Geri

   

 

 

 

İleri

 

1- «Binek Giden Yürüyene, Az Olan Çok Olanlara Selam Verir» Hadisi Bâbı

5772- Bana Ukbe b. Mükrem rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû Âsim, İbn Cüreyc'den rivâyet etti. H.

Bana Muhammed b. Merzuk da rivâyet etti.

(Dedi ki): Bire Ravh rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbn Cüreyc rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Ziyad haber verdi. Ona da Abdurrahman b. Zeyd'in azatlısı Sabit haber vermiş ki, kendisi Ebû Hüreyre'yi şunu söylerken işitmiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Binek giden yürüyene, yürüyen oturana ve az olan çok olana selâm verir.» buyurdular.

Bu hadîsi Buhârî «İstizan» bahsinde tahrîc etmiştir. Tirmizî onu:

«Atlı giden yayaya, yaya giden oturana, az olan çok olana selâm verir...» şeklinde rivâyet etmiş ve: «Bu hadîs sahihtir.» demiştir. Hadis-i şerîf selâmın adabını beyan etmektedir. Selâm vermek sünnet, alması ise farzdır. Selâm verenler kalabalık ise bunlar hakkında selâm sünnet-i kifayecür. Yani içlerinden bazısının selâm vermesiyle bu vazife hepsinden sakıt olur. Selâm verilen kimse bir kişi ise, selâmı alması farz-ı ayn bir cemâat iseler selâmı almak farz-ı kifâye olur. Efdal olan iki cemâat karşılaştığı zaman bütün cemâatin selâm vermesi ve bütün cemâatin selâm almasıdır. İmâm-ı Ebû Yûsuf'dan bir rivâyete göre bütün cemâatin selâm alması farzdır.

Nevevî diyor ki: «İbn Abdilberr ve başkaları selâm vermenin sünnet, almanınsa farz olduğuna müslümanların icmaını nak-letmişlerdir.»

Selâmın en azı «Esselâmüaleyküm» demektir. Selâm verilen kimse bir kişi ise ona en azından «Esselâmüaleyke» denilir. Fakat efdal olan yanındaki meleklere de şamil olması İçin «Esselâmüaleyküm» demektir. Bundan daha mükemmeli: «Esselâmüaleyküm verahmetüllah» daha mükemmeli:

«Esselâmüaleyküm ve rahmetullahi ve berakâtüh» dür. Maamafih «Selâmünaleyküm» demek de kâfidir.

Selâm veren kimsenin «Aleykümselam» demesi mekruhtur. Maamafih sahîh ve meşhur olan kavle göre bununla yine de selâm almayı haketmiş olur. Bâzılarına göre selâm almayı hak eimez. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizin:

«Aleykesselâm deme, çünkü aleykesselâm ölülerin selâmıdır.» buyurduğu sahih rivâyetle sabit olmuştur. Efdal olan selâm alma şekli:

«Ve aleykümüsselâmü ve rahmetullahi ve berakâtühü» diyerek (vav) ile başlamaktır. (Vav)’ın hazfı da caiz ise de efdal terkedilmiş olur. Selâmı alan kimse sadece «Ve aleykümüssefâm» yahut «Aleykümüsselâm» dese kâfidir. Fakat sadece «Aleyküm» demesi bilittifak caiz değildir. Selâmın verirken olsun, alırken olsun en aşağı derecesi onu karşısındakine işittirmektir. Bundan aşağısı kâfi değildir. Verilen selâmı hemen almak şarttır. Uzaktan biri vasitaayle yahut mektupla gönderilen selâmı dahi derhal kabul gerekir. Hadîs-i şerifte buyurulan; binek gidenin yürüyene, ayakta olanın oturana ve azın çoğa selâm vermesi müstehab manasınadır. Binâenaleyh aksine hareket edilse caiz, fakat efdalin hilâfına olur.

Mânâsına gelince ukmadan bâzılarına göre selâm Allah'ın ismidir. Esselâmu aleyküm dernek Allah'ın ismi sizin üzerinize olsun manasınadır. Bundan da: «Allah'ın muhafazası altında olasınız» mânâsı kasdedilir. Nitekim yine bu mânâda Arablar «Allahumeak- ve «Allahuyeshabük» derler. Diğer bazı ulemaya göre selâm selâmet manasınadır ve cümle, selâmet sizin üzerinize olsun, sizden ayrılmasın manasınadır.