96. Ka'be'nin Malı 2033- Şeybe b. Osman (kendisiyle Kabe'de oturmakta olan Şakîk'e hitaben) demiş ki: Ömer b. el-Hattâb (şu) senin oturmakta olduğun yerde otur(uyor)du. Ben Kabe'nin mal(lar)ını (fakirlere) bölüştürünceye kadar (buradan) çıkmayacağım, dedi. Ben de; Sen (bunu) yapamazsın, dedim. Evet (bunu) yapacağım, dedi. Ben de; Sen (bunu) yapamazsın, dedim. Niçin? dedi. Çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Kabe içinde (bu malların) olduğunu gördü, Ebû Bekir de (gördü) ve onlar (bu) mala, senden daha muhtaç idi(ler yine de) onu (yerinden) oynatmadılar, dedim. Bunun üzerine kalktı (Kabe'den dışarı) çıktı (gitti). Buhârî, hac 48; İbn Mâce, menâsik 105; Ahmed b. Hanbel, III, 410. 2034- ez-Zübeyr (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’le birlikte (Tâif'de bulunan) Liyye (isimli vadi)den hareket ettiğimizde Arabistan kirazı ağacının yanına vardığımızda Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (O ağacın) hizasındaki -el-Karnu'l-Esved (denilen dağ)ın ucunda durdu ve (iki) gözünü (Tâif'de bulunan) Nahib (isimli vadiye) çevirdi. (Bu hadisi nakleden râvi) bir defa da (Nahîb kelimesini Tâif) vadisi (diye) rivâyet etti ve (orada bir süre) durdu nihayet halkın hepsi de O'na uydu. Sonra şöyle buyurdu: " (Tâif'deki) Vecc (denilen yer)in avı ve îdâh (denilen ağac)ı Allahü Teâla için haram kılınmış bir haramdır." Bu (hadise, Resûl-i Ekrem'in) Taife inmesinden ve (oradaki) Sakîf kabilesini kuşatmasından önce idi. Ahmed b. Hanbel, I, 165; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, V, 200. |