27. Yemen Topraklarının Durumu 3029- Amir b. Şehr'den demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir Peygamber olarak ortaya çıkınca (benim mensup olduğum, Yemen'deki) Hemdân (kavmi) bana: " Sen bize bir öncü olarak şu (Peygamber olduğu söylenen) adama gider misin? Eğer sen bizim için ondan hoşlanacak bir durum görürsen (gelip bize haber verirsin) onu(n peygamberliğini) biz de kabul ederiz. Fakat (onda) hoşlanmadığın bir durum görürsen, ondan bizde hoşlanmayız!" dedi(ler). Ben de: " Evet giderim" dedim ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzuruna vardım. Ve (onun) dinini beğendim (gelip kavmime haber verdim) kavmim de müslüman oldu. (Bunun üzerine) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (orada bulunan) Umeyr Zû Merrân'a şu mektubu yazdı- Mâlik b. Merare er-Rehavî'yi de tüm (Yemen halkına elçi olmak üzere) Yemen'e gönderdi, (onu gönderince) Akk Zû- Hayvan (isimli şahıs) da müslüman olurdu. Akk (ismindeki bu zat)a " Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e git de köyün ve malın için ondan bir emân al!" denildi. (O da) bunun üzerine (yola çıkıp Hazret-i Peygamber'e) vardı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de (şu mektubun) ona yazılıp verilmesini emretti: " Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle (başlarım) Allah'ın Rasûlü Muhammed'den Akk Zû Hayvan'a. Eğer (Akk Zû Hayvan isimli bu adam) toprağı, malı ve kölesi üzerindeki (hak iddiasında gerçekten) doğru söylüyorsa, emân ve Allah'ın zimmetiyle Rasûlü Muhammed'in zimmeti ona aittir." ve (bu mektubu) Halid b. Said b. el-As yazdı. 3030- Ebyaz b. Hammal'dan (rivâyet olunduğuna göre) Kendisi elçi olarak vardığı zaman Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'le zekat hakkında konuşmuş da (Hazret-i Peygamber): " Ey Seba’nın kardeşi zekât (vermek) elbette lazımdır" buyurmuş. Bunun üzerine Ebyaz: " Ey Allah'ın Rasûlü! Biz pamuğu ektik. (Fakat bir süre sonra) Sebe (halkından herbiri bir tarafa) dağıldı gitti. Onlardan Mearibde bulunan az bir cemaatın dışında kimse kalmadı." demiş. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Mearib'de Seba' (halkın)dan kalanlarla her sene (öşür olarak) meafir kumaşı kıymetinde bir kumaştan yetmiş takım elbise üzerinde anlaşma yaptı. Seba (halkı) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat edinceye kadar (bu elbiseleri vermeye) devam ettiler. Resûlüllah'ın vefatından sonra tahsildarlar Ebyaz b. Hammal'la Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yapmış oldukları (öşür olarak senelik) yetmiş elbise üzerindeki anlaşmayı (Yemen halkının) aleyhine (olacak şekilde) bozdular. Ebû Bekir (radıyallahü anh) bunu (tekrar) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in koymuş olduğu hâle çevirdi. (Bu hal) Ebû Bekir vefat edinceye kadar (devam etti) ölünce bu anlaşma bozuldu (ödenmesi gereken kıymet kitap ve sünnetle belirlenmiş olan) zekat (mikdarı) üzerinden (tesbit edilmiş) oldu. |