10- Aksırana Teşmit, Esnemenin Keraheti Bâbı 7677- Bana Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hars (bu zât İbn Gıyas'dır), Süleyman Et-Teymî'den, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında iki adam aksırdılar da birine teşmit yaptı, diğerine yapmadı. Teşmit yapmadığı adam: — Filân aksırdi ona teşmitde bulundun, ben aksırdım bana teşmit yapmadın, dedi. «Bu Allah'a hamdetti, fakat sen Allah'a hamdetmedîn!» buyurdular. 7678- Bize Ebû Küreyb de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Hâlid (yani; El-Ahmer) Süleyman Et-Teymî'den, o da Enes'den, o da Peygamber’den naklen bu hadîsin mislini rivâyet etti. 7679- Bana Züheyr b. Harb ile Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr rivâyet ettiler. Lâfz Züheyr'indir. (Dediler ki): Bize Kaâsım b. Mâlik, Âsim b. KüleyVden, o da Ebû Bürde'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Ebû Mûsa'nın yanına girdim. Kendisi Fadl b. Abbâs’ın kızının evinde idi. Aksırdım, fakat bana teşmilde bulunmadı. Fadl'ın kızı aksırdı, ona teşmil yaptı. Derken anneme dönerek kendisine haber verdim. Ebû Mûsa annemin yanına gelince (annem ona): — Senin yanında oğlum aksırmış, ona teşmitte bulunmamışsın. Fadl'ın kızı aksırmış, ona teşmit yapmışsın, dedi. Bunun Üzerine Ebû Mûsâ şunları söyledi: — Gerçekten oğlun aksırdı. Ama Allah'a hamdetmedi. Ben de kendisine teşmit yapmadım. Fadl'ın kızı aksırdı, arkacığından Allah'a hamdetti. Ben de ona teşmitte bulundum. Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i: «Biriniz aksırdığı vakit Allah'a hamdederse, ona teşmit yapın. Allah'a hamdetmezse, ona teşmitte bulunmayın.» buyururken işittim. 7680- Bize Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Veki' rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ikrime b. Ammâr, Iyâs b. Seleme b. Ekvâ'dan, o da babasından naklen rivâyet etti. H. 7681- Bize İshak b. İbrahim de rivâyet etti. Lâfız onundur. (Dedi ki): Bize Ebû'n-Nadr Hâşim b. Kaâsım rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İkrime b. Ammâr rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Iyâs b. Seleme b. Ekva' rivâyet etti, ona da babası rivâyet etmiş ki, kendisi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den dinlemiş. Bir adam onun yanında aksırmış da, ona yerhamü-kellah demiş. Sonra bir daha aksırmış, bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Bu adam zükkamlıdır.» buyurmuşlar. Bu hadîsi Buhârî «Kuâbu'l-Edeb»'de tahric etmiştir. Teşmit «Yerhamükellah» demektir. Kelimenin aslı düşmanların şema-tasını gidermektir. Ve hayr duası mânâsında kullanılır. Teşmit yapan kimse karşındakine düşmanlarının şamatasından kurtulması için dua etmiş gibidir. Yahut aksıran kimse Allah'a, hamdederse bizzat şeytanın şamatasını defettiği için bu isim verilmiştir. Teşmitin hükümlerini Kitâbu's-Selâm'da görmüştük. Onun meşru olduğu hususunda İcma'ı ümmet vardır. Zâhirîlerle Mâlikîler'den İbn Meryem'e göre her işitene teşmit vâcibdir. Kâdî Iy âz, İmâm Mâlik'in meşhur olan mezhebine göre, teşmit farzdır, demiştir. Diğer ulemaya göre, teşmit vâcib değil, sünnet ve menduptur. Aksırdıktan sonra Elhamdülillah demeyen kimseye teşmit yapılmaz. Hadîsin ikinci rivâyetindeki Fadl b. Abbâs’ın kızından murad;Ümmü Gülsüm'dür. Vaktiyle Hazret-i Hasan'la evli idi. Ondan ayrıldıktan sonra Hazret-i Ebû Mûsa’l - Eş'arî ile evlendi. O vefat edince İmran b. Talha’ya vardı. Bilâhare ondan da boşandı ve Küfe'de vefat etti. Hadîsin üçüncü rivâyeti nezle gibi bir hastalıktan dolayı aksıran kimseye yerhamükeilah denilmeyeceğine işarettir. 7682- Bize Yahya b. Eyyûb ile Kuteybe b. Saîd ve Ali b. Hucut Es-Saîdî rivâyet ettiler. (Dediler ki) ; Bize İsmail (yani; İbn Ca'fer) Alâ'dan, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Esneme!: şeytandandır. Biriniz esnediği vakit, mümkün olduğu kadar kendini tutsun!» buyurmuşlar. 7683- Bana Ebû Gassan El-Mismaî Mâlik b. Abdi’l-Vâhid rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Bişr b. Mufaddal rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Süheyl b. Ebî Salih rivâyet etti. (Dedi ki): Ben Ebû Saîdî Hudrî'nin bir oğlundan dinledim. (Dedi ki): Babam, babasından rivâyet etti. (Dedi ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Biriniz esnediği vakit, eliyle ağzını tutsun. Çünkü şeytan girer.» buyurdular. 7684- Bizd Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdü'l-Aziz Süheyl'den, o da Abdurrahman b. Ebî Saîd'den, o da babasından naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Bİriniz esnediği vakit, eliyle tutsun! Çünkü şeytan girer.»buyurmuşlar. 7685- Bana Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Veki', Süfyan'dan, o da Süheyl b. Ebî Sâlih'den, o da İbn Ebî Saîdî Hudrî'den, o da babasından naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Biriniz namazda esnediği vakit, mümkün olduğu kadar kendini tutsun. ünkü şeytan girer.» buyurdular. 7686- Bize bu hadîsi Osman b. Ebî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Cerir, Süheyl'den, o da balıasıyle İbn Ebî Saîd'den, o da Ebû Saîd'den naklen rivâyet etti. (Dedi ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular... Râvi Bişr ile Abdû'l-Aziz’in hadîsi gibi rivâyette bulunmuşlardır. Ebû Hüreyre rivâyetini Buhârî «Kitâbu Bed-il-Halk»'-da tahric etmiştir. Tesâüb: Esnemektir. Bunun şeytandan olması çene adalelerine dolan buharlardan neş'et ettiği ve nefse ağırlık, gaflet ve tenbellik verdiği içindir. Bütün bunlar şeytan vasıtasıyle olur. Zira nefse şehvetlerini zinetli gösteren odur. Bundan dolayı esnemek şeytana izafe edilmiştir. Esnemenin mümkün olduğu kadar önüne geçmek, ona sebep olan şeylerden sakınmakla olur. Esnemeye sebep yenilen, içilen şeylerle mideyi fazla doldurmaktır. Esnemeye tamamiyle mâni olmak elde değilse de, esnerken elle ağzı kapamak mümkündür. Onun için de emir buyurulmuştur. Bundan murad; şeytanın arzusuna manî olmaktır. Çünkü şeytan esneyen insanın suratını çirkinleştirmeye ve ağzından içeriye girmeye çalışır. |