3- Umra ve Rukba Konusunda Değişik Rivâyetler 3756- Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: (Kime Umra yoluyla bir mal verilirse, artık o mal onun ve çocuklarınındır. O kimseye varis olan çocuklar o mala da aynı şekilde varis olurlar.) (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.) 3757- Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: (Umra şeklindeki bağışlanan mal bağışlanan kimsenin ve varislerinindir. Yani o kimseye varis olanlar bu mala da varis olurlar.) (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.) 3758- Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: (Bir kimseye Umra şeklinde bir mal verilirse, artık o mal ona ve varislerine aittir. O kimsenin ölümünde varisleri tüm mallarıyla birlikte bu yolla gelen mala da varis olurlar.) (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.) 3759- Abdullah b. Zübeyr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: (Herhangi bir kimse başka bir kimseye Umra yoluyla bir malı bağışlarsa o mal bağışlanan kimseye ve varislerine aittir o kimse ölünce diğer malları gibi bu malda miras olarak kalır.) (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.) 3760- Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: (Kim, Umra yoluyla bir malı birine bağışlarsa, artık o mal kesinlikle bağışlayan kimseye dönmeyecek şekilde hibe edilene aittir. Hibe edenin o mal üzerinde sözü geçerli değildir. Dolayısıyla mal Umra olarak verilen kimse ve varislerinindir.) (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.) 3761- Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: (Herhangi bir kimseye Umra yoluyla bir mal bağışlanırsa o mal onun ve varislerinin olmuş olur. Veren kimse o malına bir daha dönemez. Çünkü verilen mal verilmiş bitmiştir. Verilen kimsenin mirasçılarına geçecektir.) (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.) 3762- Câbir (radıyallahü anh)’in haber verdiğine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle hükmetti: (Bir kimse Umra yoluyla bir malı başkasına hibe ederse o mal artık hibe edilen kimsenin ve varislerinindir. O mal hibe edilenin diğer malları gibi olmuştur. Eğer bu kimse ölürse o mallarda tüm varisler aynı şekilde hak sahibidirler.) (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.) 3763- Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): (Kim bir malı Umra şeklinde bir başkasına hibe ederse o mal o kimsenin ve varislerinindir. O malda hibe eden kimsenin hiçbir şartı ve istisnası caiz değildir) diye hükmetti. Ebu Seleme der ki: (O malı hibe eden miras geçerli olacak bir hibe de bulunmuş oldu, miraslar ve mirasçılar o hibe eden kimsenin şartını kesmiş oldu.) (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.) 3764- Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: (Kim başka bir kimseye kendisine ve varislerine ait bir malı Umra sûretiyle bağışlarsa yani bu malı sana ve varislerine verdim derse artık o malda veren kimsenin ve varislerinin hiçbir hakkı yoktur çünkü o mal verilen kimseye aittir. ve mal sahibine geri dönmez çünkü o malı hibe ederken miras muameleri yapılacak şekilde yani kesin olarak vermiştir.) (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.) 3765- Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): (Umra hakkında şöyle hükmetmiştir. Bir kimsenin bir kimseye ve onun çocuklarına bir bağışta bulunması ve sana ve çocuklarına bir şey olursa o mal bana ve varislerime aittir şeklinde şart koşmasıdır. Halbuki o mal verilen kimsenin ve varislerinin olmuştur.) (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.) |