle meşgul iken onun yanına girdik. Biz de o işte O'na yardım ettik. Sonra bize şöyle buyurdu:

(Başlarınız hareket ettiği (yani yaşadığınız) sürece rızaktan ümitsiz olmayınız. Çünkü şüphesiz insanı kırmızı ve üstünde hiç bir elbise olmıyarak annesi doğurur. Sonra Allah Azze ve Celle onu rızıklandırır.) "

4305 - “... Amr bin el-Âs (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

(Şüphesiz her derede Âdem oğlunun kalbinden bir parça (kalbin rağbet edilen her şeyle bir ilişkisi) bulunur. Artık o parçaların hepsine uyarsa (yani tüm arzulara peşkeş olursa) o kimseyi hangi derede (yani arzu peşinde) helak ettiğine iltifat etmez (bakmaz). Kim de Allah'a tevekkül ederse, kalbinin dağınıklığı (nı önlemek) için o kimseye Allah yeterdir.) "

4306 - “... Câbir (bin Abdillah) (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir :

(Sakın sizden herhangi bir kimse Allah hakkında güzel zan (yani bağışlama ümidi) beslemekten başka bir halde ölmesin.) "

4307 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

(Kuvvetli mü'min zayıf mü'minden daha hayırlı ve Allah'a daha sevimlidir. Her ikisinde de hayır vardır. Sana menfaati olan (ibâdet ve mükâfatı gibi) şeylere düşkün ol ve (bu hususta) gevşeklik gösterme. Şayet bir iş seni yenerse "Allah'ın takdiridir ve O, dilediğini yapar, de. Lev (= şunu yapsaydım, böyle olsaydı sözün) den iyice sakın. Çünkü Lev (= şunu yapsaydım, böyle olsaydı kelimesi), şeytân işine (ve vesvesesine) yol açar (= Kadere karşı gelmek düşüncesini kalbe sokar). "