174. İmamın Arkasındayken (Fâtiha'dan Sonra) " Âmin" Demek 933- Vâil b. Hucr'den; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (âyetini) okuduğu zaman, sesini yükseltir ve " âmin" derdi. Buhârî, ezan III, Tirmizî, mevâkîtü's-salât 116; Müslim, salât 72; Muvattâ, nida 44; Ahmed b. Hanbel, IV, 315, 316, 318. 934- Vâil b. Hucr'dan (rivâyet edildiğine göre) kendisi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in arkasında namaz kılmış, Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (Fâtiha'dan sonra) seslice âmin deyip sağına - soluna selâm vermiş. (Vâil b. Hucr), " Hatta ben yanağının beyazlığını bile gördüm" (demiştir). 935- Ebû Hureyre'den nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) " gazaba uğrayanların ve sapıklarınkine değil" (âyetin)i okudğu zaman, " âmin" (kabul et) derdi. Hatta (sesini) birinci safta arkasında bulunan kimse de işitirdi. İbn Mâce, ikâme 14; Dârımî, salât 39. 936- Ebû Hureyre'den rivâyet olunduğuna göre: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (şöyle) buyurmuştur: " İmam (gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil) dediği zaman, siz de: " Amin (kabul et)" deyiniz. Çünkü kimin âmin demesi, meleklerin âmîn demesi (vakti)ne denk gelecek olursa, geçmiş günahları bağışlanır." Buhârî, bedü’l-hafk 7, ezan 112; Müslim, salât 74 - 76; Ebû Dâvûd, vitr 29; Muvatta', nida 46; Ahmed b. Hanbel, II, 312, 459. 937- Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: " İmam, âmin dediği zaman, sizde âmin deyiniz. Çünkü kimin amîn demesi, meleklerin âmin demesi (vakti)ne denk gelirse, geçmiş günahları bağışlanır." İbn Şihab dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de " âmin" derdi. Buhârî, bediü’l-halk 7, ezan 112; Müslim, salât 74 - 76; Tirmizî, mevâkît 116; İbn Mâce, İkâme 13 - 14; Ahmed b. Hanbel, II, 312, 459. 938- Bilâl (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki: Ya Resûlallah, âmin demek de beni geçme. Buhârî, ezan 111, 939- Ebû Musbıh el-Makrâî dedi ki: Biz sahâbî olan ve sözlerin en güzelini söyleyen Ebû Zuheyr en-Numeyrî ile beraber otururduk. Bizden birisi dua etti mi; " (Duanı) aminle bitir. Gerçekten âmin, sayfanın üzerine vurulan mühür gibidir" derdi. Ebû Zuheyr dedi ki: " size bundan bahsedeyim mi? Bir gece Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'le birlikte (dışarıya) çıkmıştık. Devamlı ve ısrarla duâ eden bir adamın yanına geldik. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) durup onu dinlemeye başladı ve; " eğer mühürlerse cennetti kazandı" dedi. Cemaatten birisi " ne ile mühürleyecek?" diye sordu. " Âmin" le diye cevap verdi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e soru soran kimse gitti (ve o duâ eden) adama varıp dedi ki, " Ey filân, âminle bitir ve müsterih ol." Bu, Mahmud (b. Halid) (rivâyetinin) lâfzıdır. Ebû Dâvûd buyurdu ki; el-Makrâi -Himyer'den bir kabile (ismi)dir. |