20- SENİN YANINDA (= MÜLKİYETİN ALTINDA) BULUNMAYAN BİR MALI SATMAKTAN VE (SATINALINIP DA HENÜZ) TESLİM ALINMAMIŞ BÎR MALIN (BAŞKASINA SATILIP) KARINDAN NEHİY BÂBI 2271) Hakîm bin Hızâm (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: Ben (Resûl-i Ekrem (Aleyhi's-salâtü ve's-selâm)'e) : Yâ Resûlallah! (Müşteri) adam, benden mal satınalmak ister. Halbuki istediği mal benim yanımda (= mülkiyetim altında) yoktur. Ben (piyasadan temin etmek üzere) onunla satış akdi yapabilir miyim? diye sordum. O: (Sen, yanında (= mülkiyetin altında) bulunmayan bir malı satma) buyurdu." 2272) Amr bin Şuayb'ın dedesi (Abdullah bin Amr bin el-Âs) (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: (Senin, yanında (= mülkiyetin altında) bulunmayan bir malı satman helâl değildir, (satınalınıp da henüz) teslim alınmamış bir malın (başkasına satılıp kazanılan) kârı da helâl değildir.) " 2273) Attâb bin Esîd (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisini Mekke'ye (Vali olarak): gönderdiği zaman kendisini, (satın alıp da henüz) teslim alınmamış bir malın (= başkasına satılıp kazanılan) kârından menetmiştir." |