Geri

   

 

 

 

İleri

 

35. Devlet Başkanı Müşriklerden (Gelen) Hediyeleri Kabul Edebilir

3057- Abdullah el-Hevzenî dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in müezzini Bilal’le Haleb'de karşılaştım da

" Ey Bilal! Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in geçimi nasıldı bana anlat" dedim. (Şöyle) cevab verdi:

" Yüce Allah'ın onu (Peygamber olarak) gönderdiği günden beri nesi varsa, onları kendisi hesabına harcama yetkisi bana aitti. (Bu yetki bende) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in vefatına kadar (devam etti)

Kendisine bir müslüman gelirde o'nu(n) çıplak (olduğunu) görürse -git borç para bulda (onunla) şu adama bir elbise alıp giydir ve kendisini doyur- diye bana emir verirdi. Hatta (bir defasında) müşriklerden biri karşıma gelip " Ey-Bilal benim imkanım vardır. Benden başka kimseden borç isteme" dedi. Bende (öyle) yaptım (yine) bir gün abdest almış namaz için ezan okumak üzere kalkmıştım. Bir de baktım ki, o müşrik tacirlerden oluşan bir cemaat içersinde (bana doğru) yönelmiş (geliyor) Beni görünce:

" Ey Habeş'li" diye seslendi. Ben de

" Buyurun!" diye cevap verdim. Beni asık bir suratla karşıladı ve bana ağır bir söz sarfedip

" Seninle ay(ın sonu) arasında kaç (gün) kaldı biliyor musun?" dedi Bende:

(Ayın sonu):

" Yakındır" dedim.

" Seninle onun arasında dört (gün) var. (Ayın sonu gelince seni) üzerindeki borca karşılık yakalayıp (köle olarak) göndereceğim. Daha önceki gibi yine davar güdeceksin insanların içini kaplayan (üzüntü o anda benim de) içimi kapladı. Nihayet yatsı namazını kıldım, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ailesinin yanına döndü. Yanına (girmek için) izin istedim, izin verdi. (Yanına girince) " Ey Allah'ın Rasûlü anam ve babam sana feda olsun, kendisinden borç almış olduğum bir müşrik bana şöyle şöyle söyledi. Bunu benim hesabıma ödeyecek senin yanında da benim yanımda da bir mal yok. ou işse benim kepaze bir duruma düşmem demektir. Binaenaleyh Allah'ın, Rasûlüne (sallallahü aleyhi ve sellem) benim borcumu ödeyecek (kadar) bir mal ihsan etmesine kadar şu müslüman olmuş kabilelerden birine kaçmama izin ver!" dedim. Ve (yanından) çıktım. Nihayet evime geldim. Kılıcımı, (kılıcımla kınını içerisine koyduğum) torbamı, ayakkabılarımı ve kalkanımı (alıp ertesi gün çıkacağım yolculukta yanımda götürmek üzere) yanıbaşıma koydum. Nihayet (fecr-i sadık denilen) ilk sabah'ın dikey (aydınlığı) doğunca artık yola çıkmaya karar vermiştim. Bir de baktım ki: Bir adam

" Ey Bilal! Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) seni çağırıyor" diye (bana doğru) koşu(p geli)yor. Bunun üzerine yola düşüp Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’a vardım ve (orada) yükleri üzerinde çöktürülmüş, dört deve gördüm. (Konuşmak için) izin istedim, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

" Müjde yüce Allah sana borcunu ödeyecek imkânı gönderdi" dedi. Sonra " çöktürülmüş dört deveyi görmedin mi?" dedi. Bende:

" Evet" cevabını verdim. Bunun üzerine

" Onların da, üzerlerindekilerde senindir. Üzerlerinde giyecek ve yiyecek var. Onları bana Fedek başkanı hediye etti. (Şimdi) onları al ve borcunu öde!" buyurdu. Bende öyle yaptım. (Hazret-i Bilal sözlerine devam ederek) hadisi(n geri kalan kısmını şöyle) anlattı. (Bir süre) " sonra mescide gittim. Birde baktım Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mescidde oturuyor. Kendisine selâm verdim:

" Üzerindeki (borç) ne oldu?" dedi " Yüce Allah, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in üzerinde bulunan herşeyi ödedi, (ödenmedik) bir şey kalmadı" cevabını verdim.

(Gelen mallardan borç ödendikten sonra) " Bir şey arttı mı?" diye sordu.

" Evet" dedim.

" Beni on(u elimizde tutmanın sıkıntısın)dan kurtarmaya bak. Çünkü sen beni bundan kurtarıncaya kadar aile halkımdan hiçbirinin yanına giremem" buyurdu.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yatsı namazını kılınca beni çağırdı ve:

" Yanındaki mal ne oldu?" diye sordu. Ben de

" O, (hala) yanımdadır. Çünkü yanıma onu kendisine verebileceğim ihtiyaç sahibi) bir kimse gelmedi" dedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de geceyi mescidde geçirdi. " Evine gitmedi" Hazret-i Bilal sözlerine devam ederek) hadisi(n kalan kısmını şöyle) anlattı. Ertesi gün yatsı namazını kılınca beni (yine) çağırdı

" Yanındaki mal ne oldu?" diye sordu. Ben de:

" Ey Allah'ın Rasûlü Allah seni on(un sıkıntısın)dan kurtardı.' dedini. Bunun üzerine bu mal yanında iken kendisine ölümün yetişmesi korkusundan (kurtulmasından) dolayı " Allahu ekber Elhamdülillah!" dedi. Sonra (oradan uzaklaştı) Bende kendisini takibe koyuldum. Nihayet hanımlarının yanına varıp her birine ayrı ayrı selâm verdi ve yatağına vardı. İşte senin (benden) sorduğun (Rasûl-i Ekremin nafakası) bundan ibarettir."

3058- (Bir önceki) Ebû Tevbe hadîsi manâ olarak ve yine aynı senetle bir de Hazret-i Muaviye'den (rivâyet olunmuştur. Şu farkla ki bir önceki hadiste geçen -Allah'ın Rasûlüne)- benim borcumu ödeyecek..." (kadar bir mal ihsan etmesine kadar) sözünün yanında (Hazret-i Bilal'ın) " Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) benim bu isteğime sükutla cevap verdi. Ben de sükuttan pek memnun kalmamıştım." dedi(ği rivâyeti de yer almaktadır)

3059- Iyâd b. Hımâr'dan demiştir ki:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bir deve hediye et(mek iste)miştim. Bunun üzerine (bana):

" Sen müslüman öldün mu?" diye sordu. Ben:

" Hayır" cevabını verdim. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de:

" Ben müşriklerin bağışlarını kabul) den men edildim" buyurdu.

Tirmizi, siyer 23, Ahmed b. Hanbel IV-162.