39- ÂLİMLERİN FAZİLETİ VE İLİM TALEBİNE TEŞVİK BÂBI 225) ... Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: ( Allah (Teala) kim hakkında (büyük veya her çeşit) hayır dilerse ona İslam dini hususunda fıkıh bilgisini verir. ) 226) ... Muaviye bin Ebi Süfyan (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: ( Hayırlı şey bir alışkanlıktır. Şerli iş de bir düşmanlıktır. Allah (Teala) kim hakkında( büyük bir) hayır dilerse ona İslam dini hususunda fıkıh bilgisini verir. ) 227) ... İbni Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: ( Şeytan’a bir fıkıhçı(yı aldatmak) bin abid(i aldatmak)tan daha zordur. ) 228) ... Kesir bin Kays (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre şöyle söylemiştir: Ben Dımışk (Şam)’ın camiinde Ebud Derda (radıyallahü anh)’ın yanında oturuyordum. Bu esnada bir adam onun yanına gelerek: Ey Ebud Derda! Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den rivâyet ettiğini haber aldığım bir hadisi (senden dinlemek) için ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şehri olan Medine(i Münevvere)den sana geldim, dedi Ebud Derda ona : Senin (Şam’a) gelişin ticaret için değil mi? diye sordu. Adam: Hayır! (Hadisi dinlemekten başka bir iş için değil) dedi. Ebud Derda: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den şüphesiz şöyle buyururken işittim: ( Kim bir yola ilim aramak üzere giderse Allah onun için Cennete giden bir yolu kolaylaştırır ve şüphesiz melekler ilim öğrencisinin rızasını istedikleri (veya) ondan razı oldukları için kanadlarını indirirler. Yine şüphesiz göktekiler ve yerdekiler, hatta sudaki balıklar bile ilim talibi için istiğfar ederler. Keza gerçekte alim adamın abid kişiden üstünlüğü gök ayının diğer yıldızlardan üstünlüğü gibidir. Muhakkak, alimler peygamberlerin mirasçılarıdır. Şüphesiz Peygamberler ve altın ne de gümüşü miras bırakırlar. Peygamberler miras olarak ancak ilim bırakırlar. Bu itibarla kim, peygamberlerin mirası olan ilmi elde ederse tam bir hisse almış olur. ) 229) ... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den, rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: ( İlim aramak her müslüman üzerine farzdır. Ehil olmayan insanların yanına ilim bırakan kimse, domuzların boynuna cevher, inci ve altın gerdanlık takan adama benzer. ) 230) ... Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: ( Kim bir müslümandan dünya kederlerinden bir keder giderirse Allah ondan ahiret günü kederlerinden bir keder giderecektir. Kim de bir müslümanı örterse Allah onu dünya ve ahirette örtecektir. Ve kim bir fakir borçluya kolaylık gösterirse, Allah ona dünyada ve ahirette kolaylık gösterecektir. Kul, (din) kardeşinin yardımında olduğu müddetçe Allah da onun yardımcısıdır. Kim bir yola giderek onda ilim ararsa, bu çalışması sebebi ile Allah ona Cennet’e giden bir yolu kolaylaştıracaktır. Allah’ın evlerinden birisinde toplanıp Kuran okuyarak onu birbirine öğreten her cemaatı melekler ziyaret eder, onların etrafını dönerler, o toplumun üzerine iç huzuru ve rahatı iner, ilahi rahmet onları kaplar, katında bulunan melekler yanında Allah onları (övgü ile) anar. Ameli yüzünden geri kalan bir kimse nesebi(nin şerefi) ile sürat alamaz. ) 231) ... Zirr bin Hubeyş (radıyallahü anh)’den şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Ben Safvan bin Assal el-Müradi’nin yanına uğradım. Kendisi bana: Ne maksatla geldin? diye (geliş sebebimi sordu. ) Ben: İlmi yayarım (veya tahsil ederim), dedim. Safvan bunun üzerine: Şüphesiz ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den şunu buyururken işittim: ( İlim talebi uğrunda evinden çıkan herkesin (müminin) bu davranışından melekler rıza ve hoşnutluklarını açıklamak üzere kanadlarını onun için indirirler. ) 232) ... Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den : Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den şöyle buyururken işittim: ( Hayırlı bir şeyi öğrenmek ve öğretmekten başka hiçbir maksadı olmayarak benim mescidime gelen kimse, Allah yolunda savaşan mücahid’in mertebesindedir. Bundan başka bir niyetle (mescidime) gelen kimse de başkasına ait eşyaya bakan adam durumundadır. ) 233) ... Ebû Umame (radıyallahü anh)’den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, dediği rivâyet olunmuştur: ( Bu (din) ilmi yok edilmeden önce ona sarılmak, üzerinize borçtur. (Din) ilminin yok edilmesi, onun kaldırılmasıdır, (alimlerin ölüp tükenmesidir. ) Resûlüllah bu arada elinin orta parmağı ile şehadet parmağını şöyle birleştirdi. Sonra buyurdu ki: Alim ve öğrencisi sevapta ortaklardır. Sair insanlarda (bu) hayır yoktur. ) 234) ... Abdullah bin Amr (radıyallahü anh)’den şöyle söylediği rivâyet edilmiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün odalarından birisinden çıkıp mescid’e girdi. Bu esnada iki halka (şeklinde oturmuş iki cemaat) ile karşılaştı. Bunlardan bir halka Kuran okuyor ve Allah’a dua ediyordu. Diğer halka da ilim öğreniyor ve öğretiyorlardı. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): ( (Bunların) hepsi hayır üzerindedirler. Şunlar Kuran okuyorlar ve Allah’a dur ediyorlar. Eğer Allah dilerse onlara (isteklerini) verir ve dilerse vermez. (Diğer cemaata işaretle) bunlar da (ilim) öğreniyorlar ve öğretiyorlar. Ben de ancak öğretici olarak gönderildim ) buyurdu ve hemen yanına oturdu. |