19. Kurbanlık Beyt-i Şerif'e Varmadan Telef Olacak Hale Düşerse Ne Yapılır? 1764- Naciye el-Eslemî'den rivâyet olunduğuna göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onunla (Beyt-i Şerife) bir kurbanlık göndermiş ve " Ona (Beyt-i Şerife varamayacak şekilde) bir acizlik gelecek olursa, kes. Sonra (boğazında takılı olan) nalını kanına batır, sonra da insanlara bırakıver." Tirmizî, hac 71; İbn Mâce, menâsik 101; Müslim, hac 377, 378; Dârimî, menâsik 66; Muvatta', hac 148; Ahmed b. Hanbel, IV, 64, 187, 225, 334; V, 377. 1765- İbn Abbâs'dan nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Eslem'li bir kimseyi on sekiz deve ile birlikte (Beyt-i Şerife) göndermişti. (O zat); Onlardan birisi yürümekten âciz kalacak olursa ne (yapmamı uygun) görürsün? dedi. (Resûl-i Ekrem de); " Onu boğazlarsın, sonra (boynundaki nişanlık) nalınını kanına boya ve hörgücünün yambaşına vur. O deveden sen de yeme, beraberindekilerden birisi de (yemesin)" buyurdu. Yahutta " yol arkadaşlarından birisi de (yemesin)" dedi. Ebû Dâvûd buyurdu ki: (Ebû't-Teyyah'ın) bu hadiste yalnız kaldığı kısım " Ondan sen de yeme, yol arkadaşlarından birisi de (yemesin)" sözüdür. (Müsedded) Abdülvâris ('den rivâyet ettiği) hadisinde ise, " sonra onu vur" (sözü) yerine (sözünü) nakletmiştir. Ebû Dâvûd buyurdu ki; Ben Ebû Seleme'yi, " (Sözü, ravisine) isnadı ve manayı doğru (nakl) ettin mi, kâfidir" derken işittim. Müslim, hac 374, 378; İbn Mâce, menâsik 101; Ahmed b. Hanbel, I, 217, 279; IV, 64, 225, 238; V, 377. |