Geri

   

 

 

 

İleri

 

37. Ölü Araziyi İhya Etme

3075- Said b. Zeyd'den (rivâyet olunduğuna göre), Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (şöyle) buyurmuştur:

" Kim ölü bir toprağı canlandırırca o toprak onundur. Zalim damar (sahibin)e hakk yoktur."

Tirmizi, ahkam 38; Buharî, hars 15; Muvatta, Ukdiye 26, Ahmet b. Hanbel 327.

3076- Yahya b. Ureve'nin babasından (rivâyet olunduğuna göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)

" Kim ölü bir toprağı diriltirse, ölü toprak onundur." buyurmuş (Yahya b. Urve bu rivâyetine devam ederek bir önceki hadisin sonunda bulunan cümlenin) aynısını zikretmiştir. (Yine Urve sözlerine devamla şöyle) demiştir. Bu hadisi rivâyet eden kimse bana (şunları da) söyledi; iki adam mahkeme olmak üzere Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e müracaat etmişlerdi. Bunlardan birisi diğerinin toprağına hurma ekmişti. (Hazret-i Peygamber bunları dinledikten sonra toprağın sahibine verilmesine, hükmetti. Hurma sahibine de hurmasını oradan sökmesini emretti. Ben o hurmaların (sökülmeleri için) köklerine balta ile vurulurken gördüm. Onlar uzun hurmalardı. Nihayet oradan sökülüp çıkarıldılar.

3077- İbn İshak'dan (bir önceki hadisin) manası (yine bir önceki hadisin) senediyle (yani Urve vasıtasıyla rivâyet olundu). Ancak (şu farkla ki Urve, bir önceki hadiste geçen) " Bu hadisi bana haber veren kimse..." sözü yerine (burada, Bu hadisi bana rivâyet eden kimse) " Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ashabından bir adamdı. Kuvvetle ihtimal veriyorum ki Ebû Said-el-Hudri idi. Ve ben o adamı hurmaların köküne (balta) vururken gördüm sözünü kullandı.

3078- Urve' (radıyallahü anh)'den demiştir ki:

" Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in -toprağın, Allah'ın toprağı, kulların da Allah'ın kulu olduğuna" ve " ölü bir toprağı imâreden bir kimsenin ona (sahip olmaya herkesten) daha fazla müstehak olduğuna (dair) hükmettiğine şahitlik ederim. (Çünkü) bu hükmü bize Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den (uygulamalarıyla, bilfiil) getiren(ler bize) ondan namazları getiren kimselerdir.

3079.- Semure (radıyallahü anh)'den (rivâyet olunduğuna göre), Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

" Kim bir toprağın etrafım duvarla çevirirse o toprak onundur." buyurmuştur.

3080- Hişam (b. Urve) dedi ki:

" Haksız damar(dan maksat) Bir kimsenin, bir başkasının toprağına ağaç dikip ona sahip olmaya kalkmasıdır." îmam Mâlik de " Haksız damar(dan maksat) haksız olarak kazılan her kuyu ve (haksız olarak) dikilen her ağaçtır" dedi.

3081- Ebû Hamayd-es-Saîdî'den demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'le birlikte Tebük savaşına çıkmıştım. (Hazret-i Peygamber) Vadilkura'ya geldiği zaman bahçesinde (duran) bir kadınla karşılaştı.

Bunun üzerine sahabilerine (Bu kadının bahçesinden kalkacak olan hurmanın miktarını) " tahmin edin" (bakalım) buyurdu ve kendisi (onu) on kile (olarak) tahmin etti, kadına da:

" Buradan çıkacak olan (hurma mikdarın)i iyi belle!" dedi. Sonra (yola koyulduk ve) Tebük'e geldik. (Orada) Eyle hükümdarı Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e beyaz bir katır hediye etti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de o hükümdara bir cübbe giydirdi. Ve O'na yani memleketi (halkı)'na (cizye karşılığında eski topraklarında kalacaklarına dair bir eman) yaz(dır)dı. (Bu seferden dönüşümüz esnasında) Vadilkura'ya geldiğimizde (Hazret-i Peygamber daha önce bahçesinde rastlamış olduğumuz) kadına

" Bahçende ne kadar (hurma) oldu?" diye sordu. (Kadın) da:

" On kile" dedi (yani) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in tahmini(ni söyledi). Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)

" Ben Medine'ye (gitmekte) acele ediyorum. Benimle beraber acele (Medineye gitmek) isteyen acele etsin" buyurdu.

Buharî, zekât 2, 54, cihâd 49, 136, hibe 28, cizye 2; Müslim, fadail 10, 11, Ahmed b. Hanbel V-424-425.

3082- Hazret-i Peygamberin hanımı Zeyneb'den (rivâyet olunduğuna göre) kendisi (bir gün) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in başını tararken (Hazret-i Peygamberin) yanında Osman b. Affan'ın hanımı ile muhacirlerden bazı kadınlarda varmış. Bunlar, (Hazret-i Peygambere, varislerin çokluğundan dolayı) evlerinin kendilerine dar gelmeye başladığından ve (yakında) oradan çıkarılacaklarından şikayet etmişler.

Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) muhacirlerin evlerine (onların) hanımlarının) mirasçı kılınmasını emretmiş (derken) Abdullah b. Mesud vefat etmiş karısı da Medine'de (ona ait olan) bir eve mirasçı olmuş.