32- Yüze Vurmanın Yasak Edilmesi Bâbı 6817- Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Muğîra (yani El-Hızârnî) Ebû'z-Zinad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Biriniz kardeşiyle kavga ettiği vakit yüze vurmaktan sakınsın.»buyurdular. 6818- Bize bu hadîsi Amru'n-Nâkıd ile Züheyr b. Harb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Süfyân b. Uyeyne, Ebû'z-Zinad'dan bu isnadla rivâyel etti. Ve: «Biriniz vurduğu vakit,..» dedi. 6819- Bize Şeybân b. Ferrûh rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Avâne, Süheyl'den, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti: «Biriniz kardeşiyle kavga ederse, yüzden sakınsın!» 6820- Bize Ubeydullah b. Muâz El-Anberî rivâyet etti. (Dedi ki): Bize babam rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be Katâde'den rivâyet etti. O da Ebû Eyyûb'u, Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet ederken dinlemiş, Ebû Hüreyre şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Biriniz kardeşiyle kavga ederse, sakın yüze vurmasın!» buyurdular. 6821- Bize Nasr b. Ali El-Cehdamî rivâyet etti. (Dedi ki): Bana babam rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Müsennâ rivâyet etti. H. Band İMuhammed b. Hatim de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdurrahman b. Mehdi, Müsennâ b. Saîd'den, o da Katâde'den, o da Ebû Eyyûb'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Ebû Hüreyre, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu demiş. İbn Hâtim'in hadîsinde ise Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen ibaresi vardır: «Bîriniz kardeşiyle kavga ederse yüzden kaçınsın! Çünkü Allah Âdem'i kendi suretinde yaratmıştır.» buyurmuşlar. 6822- Bize Muhammed b. Müsennâ rivâyet etti. (Dedi ki): Bana AbdÜ's-Samed rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hemmam rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Katâde, Yahya b. Mâlik El-Merâğî'den (bu zât Ebû Eyyûb'-dur), o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Bîriniz kardeşiyle kavga ederse yüzden kaçınsın!» buyurmuşlar. Bu hadîsi Buhârî «Kitâtu’l-Itk»'da tahric etmiştir. Bu hadîsler bir insanı döverken yüzüne vurmaktan sarahaten nehy etmektedirler. Nehyin zahiri yüze vurmanın haram olduğunu gösterir. Bu nehyin sebebi; yüz, insanın-güzelliklerini toplayan bir uzuv olmasıdır. Ona vurmak noksanlığına veya çirkinleşmesine sebep olabilir. Çünkü yüz açıktır. Korunması mümkün değildir. Kocanın karısını veya çocuğunu yahut kölesini terbiye için dövmesi hükümde dahildir. Yüze vurmaktan sakınması gerekir. «Çünkü Allah Âdem'i kendi suretinde yaratmıştır...» cümlesi sıfat ha-dîsletindendir. Bu hadîslerin hükmünü iman bahsinde görmüştük. Hulasaten burada da arzedelim ki, ulemadan bazılarına göre cümledeki zamir dövülen kimseye aittir. Bu takdirde mânâ: Allah Âdem'i Âdem suretinde yaratmıştır, demek olur. Bir takımları zamirin Allah'a râci olduğunu söylemişlerdir. Çünkü hadîsin bazı tariklerinde: «Allahü teâlâ Âdem'i Rahmanın suretinde yaratmıştır.» denilmiştir. Bu rivâyete bakarak ulemâdan bazıları: «Biz bu cümlenin hak olduğuna iti-kâd eder; te'vîlinden kaçınırız. Cümlenin zahiri mânâsı murad değildir. Onun kendine lâyık bir mânâsı vardır.» demişlerdir. Selefin mezhebi budur. En doğru ihtiyat yolu da budur. Bir takımlarına göre İse Allahü teâlâ'nın tenzihine lâyık şekilde te'vil olunur. Mazirî'nin beyânına göre İbn Kuteybe bu hadîsi zahirî mânâsı üzerine ele almış ve ; «Allahü teâlâ’nın sureti vardır. Fakat başka suretler gibi değildir.» demişse de, bu mütalâa'hata ve fasittir. Çünkü suret terkibi ifâde eder. Mürek-keb olan her şey ise hâdisdir. Allahü teâlâ hadis değildir. Binâenaleyh mürekkeb ve musavver de değildir. İbnü Kuteybe'nin sözü: «Allah cisimdir. Ama başka cisimler gibi değildir.» diyen Mücessime fırkasının bâtıl sözüne benzer. Cümledeki zamirin Allah'a izafe edilmesi teşrif ve ihtisas içindir. Nitekim Nâkatullah ve Beytullah gibi terkiblerde de hüküm budur. |