14- HELAL MI HARAM MI OLDUGU ŞÜPHELİ ŞEYLERLE KARŞILAŞTIĞINDA DURMAK (SAKINMAK) 4119 - “... Numan bin Beşir (radıyallahü anhüma) minber üzerinde iki parmağıyla iki kulağını işaret ederek (yani bizzat kulaklarıyla duyduğunu belirterek) : Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şu buyruğu işittim, dedi: (Helal olan (seyler) bellidir. Haram olan (seyler) de bellidir. Helal ile haram arasında da (helal mi, haram mı olduğunu) çok kimsenin bilmediği bir takım şüpheli şeyler vardir. Bu itibarla kim şüpheli şeylerden sakınırsa dinini (noksanlıktan) ve ırzını (yani şeref ve haysiyetini) — halkın dilinden — kurtarmış olur. Şüpheli şeylere dalan kimse de (içine girmek yasak olan beylik) koru etrafında (davarlarını) otlatıp koru içinde otlatması an meselesi olan çoban gibi harama düşer. Bilmiş olunuz ki her hükümdarın özel bir korusu vardır, Dikkat ediniz, Allah'ın (yer yüzündeki) korusu da haram ettiği şeylerdir. Haberiniz olsun, insanın vücudunda bir lokmacık et parçası vardır ki iyi olduğu zaman bütün cesed iyi olur, bozulduğu zaman da bütün cesed bozulur. Bilmiş olunuz ki o et parçası kalbtir.) " 4120 - “... Ma'kil bin Yesâr (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: (Here (fitne-fesad dönemin)de ibadet etmek, benim yanıma hicret etmek gibi (faziletli)dir.) " |