21- Sıkıntı Duası Bâbı 7097- Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbn Beşşar ve Ubeydullah b. Saîd rivâyet ettiler. Lâfız İbn Saîd'indir. (Dediler ki): Bize Muâz b. Hişam rivâyet etti. (Dedi ki): Bana babam, Katâde'den, o da Ebû'l-Âliye'den, o da İbn Abbâs'dan naklen rivâyet etti ki: Nebiyyullah (sallallahü aleyhi ve sellem) sıkıntı anında: «Azîm Halîm olan Allah'dan başka ilâh yoktur. Büyük arşın Rabbi olan Allah'dan başka ilâh yoktur. Göklerin Rabbinden, yerin Rabbinden ve kıymetli arşın sahibi olan Allah'dan başka ilâh yoktur.» dermiş. 7098- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Veki' Hişâm'dan bu isnadla rivâyet etti. Ama Muâz b. Hişâm'ın hadîsi daha tamamdır. 7099- Bize Abd b. Humeyd de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Muhammed b. Bişr El-Abdî haber verdi. (Dedi ki): Bize Saîd b. Ebî Arûbe, Katâde'den rivâyet etti. Onlara da Ebû'l-Âliye Er-Rıyâhî, İbn Abbâs'dan naklen rivâyet etmiş ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu kelimelerle duâ eder; sıkıntı anında onları söylermiş... Râvi, Muâz b. Hişâm'ın babasından, onun da Katâde'den rivâyet ettiği hadîs gibi rivâyette bulunmuş; yalnız o: «Göklerle yerin Rabbi...» demiştir. 7100- Bana Muhammed b. Hatim de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Behz rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hammad b. Seleme rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Yûsuf b. Abdillah b. Haris, Ebû'l-Âliye'den, o da İbnû Abbâs'dan naklen haber verdi ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisini bir şey üzdüğü vakit şöyle buyururmuş... Râvi, Muâz'ın babasından rivâyet ettiği hadîs gibi rivâyette bulun muş; o hadîsdeki kelimelerle birlikte: «Kıymetli arşın Rabbi olan Allah' dan başka ilâh yoktur.» cümlesini ziyâde etmiştir. Bu hadîsi Buh ârî «Kitâbu'd-Deavât»'da tahric etmiştir. Halim: Yumuşak huylu demektir. Bu kelimenin Allah'a ıtlakı mecazdır. Lazımı mânâsı murad edilmiştir. Ki, o da cezayı tehir etmektir. Hadîs-i şerîf baş sıkıntısında çok okunması gereken tesirli hadîslerden biridir. Taberî: «Selef bununla duâ eder ve buna sıkıntı duası derlerdi.» diyor. Ebû Bekr-i Râzî'den bu hususta şöyle bir kıssa rivâyet olunmuştur. Esbahanda Ebû Nâim'in yanında bulunuyor; ondan hadîs yazıyordum. Orada Ebû Nâim'in yanında bulunuyor; ondan hadîs yazıyordum. Orada Ebû Bekr b. Âli namında bir şeyh vardı ki, fetva hususunda ona müracaat olunurdu. Sultana jurnal edilmiş; sultan kendisini hapsetti. Bir de rüyamda gördüm ki: Cebrail (aleyhisselâm) sağ tarafına geçmiş, durmadan teşbihle dudaklarını kıpırdatıyor. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de orada imiş. Bana: Ebû Bekr b. Alî'ye söyle de Buhârî'nin Sahîh'indeki sıkıntı duâsını okusun. Allah onun sıkıntısını giderir, buyurdu. Sabahleyin bunu kendisine haber verdim. Duayı okudu ve az sonra hapisten çıkarıldı. Hasan-ı Basrî de şunları söylemiştir: «Haccac bana adam gönderdi. Ben de maksadını anlayarak bu duayı okudum. Huzuruna çıktığım vakit: — Vallahi! Seni öldürmek için istemiştim. Ama bugün sen bana şundan ve sundan daha makbulsün, dedi. Şunu da ilâve etti: — Dile benden ne dilersen?» Burada şöyle bir sual hatıra gelebilir, İbn Abbâs (radıyallahu anh)'ın okudukları duâ değil, zikirdir, Bu sualin iki meşhur cevâbı vardır. Birincisi: Duaya zikirle başlanır. İkincisi: Süfyân b. Uyeyne'nin verdiği cevabdır ki: Sen Teâlâ Hazretlerinin bir kimseyi benim zikrimle meşgul olması, benden bir şey istemesine mâni olursa, ben ona bütün isteyenlere verdiğimin en kıymetlisini veririm, buyurduğunu bilmiyor musun? demiştir. Ulemâdan bazıları bu zikirlerin fazileti sâdece büyük günahlardan sakınanlara mahsustur, demişlerse de Kâdî Iyâz bu sözü doğru bulmamış, hadîsler umumîdir, demiştir. Nevevî de aynı kanaati izhar ederek: «Doğrusu bu hadîsler tahsis edilemez...» demiştir. |