Geri

   

 

 

 

İleri

 

20- Namazda Konuşulur Mu?

1224- Ebu Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), namaz kılmaya kalktı biz de kalktık. Bir bedevi namazda iken:

(Allah’ım bana ve Muhammed’e rahmet et. Bizden başka hiç kimseye merhamet etme) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), selâm verince; bedeviye:

(Allah’ın rahmetini kastederek (geniş olanı daralttın) buyurdu. (İbn Mâce, Tahara: 78; Tirmizî, Tahara: 112)

1225- Ebu Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, bir bedevi mescide girdi ve iki rekat namaz kıldı sonra da:

(Allah’ım bana ve Muhammed’e merhamet et, bizden başka hiç kimseye merhamet etme) dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Allah’ın rahmetini kastederek (geniş olan şeyi daralttın) buyurdu. (İbn Mâce, Tahara: 78; Tirmizî, Tahara: 112)

1226- Muaviye b. Hakem es Selemi (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e:

(Ey Allah’ın Rasûlü! Bizler yakın zamana kadar cahiliyye döneminde yaşamaktaydık. Sonunda Allah, İslâm’ı getirdi de Müslüman olduk. Bizden bir kısmı uğursuzluk ve uğur işine inanıyorlar) dedim. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

(O, uğur ve uğursuzluk onların kalplerine gelen bir şeydir. O şeyler bazı şeyleri yapmanıza engel olmasın) buyurdu. Ben:

(Bizden bazıları kahinlere giderek onların söylediklerine inanıyorlar) dedim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de:

(Onlara gitmeyin) buyurdu.

(Ey Allah’ın Rasûlü! Bizden bazıları da çizgiler çizerek falcılık yapıyorlardı) dedim. Bunun üzerine şöyle buyurdu:

(Peygamberlerden bazısı da çizgiler çizerdi, onların çizgi ve falları peygamberin çizgisine uyarsa o da öylecedir.) Ravi şöyle diyor: Namazda Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraberdim, cemaatten biri hapşırdı. Ben de (Yerhamükallah) dedim. Bunun üzerine cemaat bana sert bir şekilde baktı. Ben de:

(Analarınız yokluğunuza yansın, ne oldu da bakıyorsunuz) dedim. Bu sefer hepsi ellerini uyluklarına vurdular. Beni susturmak istediklerini anladım ve ben susmuştum. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), namazını bitirince beni çağırdı. Anam, babam onun yoluna feda olsun, bana ne vurdu ne azarladı ne de kızdı. Ben hayatım boyunca onun gibi bir öğretici görmedim. Bana şöyle dedi:

(Bizim bu kıldığımız namazda dünyalık sözler söylenmez. O namaz; tesbih, tekbir ve Kur’an okumaktan ibarettir.) Sonra ben Uhud taraflarında Cevvaniye denilen yerde cariyemin güttüğü koyunlarımın yanına gittim. Bir de ne göreyim Kurt sürüden bir koyun götürmüş insan olmamız dolayısıyla herkes gibi ben de üzüldüm ve cariyeyi tokatladım. Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına gelerek durumu ona haber verdim. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), bu yaptığımı bana çok gördü. Dedim ki:

(Ey Allah’ın Rasûlü! O’nu hürriyetine kavuşturayım mı?) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de:

(Onu bana çağır) buyurdu. Ben de çağırdım cariye gelince; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), O’na:

(Aziz ve Celil olan Allah nerededir?) dedi. Cariye de:

(Göktedir) dedi. (Ben kimim) deyince; (Sen, Allah’ın gönderdiği peygambersin) dedi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Bana o mü’min bir cariyedir onu hürriyetine kavuştur) buyurdu. (Müslim, Mesacid: 7; Ebû Dâvûd, Eyman ve Nüzür: 19)

1227- Zeyd b. Erkam (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), zamanında bir adam namazda bir ihtiyaç anında konuşulup konuşulamayacağı hakkında konuşuyorlardı da Bakara sûresi 238. ayet nazil oldu. Böylece bizler namazla ilgisi olmayan söz ve hareketleri yapmaktan yasaklanıp sükut etmekle emrolunduk.) (Buhârî, Tefsir: 39; Tirmizî, Tefsirul Kur’an: 3)

1228- Abdullah b. Mes’ud (radıyallahü anh), Kasım’dan naklediyor ve şöyle diyor:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem), namaz kılarken yanına varır selâm verirdim. O da selâmımı alırdı. Bir defasında yine yanına gittim namaz kılıyordu. Selâm verdim almadı, selâm verip namazdan çıktıktan sonra cemaate işaret ederek şöyle buyurdu:

(Aziz ve Celil olan Allah, namazda Allah’ı zikirden başka konuşmalar yapılmamasını ve kendisinin huzurunda tam bir teslimiyetle namaz kılmamızı emretti. Zaten siz Müslümanlara da yakışan budur.) (Ebû Dâvûd, Salat: 170; Müslim, Mesacid: 7)

1229- İbn Mes’ud (radıyallahü anh) tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e namazda iken selâm verirdik selâmımızı alırdı. Habeşistan’dan geldikten sonra yine selâm verdim; fakat almadı. Selâmımı neden almadı diye bir düşünce zihnimi kapladı. Namazını bitirinceye kadar oturdum. O da şöyle buyurdu:

(Aziz ve Celil olan Allah dilediği emrini bildirir. İşte emirlerinden biri olarak ta namazda konuşmamamızı emretti.) (Ebû Dâvûd, Salat: 170; Müslim, Mesacid: 7)