Geri

   

 

 

 

İleri

 

17- EKİNLERİN VE MEYVELERİN ZEKÂTININ (KAÇTA KAÇ OLDUĞUNUN) BEYÂNI BÂBI

1888 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

(Yağmurun ve pınarlar (gibi akar sular) ın suladığı şeylerde öşür (vâcib)dir. Nadıh ( = âletle) sulananlarda da öşürün yarısı (vacip) dır.) "

1889 - “... Sâlim'in babası (Abdullah bin Ömer) (radıyallahü anhüm)’den rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işittim :

(Yağmurun, nehirlerin ve pınarların suladığı veya ba'l olan (yani köküne bağlı damarlarla topraktan su emenler) de öşür (vacip) dir. Sevânî (su taşıyan develer veya büyük kovalar) ile sulananlarda öşürün yarısı (vacip)dir. )

1890 - “... Muâz bin Cebel (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

'Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni (Zekât toplamak ve diğer işleri yönetmek için) Yemen'e gönderdi ve bana, yağmurun suladığı ve ba'l (köküne bağlı damarlarla topraktan su emici) olarak sulananlardan öşür, devalî (âletter) ile sulananlardan öşürün yarısını almamı emir buyurdu. '

(Râvi) Yahya bin Âdem demiştir ki: Ba'l, aserî, azî ve izi: Yağmur suyu ile sulanandır. Aserî: Sırf bulut ve yağmurla yetişen ve yağmur suyundan başka hiç su görmeyen mahsuldür. Ba'l de: Köklerine bağlı damarları yer altına gidip suya ulaşan ve beş altı yıl sulamaya ihtiyaç duymayıp sulanmamaya dayanan üzüm asmalarıdır. İşte ba'l budur. Dere suyu akınca ona da Seyl denir. Peşpeşe gelen Seyl'e de 'GayT denir. "