141. Okuyup Yazma Bilmeyen Veya Dili Dönmeyen Kimselere Namazda Yeterli Olan Kıraat 830- Câbir b. Abdillah (radıyallahü anh)'dan nakledilmiştir ki; İçimizde Arab da Acem de bulunduğu halde Kur'ân okuyorduki (Bunu gören Resûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem): " Okuyunuz, (bu okuyuşlarınızın) hepsi de güzeldir. (İleride öyle) kavimler gelecektir ki, onu ok gibi dosdoğru okuyacaklar (ama karşılığını) dünyada alacaklar da âhirete bırakmayacaklardır" buyurdu. Ahmed b. Hanbel, III, 146, 153, 357, 397; V, 338 831- Sehl b. Sa'd es-Sâidî (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki: Bir gün biz Kur'ân-i Kerim okurken Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yanımıza çıkageldi (ve bizi bu halde görünce); " Allah'a hamdolsun, her ne kadar sizin içinizde kırmızısı, beyazı ve siyahı bulunuyorsa da, Allah'ın Kitabı birdir. Onu ok gibi dosdoğru okuyup (fakat) ecrini dünyada alacak ve âhirete bırakmayacak kavimler gelmeden onu (işte böyle) okuyunuz" buyurdu. Ahmed b. Hanbel, III, 146, 153, 357, 397; V, 338. 832- Abdullah b. Ebî Evfâ (radıyallahü anh)'dan nakledilmiştir ki: Bir adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek; Benim Kur'ân'dan (kafama) bir şey almaya gücüm yetmiyor. Bana (namazda) yetecek kadar Kur'ân'dan birşeyler öğret dedi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem); " Sen; Allah'ı her türlü noksanlıktan tenzih ve o'na hamd ederim. Allah'dan başka ilâh yoktur. Allah çok büyüktür. Kuvvet ve kudret ancak [yüce ve büyük olan] Allah iledir., (duasını) oku" buyurdu. Adam: Ey Allah'ın Resûlu, bu Allah içindir. Kendim için ne (okuyayım?) dedi, (Resûl-i Ekrem'de:) Ey Allah'ım, bana acı, beni rızıklandır, bana afiyet ver ve hidâyete erdir, diye duâ et." buyurdu. (Adam) ayağa kalkınca (yumduğu) eliyle (işaret ederek:) İşte böyle, dedi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Muhakkak ki onun eli hayırla doldu" buyurdu. Nesâî, iftitâh 32. 833- Câbir b. Abdillah'dan nakledilmiştir ki: Biz (Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sağlığında) ayakta ve otururken dua ederek rükû ve secdede iken de, teşbih ederek nafile namaz kılardık. 834- Mûsâ b. İsmail'in naklettiğine göre (bir önceki hadisin) bir benzerini de Hammâd, Humeyd'den rivâyet etmiş, (ancak) " nafile" (kelimesini) söylememiştir. (Humeyd) dedi ki: " el-Hasen öğle ve ikindide, imam iken de imamın arkasında iken de Fâtiha'yı okurdu ve (birinci rekatta) Kaf ve (ikinci rekatta) ez-Zâriyât (sûresine denk olacak) kadar teşbih, tekbir ve tehlilde bulunurdu." |