12- HAZRET-İ EBU BEKİR SIDDÎK (RADIYALLAHÜ ANH)'IN FAZİLETİ 98) ... Abdullah (radıyallahü anh)’den: Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) , şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir: ( Dikkat ediniz! Kendisini Halil edindiğimi sanan her halilin Halilliğinden beriyim. Ben bir Halil ittihaz etmiş olsaydım Ebû Bekr’i Halil edinirdim. Hakikatte sizin arkadaşınız, Allah’ın halilidir.) (Ravilerden) Veki dedi ki (( Arkadaşınız) tabiri ile) Resûlüllah kendi nefsini kasdediyor. 99) ... Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, kendisi Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu söylemiştir : ( Ebû Bekr’in malı bana yaradığı kadar hiçbir mal bana yararlı olmadı. ) Ebû Hureyre (radıyallahü anh) dedi ki:Ebû Bekr ağladı ve dedi ki: - Ya Resûlüllah! Ben ve malım yalnız senindir. Ya Resûlüllah! 100) ... Ali (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) O’na şöyle buyurmuştur: ( Ebû Bekr ve Ömer Nebiler ve Resullerden başka, önce gelen ve sonra gelen tüm Cennetliklerin kühûl (=saçları ağarmaya başlayanlar)ın seyyidleri (= efendileri)dirler. Ya Ali! Hayatta oldukları müddetçe onlara (Ebû Bekr ve Ömer’e) haber verme. ) 101) ... Ebû Said Hurdi (radıyallahü anh)’den:Kendisi, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir. ( Gök ufuklarının birisinde doğan yıldız, (yerdeki insanlar tarafından, aradaki mesafe uzaklığı dolayısı ile güçlükle) görülebildiği gibi, Cennete yüksek derecelere kavuşanları da, kendilerinden aşağı mertebelerde bulunanlar. (aralarında mesafe farkı itibarı ile) zor görebilirler. Şüphesiz Ebû Bekr ve Ömer de o (yüce mertebelere kavuşa)nlardandırlar. Hem de daha yüksektedirler. ) 102) ... Huzeyfe bin el-Yeman (radıyallahü anh)’ya şöyle dediği rivâyet edilmiştir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ( Şüphesiz ben aranızda ne kadar kalacağımı (yaşıyacağımı) kesinlikle bilmem. Bunun için benden sonraki (şu) iki zata uyun ) buyurdu. Ve Ebû Bekir ile Ömer (radıyallahü anhüma)’ya işaret etti. 103) ... İbni Ebi Müleyke (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre kendisi İbni Abbâs (radıyallahü anh)’dan şöyle işittim , demiştir: Ömer bin Hattab (radıyallahü anh) vefat ettikten sonra, naşı teneşir tahtası üzerine konup henüz kaldırılmadığı zaman halk onun etrafında toplanarak, dua ediyorlar ve rahmet diliyorlar idi. Veyahut İbni Abbâs dedi ki O’nu iyilikle anıyorlar ve rahmetle yad ediyorlar idi. Ben de bu cemaat içinde idim. Bu esnada birisi beni sıkıştırıp omuzumu tutmakla dikkatimi çekti. Ona doğru dönünce bir de baktım ki Ali bin Ebi Talib (radıyallahü anh)’dir. Ömer (radıyallahü anh)’e rahmet okuduktan sonra şöyle dedi : - (Ya Ömer!) Ben Allah’ın huzuruna senin işlediğin amel gibi bir amel ile çıkmaktan çok hoşlanırım. Senden başka, ameline bu kadar imrendiğim kimseyi bulamadım. Allah’a yemin ederim ki, ben Allah’ın muhakkak seni, iki dostunla ( Resûl-i Ekrem ve Ebû Bekir’le) beraber kılacağını kuvvetle ümid ederdim. Çünkü ben gerçekten çok defa Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den: ( Ben Ebû Bekir ve Ömer ile gittim. Ben Ebû Bekir ve Ömer ile girdim. Ben Ebû Bekir ve Ömer ile çıktım ) dediğini işitirdim. Bunun için ben Allah’ın seni (Ravzai Mutahhara’ya gömülmekle veya kutsal alemde) iki dostunla beraber bulunduracağını kuvvetle ümid ederdim. ) 104) ... (Abdullah) İbni Ömer (radıyallahü anh)’dan rivâyet edildiğine göre kendisi şöyle demiştir: Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) , (bir ara) Ebû Bekir ve Ömer (radıyallahü anh) arasında olduğu halde çıkıp geldi. Ve: ( Biz (Ahiret günü) böylece dirileceğiz ) buyurdu. 105) ... Ebû Cuhayfe (radıyallahü anh)’den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir: ( Ebû Bekir ve Ömer (radıyallahü anh) Nebiler ve Resullerden başka Evvelin ve Ahirin (öncekiler ve sonrakiler) tüm Cennetliklerin Kühûlünün efendileridir. ) 106) ... Enes (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre kendisi şöyle söylemiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e: - Ya Resûlüllah! İnsanlar içinde sana en sevimli olan kimdir?, diye soruldu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : - (Âişe’dir), diye cevap verdi. Bu kere: - Erkekler içinde kimdir? diye soruldu. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : - (Âişe’nin babası!) buyurdu. |