Geri

   

 

 

 

İleri

 

67- Borçlu Kimsenin Namazı Kılınır Mı?

1972- Abdullah b. Ebu Katade (radıyallahü anh), babasından naklediyor: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e Ensardan bir adam cenaze namazı kılınması için getirilmişti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Arkadaşınızın namazını siz kıldırın çünkü onun borcu vardı) buyurdu. Ebu Katade onun borcunu ödemek bana aittir deyince, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (Hepsini ödeyecek misin?) buyurdu. O da:

(Evet hepsini ödeyeceğim) deyince onun namazını kıldırdı. (Tirmizî, Cenaiz: 69; Dârimi, Büyü’: 53)

1973- Seleme b. Ekva (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bir cenaze getirildi ve:

(Ey Allah’ın Rasûlü! bu kimsenin cenaze namazını kılıver) dediler Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Bu kimsenin borcu var mı?) diye sordu. (Evet var) dediler. (Borcuna karşılık bir şeyler bıraktı mı?) diye sordu. (Hayır bırakmadı) dediler. (Öyleyse arkadaşınızın namazını siz kılınız) buyurdu. Ensardan Ebu Katade adında biri:

(Siz namazını kılın, borcunu ben ödeyeceğim) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de namazını kıldı. (Tirmizî, Cenaiz: 69; Dârimi, Büyü’: 53)

1974- Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) borcu olan kimsenin namazını kılmıyordu. Bir cenaze getirildi, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Bu kimsenin borcu var mıdır?) diye sordu. (Evet iki dinar borcu vardır) dediler. (Öyleyse arkadaşınızın namazını siz kılın) buyurdu. Ebu Katade:

(O iki dinar borcu ben ödeyeceğim) dedi ve onun namazını kıldı. Allah, fetihler nasib edip bolluklar ihsan edince, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Ben her mü’mine kendi canından daha yakınım. Kim borçlu olarak ölürse, onun borcunu ödemek bana aittir. Kim de mal bırakırsa, o varislerine aittir) buyurdu. (Tirmizî, Cenaiz: 69; Dârimi, Büyü’: 53)

1975- Ebu Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), herhangi bir Mü’min borçlu olarak öldüğünde:

(Borcuna karşılık bir şeyler bıraktı mı?) diye sorardı. (Evet bıraktı derlerse) namazını kılar. (Hayır bırakmadı) derlerse:

(Arkadaşınızın namazını siz kılınız) derdi. Allah fetihler nasib edip ganimetler çoğalınca:

(Ben mü’minlere kendilerinden daha yakınım. Kim borçlu olarak vefat ederse, borcunu ödemek Bana aittir. Kim de mal bırakırsa, o malı mirasçılarına aittir.) (Tirmizî, Cenaiz: 69; Dârimi, Büyü’: 53)