Geri

   

 

 

 

İleri

 

17- (BAŞKASININ EVİNE GİRMEK İÇİN) İZİN İSTEMEK BÂBI

3837 - “. Ebû Saîd-i Hudrî (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Ebû Müsâ (el-Eş'arî) (radıyallahü anh), (halife) Ömer (radıyallahü anh)'ın yanına (evine) girmek için üç defa izin istedi ve kendisine izin verilmedi. O da geri döndü. Sonra Ömer (radıyallahü anh), niçin geri döndün? diye ona haber gönderdi (ve gelmesini istedi. Bunun üzerine gelen) Ebü Mûsâ (radıyallahü anh) ;

Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bize emrettiği üç kez izin isteme usûlü ile izin istedim, (üç defa izin istedikten) Sonra bize izin verilirse gireriz ve bize izin verilmezse geri döneriz, dedi. Ebû Said demiştir ki: Bunun üzerine Ömer (radıyallahü anh) (Ebû Mûsâ'ya) :

And olsun ki ya sen bu hadîsin sübûtuna dâir bana bir şâhid getireceksin veya ben (sana yapacağımı) yaparım, dedi. Bunun üzerine Ebû Müsâ kavminin meclisine (yani Ensâr-i Kirâm'ın toplu halde bulunduğu yere) varıp onların bu hadisin sübûtuna şâhidlik etmelerini istedi. Onlar(dan bâzısı) da onun için şâhidlik ettiler de (halife) Ömer, onu serbest bıraktı."

3838 - “. Ebû Eyyûb el-Ensâri (radıyallahü anh)’den: Şöyle demiştir: Biz: Yâ Resûlallah! Şu selâm (mâlum)dur. İstizan nedir? diye sorduk. O buyurdu ki:

((Başkasının evine girmek isteyen) adam (seslice) bir tesbih, bir tekbîr ve bir hamd eder, öksürüp boğazını temizler ve (içeri girmek istediğini) ev halkına duyurur.) "

3839) ... Ali (radıyallahü anh)'den; Şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (in yanına girmek üzere Onun) tarafından benîm için (verilen) iki giriş zamanı vardı : Bir giriş zamanı gece, bir giriş zamanı da gündüz idi. O namazda iken yanına vardığım zaman benim (içeri girmem) için öksürüp boğazını temizler (gibi olur)du."

3840 - “. Câbir (bin Abdillah) (radıyallahü anhümâ)’dan; Şöyle demiştir:

(Babamın bir borcundan dolayı) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına girmek için (kapıyı çalmak suretiyle) izin istedim. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Kim o?) buyurdu. Ben de: Ene (= Benim), dedim. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (böyle cevab vermemden hoşlanmamış olacak ki) :

(Ene ene = Benim benim), buyurdu."